Bu topraklarda nitelikli, bilgili, saygılı, görgülü, ölçülü, vizyoner (firasetli), doğrucu, adil, mütevazı insan kıtlığı vardır.   
 
Kendisi ile hiç karşılaşmadık. Ticari bir ortaklığımız da yoktur. Ancak çeyrek asırdır takip ettiğim, okuduğum, izlediğim, rol modeli olarak gördüğüm, örnek aldığım, aklından/bilgisinden istifade ettiğim nadir insanlardandır. 
 
Çalışma alanlarımız/sektörlerimiz farklı. Ben 52 yaşında, 31 yıldır öğretmenlik yapan bir siyah Türküm. Hasbelkader 40 yıldır gazete, dergi, kitap karıştırıyorum. 1989 yılından beri de şirketlerin hisse senetlerini takip ediyorum.  
 
İlk senedimi 1989 yılında aldım (ERDEMİR). 1990 yılında Körfez savaşı çıktı. Benim tanesini yaklaşık 15 dolara aldığım hisse 2 dolara düştü. Param eridi. 1991 yılında 3,5 TL’den satıp kaçtım. 1993 yılında tekrar 10 kadar farklı senet aldım. 1 yıl çok iyi getiriler oldu. 1994 yılında Çiller adlı bir kişi dövizi aşırı baskıladı. “Yanlış baskı” patladı. Dolar 1-2 ayda 14 binden 42 bine yükseldi. Borsa endeksi ise 21 binlerden 6 binlere düştü. Bizim kazançlar da sıfır oldu.  
 
1995 yılında biraz toparladım. Bu kez de Bolu'daki yamyam aracı kurum acentesi tüydü. Bizim kazançlar da uçtu. 5-6 yıl mahkemelere gittik. Hava aldık. Zira yargıçlar hiç konuya vakıf değildiler... 
 
1998 yılında yine kriz çıktı, tokat yedim. 2001 yılında kriz çıktı, tokat yedim. 2008’de tokat yedim. 2013'te tokat yedim. 2018 yılının ilk yarısında tokat yedim. 2020 yılında da virüs paniğiyle yine tokat yedim...  
 
31 yılda yediğim tokatın, sopanın ölçüsü, hesabı yok. Son 10 yılda biraz akıllandım. Bunu sağlayan kişiler Ahmet Mergen, Abdurrahman Yıldırım ve Yaşar Erdinç (rahmetli oldu) diyebilirim. 
 
Ahmet Mergen gibi insanlarımızın kıymetini bilelim. Tavsiyelerini kaale alalım.  
 
 
Not: Bu yazının siyasi, ticari, ekonomik bir amacı yoktur. Sadece kıymetli insanların bilinmesi, değer görmesi için hazırlanmıştır.