Buna yalan, uydurma, saçma diyenler olabilir. 30 yıldır ders anlatan biri olarak 18 dakika teorisinin tamamen doğru olduğunu söyleyebilirim.
 
İnsanların bir konuyu yüksek dikkatle izleme, dinleme, uygulama, yapma süresinin 18 dakika olduğu ortaya çıkarılmış. Bunu ABD’li bilim uzmanları askeri okullarda deneyler yaparak tespit etmişler. Rakamın istisnaları olabilir. 4-5 saat yüksek dikkatle öğrenenler mutlaka vardır.
 
Ülkemizdeki okullarda dersler 25-30-35-40-50-80 dakika şeklinde yapılıyor. Bunların hepsi de aslında yanlış. Lakin on yıllarca önce bu kalıplar benimsenmiş. Yanlış olduğu bilinmesine rağmen hala devam ettiriliyor.
 
“Ders sürelerini 20-25-30 dakika yapalım desek” birçok kimse “Olur mu öyle şey” diyecektir. Alışılmış, yanlış kalıpta direndikçe bilgileri çocuklara aktarma oranımız hep düşük kalacaktır.
 
Örneğin, matematik dersini 40 dakika dinlediğimizi varsayalım. Bunun sadece 18 dakikasında beynimiz verimli olarak öğreniyor. Geri kalan zamanda algılama düşüyor.
 
www.ted.com adlı bir site var. Tamamen ücretsiz. Bu sitede binlerce çok öğretici, eğlendirici video var. Bunların yüzde 99’u 18 dakikalık süre dikkate alınarak hazırlanmış.
 
İngilizce’yi tam olarak öğrenmek, unutulan dil bilgilerini tazelemek, akademik donanımı artırmak için dünyanın en iyi bedava kaynağı olarak niteliyorum bu siteyi.
 
Ülkemizde herkes her şeyi bilir. Sosyal medya denilen dört ana siteyi (Youtube, Facebook, Twitter, Instagram) ziyaret etmeyen neredeyse yok. Ancak devasa hazine içeren www.ted.com keşfedilmeyi bekliyor.
 
Çocuklarınıza bu siteyi mutlaka göstermelisiniz. Videoların tümü İngilizce. Ancak Türkçe altyazı desteği de mevcut.
 
Bu siteden 100 kadar videoyu sabrederek izleyin. Dili kavramaya başlayacaksınız. Çok gramer, kural bilmenize de gerek yok. Dil öğrenmek için yüzlerce imla kuralını öğreneceğim diye helak olmayınız. Ana dilinizi imla çalışarak mı öğrendiniz?
 
Evinizde, okulda, işyerinde sürekli olarak TED videolarını açıp dinleyiniz. Burada konuşanların hemen hemen tümü üst düzey, yetenekli, donanımlı insanlar. O nedenle çok berrak, anlaşılır bir İngilizce ile konuşuyorlar.
 
Konuşmak, sunum yapmak, insanları ikna etmek tamamen bilim, felsefe, bilgi, kültür işidir. Bilgi sahibi olmayan insanlar hiçbir şeyi anlatamaz, öğretmezler.
 
Bu konularda biraz daha bilgi alayım diyorsanız şu linke de bakabilirsiniz.
 
 
 Çocuklarımız kişisel gelişim bilgilerine vakıf mı?
 
