Kutlamaya KESK’e bağlı sendikaların üyelerinin yanı sıra Selüloz-İş Sendikası ve Eğitim-iş yönetici ve üyeleri ile siyasi parti, dernek ve meslek örgütlerinin temsilcilerinin de aralarında bulunduğu çok sayıda kişi katıldı.

Emek ve demokrasi mücadelesi ile depremde yaşamlarını yitirilenlerin anıldığı ve saygı duruşuyla başlayan kutlamada konuşan Eğitim Sen Çaycuma Temsilciliği Yönetim Kurulu Çağdaş Aksakal şöyle dedi:

“Kapitalizmin kar hırsı, iktidarın rant politikaları nedeniyle sonuçları çok çok ağır olan depremde yaşamlarını yitirenleri saygı ile anıyoruz. Doğal bir felaketin insan eliyle son birkaç yüzyılın en büyük trajedilerinden birine dönüşmesine neden olanlar göstermelik açıklamalarla, birkaç tutuklamayla kendilerini işin içinden sıyıramayacaklar.

Zamlar, alım gücündeki erime hayatı yaşanılmaz kılıyor. Başta kadın emekçiler olmak üzere tüm emekçilere gittikçe daha güvencesiz bir çalışma yaşamı dayatılıyor. Ülkemiz her alanda ‘Güvencesizler Cumhuriyeti’ haline geldi. Kadın işsizliği ve güvencesiz, kayıt dışı çalışma ortamlarında taciz, şiddet ve mobbing her geçen gün artıyor. İşsizlik aldı başını gidiyor. Hiçbir dönemde olmadığı kadar yurt dışına beyin göçü yaşanıyor. İşçi cinayetlerinde Soma ve Amasra’da olduğu gibi adeta katliam yaşanıyor. Her şeye zam gelirken artmayan, yerinde sayan tek şey bizim maaşlarımız!

O bölüme İlk kez öğrenci alınacak! O bölüme İlk kez öğrenci alınacak!

Eğitim tarihinin en ayrımcı yasası olan Öğretmenlik Meslek Kanunu ile okullarda, öğretmenler odasında çalışma barışı çok olumsuz etkilemiştir. Öğretmen Meslek Kanunu’nda yer alan ekonomik iyileştirmeler bütün eğitim ve bilim emekçilerine ayrımsız ve eşit bir şekilde yansıtılmalı, öğretmenleri ayrıştıran ve ‘eşit işe eşit ücret’ ilkesiyle çelişen her türlü uygulamaya derhal son verilmelidir.

Bereket fışkıran topraklarımızda tarım, çiftçilik, besicilik adım adım bitirildi. Sanayiden sonra tarımda da bu iktidar döneminde dış sermayeye bağımlı hale getirildik. Ciddi bir gıda krizi ile karşı karşıyayız. Gerçekten de yiğidin kuru soğana muhtaç hale geldiği günlerden geçiyoruz. Bizden alınan vergiler teşvik-vergi affı olarak sermayeye, patronlara harcanıyor. Rant ve sömürü düzeni devam etsin istiyorlar.  Sabrımız tükendi. Artık böyle gitmez dedik, gerçekten de gitmiyor. Eşitlik, özgürlük, adalet, barış, demokrasi ve laiklik için artık yeter diyoruz! Gün şikâyet etme günü değil. Bu düzen ya değişecek ya değişecek! Bu karanlığı işçi sınıfı, emekçiler, kadınlar, gençler, sizler, bizler yırtıp atacağız. Bizleri karanlıktan çıkaracak olan işte bu 1 Mayıs meydanlarında açığa çıkan iradedir.

Bizler emeğin sömürülmediği; %1’in değil %99’un mutlu yaşadığı; sendikal hak ve özgürlüklerin, örgütlenmenin, hak arama yollarının açık olduğu; grev hakkının engellenmediği, kullanıldığında da yasaklanmadığı; herkesin güvenceli, kadrolu çalıştığı bir işinin ve insanca yaşamaya yetecek bir ücretinin olduğu; KHK ve fiili OHAL rejimine son verildiği; ekonomik krizlerin, salgınların, depremlerin, afetlerin faturasının halklarımıza ve emekçilere kesilmediği; kimsenin kimliğinden, inancından, cinsiyetinden dolayı ikinci sınıf yurttaş muamelesi görmediği; kadınlara yönelik şiddet, taciz ve tecavüzün son bulduğu, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin ortadan kaldırıldığı; eşit yurttaşlığın, barış ve kardeşliğin hâkim olduğu; düşünce ve ifade özgürlüğünün suç olarak görülmediği ve cezalandırılmadığı; gündüzlerinde sömürülmeyen, gecelerinde aç yatılmayan; emeğin, eşitliğin, özgürlüğün, demokrasinin, barışın, laikliğin hâkim olduğu bir gelecek ve ülke için mücadeleye devam edeceğiz. Biliyoruz ki, böyle bir dünya ve ülke mümkündür. Emekçiler olarak, işçi sınıfı olarak, kadınlar, gençler olarak özgürlük meşalesini yakıyoruz, yeni bir başlangıç için aydınlığa koşuyoruz. Kapitalist yıkıma, işsizliğe, yoksulluğa karşı birleşeceğiz, bu düzeni değiştireceğiz! Yaşasın 1 Mayıs!”