Elimde yetki olsa, ilk yapacağım işlerden biri, AKP’nin adını, “Adaletsiz Kalkınma Partisi” olarak değiştirmek olurdu herhalde… Sözcüğün tüm açınımlarıyla adaletsiz bir iktidar sürdürüyor çünkü… Hangi sözcüklerle tanımlayacağımı bilemediğim bir hırs küpü olarak iktidara yerleşen Erdoğan, uyguladığı gözü kara politikalarla Türkiye’yi adeta bir yangın yerine çevirdi… AKP karanlığıyla geçen 16 yılın sonunda ekonomide adaletin, yurttaşlar arasında fırsat eşitliğinin, adil siyasal rekabetin, yasalar önünde güvence eşitliğinin hayal bile edilmediği bir iklim ortaya çıktı…
 
Lamı cimi yok… Geniş kitleleri konsolide etmek için İslamcı bir retorik kullanan neoliberalizmin has bir partisi AKP… Her yönüyle tam bir emek düşmanı… Zaman zaman kapitalizm karşıtıymış gibi geliştirdiği dil palavradan ibaret kesinlikle… Devri iktidarlarında sendikal hak ve özgürlükler yalnızca fiili olarak değil, yasal düzenlemelerle de budandı, grev hakkı fiilen kullanılamaz hale getirilirdi. Yetinilmedi her türlü hak arayışı, terör faaliyeti sayılarak acımasızca bastırıldı… Ekonomideki adaletsiz politikalar varsıllarla yoksullar arasındaki uçurumun daha da derinleştiği bir tablo yarattı ülkede…
 
ADALETTE TAM BİR “ÜSTÜNLER HUKUKU” VAR
Bir düşünün ne olur… Bilgiye ulaşmanın, paylaşmanın tek tuşa basmak kadar kolaylaştığı günümüzde, hayatın hangi alanında fırsat eşitliğinden söz edilebiliyor… Eğitimde mi? Sporda mı? Sağlıkta mı? Güvenlikte mi? Siyasette mi? Kamusal hizmet alımında mı? Kamu kaynaklarının adil paylaşımında mı? Hukukta mı? Çalışma hayatında mı? Soruyorum: Hangisinde? Zaten sorunluydu, ama AKP, parası ya da siyasi gücü olanın her türlü hakkı sınırsız şekilde kullandığı, kamu kaynaklarından yaralanmada “yandaş” olmanın tek koşul haline geldiği bir garabeti tümden egemen kıldı Türkiye’ye…
 
Adalette tam bir “üstünler hukuku” var… Başta Reisleri olmak üzere tüm AKP elebaşları, herkese, her türlü hakareti en galiz ifadelerle yapma serbestisine sahip örneğin… Ama onlara yönelen eleştiri cümleleri, sabaha karşı evlerin basılıp, paldır küldür cezaevine tıkılmaya neden olacak bir kâbusa dönüşebiliyor hızla… Hâkim siyasal iklimde pozisyon kapabilmek için bir gazeteye abone olanlar ömür boyu ödeyecekleri bir bedele mahkum edilirken, terör örgütüne, “Ne istediniz de vermedik” diyen güç sahipleri en küçük soruşturmaya bile uğramıyor ya da…
 
SİYASETTE DE ADALETİN A’SI YOK
Örnek çok… Kürt sorununda çözüm süreci yaşandı Türkiye’de... Yöntemi konusunda ciddi eleştirilerim olsa da önemsedim, süreç boyunca tek ölüm haberi gelmedi bölgeden çünkü… Tek bir anne gözyaşı dökmedi… Süreci birlikte yönetenlerden HDP’li olanlar cezaevinde şimdi… Devlet içindekilerse dokunulmazlık zırhıyla korunuyor… AKP Reisi, “Valilere, ‘üzerlerine gitmeyin’ talimatı verdim. Ciddi manada silah girişi o zamanda oldu” diyerek, açık suç sayılacak talimatlar verdiğini itiraf ettiği halde, hakkında hiçbir işlem yapılmıyor… Hiçbir savcı buna cesaret edemiyor demek daha doğru elbette…
 
Siyasette de adaletin a’sı yok ne yazık ki… “Milletin adamı” cilasıyla ortalığa çıkıp, bulduğu her fırsatta “milli irade”den dem vuran Reis ve adamları, kendine yönelmeyen her türlü millet iradesini yok sayıyor… Yüzde kaçla seçilirse seçilsin, kimi yerlerdeki belediyeleri derhal görevden alıp kayyım atayacağını aylar önceden açıkladığı gibi, hangi belediyeye ne kadar kaynak aktarılacağına kendi başına karar vereceği yasal düzenlemeler de yaptırıyor… Tüm bu uygulamalar adalet duygusunu yok edip, derinden sarstığı toplumu çürütüyor… O partinin adındaki yalancı söz neden duruyor o zaman…