Bunu okuyan her kimse…

   Kendinizi bizim yerimize koyun. Düşünsenize çocuğunuz okula giderken 1 TL bile zor alıyor ya da sırf para sıkıntısı nedeniyle servisten ayrılmak ve okula yürüyerek gitmek zorunda kalıyor. Benim neredeyse hiç yeni bir kıyafetim olmadı, olduysa da bayramdan bayrama. Ben hep insanların giydiği kıyafetleri giymek zorunda kaldım. Ama hiçbir zaman şikayetçi olmadım. Ama bu durum hiç adil değil. Herkesin dolabı tıka basa doluyken bizim dolapta peynir dahi yoktu. Bir kadının yüz tane yesyeni elbisesi varken bana bir tanesi teyzelerimin kızlarından geliyordu. Benim annem ile babam bir ayakkabıyı üç sene giyerken, biz mağdur kalmayalım diye yeni ayakkabı bile almadılar.

  Önceden her şeye sahip olma hevesim vardı ama babamın maaşını vermedikleri için hevesim kursağımda kaldı. Geçen okulda bolu gezisi oldu ama ben gitmedim, gidemedim. Aileme bu geziden haber bile vermedim. Sonra bu geziden babamın haberi oldu. Bana sen neden gitmedin diye kızdı. Biz burada para sıkıntısı çekerken nasıl gideyim ki Bolu’ya. Babam dün gece iş yerine eyleme gitti. Bize birkaç gün gelmeyeceğini söyledi. Sırf bu insanların babama ve arkadaşlarının başına bir şey gelirse bu vebali nasıl ödersiniz. Dün gece uzun uzun dua ettim onlara bir şey olmasın diye.

  Ben bu durumdan çok sıkıldım. Sosyal medyada en ufak bir olayın herkes tarafından görülmesi fakat babamların eylemlerinin duyulmaması büyük hayal kırıklığı. Artık sesimizi duyun. Şu ailelerin sesine kulak verin.

Gereğini yapın…

                                    ***

Merhaba

Madene açlık grevine giden bir babanın kızıyım. İlkokula giderken annem beslenme çantama her zaman zeytin, peynir koyardı. Ama arkadaşlarımın beslenmesinde börekler, sosisler, kekler olurdu. Bu durumdan ne kadar şikayetçi olsam da annem ile babama bir türlü dile getiremedim. Onların üzülmesini hiç istemedim. Biraz daha büyüdüm ve artık beslenme çantamı yanıma almadım. Bizim okul kantinimizde sadece simit, meyve suyu ve poğaça vardı. Annem abim ile bana sadece 50 kuruş verirdi. Bir tane simidi alıp yarıdan bölüp yerdik. Olsun, ben halimden memnundum. Annem her zaman doğrusunu yapardı. Bir ara babamın maaşını düzenli alması çok iyiydi. O zamanlar annem eve koli ile kek ve meyve suyu alırdı. Bize okula giderken birer tane verirdi. Ama sonra annem eve kek ve meyve suyu almaz oldu. İşte babamın maaş sorunu o günlerden başlamıştı. Aradan 3-4 sene geçti ve şuan 7. Sınıftayım. Derslerimde her zaman başarılı oldum. Cumartesi günü bursluluk sınavım var. Bu sınava girmemi benden çok babam istedi. Okul müdürüne gittim sınava girmek istediğimi dile getirdim. Müdür, “baban bir yıllık maaşını gösteren bir kağıt alsın.” dedi. “Tamam” dedim. Yarın ki gün müdüre kağıdı verdim. Müdür bana dedi ki, “aslında senin babanın maaşı oldukça iyi” dedi. Bir an zor durumda kaldım ama müdüre cevabımı verdim: “benim babamın maaşı görselde süper ama ne yazık ki veren yok”

  Ben burada sadece düşüncelerimi dile getirdim. Eğer ben bu maaş vermeme sebebi ile bir etkinlikten geri kalıyorsam onlara hakkımı asla helal etmeyeceğim. Bu dünya gelip geçici Allah rızası için öbür tarafı da düşünün.

                                ***

Bu satırları yazan kızlar daha 7’nci sınıf öğrencisi…

Yüreğini kağıda döken bu iki küçük ablanın babalarının ekmek kavgasına dikkat çekmek için yazdıkları mektupları sizlerle paylaşmamın sebebi…

Biraz unuttuğumuz değerleri hatırlamak…

Biraz da sahip olduklarımızın kıymetini bilmek gerektiğini anımsatmak…

Bu iki yürek burkan mektubu okuyup da kendisinden bir şeyler bulmayanımız yoktur herhalde…

Siz bu satırları okurken 65 maden işçisi arkadaşımız bana göre saçma sapan bir kavganın mağduru olarak yerin onlarca metre altında açlık grevi ve ocaktan çıkmama eylemi yapıyor…

Ve o işçiler için bugün Kilimli Cumhuriyet Meydanı’nda saat 16.00’da eylem var…

Emeğe, alın terine kıymet veren herkesi 87 maden işçisi arkadaşımızın sadece 4 aylık maaşları alabilmek için başlattıkları haklı eyleme katılmaya davet ediyorum…

O çocukların yazdıklarını okuduktan sonra bu soruna ilgisiz kalanın zaten kalbi kurusun!