Allah 8 milyar insanı aşağı - yukarı aynı özelliklerde yaratmıştır. Yani hepimizin en az bir konuda başarılı olabilecek “kapasitemiz/potansiyelimiz” vardır.
Tarih boyunca niteliksiz, yeteneksiz, geri zekalı, vasat olarak nitelenen bir çok insan mükemmel işler çıkarmışlardır.
Lisede müzik dersinden kalan Barış Manço dünyanın tanıdığı bir sanatçı olabilmiştir. Yeteneksiz diye işten atılan Walt Disney’in ürettiği çizgi filmleri sevmeyen yoktur. Edison, Einstein, Robert Bosch, Toyoda, Jack Ma, Bill Gates, Steve Jobs, Goethe, Tolstoy, Mozart vb. gibi birçok başarılı insan da ilk zamanlar hep küçümsenmiş, dışlanmıştır.
Ortalama 25 bin gün yaşayan insanlar 10 bin saat (yaklaşık 4 yıl) bir işin üzerinde durursa uzman/usta/ehil/profesyonel kişi haline gelebilir. Yani bir meslekte/alanda çok başarılı olabilmek için o konuda 10 bin saat şevkle çalışmak lazımdır.  
Kişisel gelişim ile ilgili yerli-yabancı uzmanlar tarafından yazılmış 100 kadar kitabı okuduğumuzda hepsinin hedefinin insanların yeteneklerini ortaya çıkarma amaçlı olduğunu söyleyebiliriz.
Acar Baltaş, Üstün Dökmen, Doğan Cüceloğlu, Mümin Sekman, Ahmet Şerif İzgören, Nil Gün, Adem Özbay, Cengiz Erengil, Zülfikar Özkan, Ömer Faruk Reca, Çağlayan Babacan, Canten Kaya, Dale Carnegie, Leo Buscaglia, Robin Sharma, Tony Buzan, Joe Navarro, Richard Carlson vb. gibi yazarların eserlerini okuyun, çocuklarınıza okutun. Okumaya üşeniyorum, kara satırlar uykumu getiriyor diyorsanız web üzerinde bulunan videoları da izleyebilirsiniz.
Ortalama 1000 ve üzeri adette nitelikli kitaplar okumuş bir insan iseniz, bir çok kişisel gelişim kitabı size çok fazla bir katkı sağlamayacaktır.
Ya da başka bir deyişle ilkokul, ortaokul, lise ve üniversiteyi çok kaliteli okullarda bitirdiyseniz sizin kişisel gelişim konusunda epey bilgi sahibi olduğunuzu söyleyebiliriz.
1299 yılında kurulan, 600 sene hüküm süren Osmanlı son 200 yılında (1700-1900) eğitim ve bilimde tökezleme, gerileme, çağı algılayamama ile yüzyüze gelmiştir. Bu iki asırda halkın yüzde 95’lik dilimi bilimin nimetlerinden uzak kalmıştır. Bu verilere asılsız diyenlerin, son iki yüzyılda basılmış eser sayısına, buluş adedine bakmaları yeterli olacaktır.
Osmanlı’nın ardından kurulan Türkiye Cumhuriyeti eğitim, bilim, sanat ve üretimde çok sayıda atılım başlatmıştır. Ancak, 1929 yılında ortaya çıkan Dünya ekonomik krizi, 1938’de başlayan 2. Dünya Savaşı yeni Cumhuriyetin bir çok projesini baltalayıcı etki göstermiştir.
1945 yılından sonra dünya iki blok şeklinde yeni bir sürece girdi. Türkiye Batı blokundan yana tercih kullandı. Haliyle eğitim sistemini de tamamen ABD’li uzmanlar kurgulamaya başladı. Küresel hırsız Amerikanın uzmanları(?) bizi; yarım bilgili, patent peşinde koşmaz, araştırmaz, ezberci, yavan, yüzeysel eğitime hapsetti.
Yetersiz, yarım bilgiyle donatılan kuşaklar montaj sanayiini aşamadı. Katma değeri çok düşük olan markasız tekstil ve ucuz otel konseptli turizm bize dayatıldı.
2020 yılı itibariyle, Almanya (1.4 trilyon dolar), Güney Kore (680 milyar dolar), Hollanda (703 milyar dolar), İsrail (165 milyar dolar) gibi ülkelerden 5-10 kat daha az dışsatım (ihracat) yapan bir ülke durumundayız. Yurtdışına ihraç ettiğimiz malların kilogram fiyatı 1.2 dolar seviyesinde olup, gelişmiş ülkelere göre 2-3 kat daha düşüktür.
Özet olarak, çocuklarınıza kişisel gelişim (NLP, beden dili, motivasyon, iletişim, hitabet, girişimcilik, üretim, kalite, kaizen, 5S) ile ilgili kitapları mutlaka okutunuz derim. Zira okullarımızda bu konularla dersler ne yazık ki yeterli değildir.