"Komşusu açken tok yatan bizden değildir” Hadisi’nin bedelinin ağır olduğunu bilen AKP nin varlıklı yanlıları-mensupları bu vebalden kurtulmak için ikamet ettikleri yoksulun bol olduğu semtlerden çıkıp varlıklı semtlere yoksulun neredeyse hiç olmadığı özel sitelere taşındılar-taşınıyorlar.

Zaman içinde AKP yöneticilerinin ve onların emir erlerinin yoksulluk anlayışı da değişti. Bunu iktidarın son günlerde ve referandum öncesi 240 ay vadeli konut satış sisteminde görüyoruz. Neymiş efendim yoksulu, fakir fukara gurebayı ev sahibi yapacaklarmış. İnsan ilk duyduğunda inanası gelmiyor az değil 240 ay vadeli konut. Ödemelere yani konut fiyatlarına bakınca yoksulun suratı ekşiyor çünkü konutlar en az iki yüz elli binden ve taksitler ayda en az bin liradan başlıyor. Derler ya bunlar ya sayı saymasını ya da sopa yemesini bilmiyorlar diye. Be adamlar her ay ayda bin TL taksit verecek fakir fukara nerede var?

“Herkes yaşadığı gibi düşünür” diye bir söz var demek ki doğruymuş. Adamlar yoksul halktan öyle bir kopmuşlar ki yoksulun yaşam zorluğunu unutmuşlar-görmüyorlar.

Doğrudur siz ekonomiyi hesap ederken milli geliri kişi başı 30–40 bin dolar üzerinden hesap ediyorsunuz, size göre ülkede fakir fukaranın alım gücü bayağı iyi. Bu ülkede bin dört yüz TL ile geçimini sağlayan dört kişilik kaç aile var? Üç ayda bir yüz elli TL yaşlılık aylığı alan kaç kişi var? Bin TL emekli aylığı ile geçinenlerin sayısı ne kadar?

İktidarı elinde tutanlar; nüfusun 50 milyonunun açlık-yoksulluk sınırının altında olan bir ülkede yoksulun yaşam tarzlarını dile getirmek ve onların bu sefil yaşamdan kurtulmaları için çalışacakları yerde siyasetleri hep vatan millet Sakarya üzerine yapıyorlar.

Yapılan yollarla, köprülerle övünüyorlar. Evet, doğrudur bunları yapan iktidar yaptıklarıyla ne kadar övünse azdır. Ama nüfusun elli milyonunun buralardan geçecek Tır’ ları, lüks araçları yok ki. Buralardan en fazla Uluslar arası nakliyat araçları geçecek. Bazıları açısından bu yatırımlarla ülkenin kalkındığı doğru olabilir. Ama bu taraftan bakınca bu kalkınmanın yoksul köylüye, işsizse, emekliye, ücretli çalışanlara bir faydası yok.

Köylerimiz-Kentlerimiz işsizlik nedeniyle boşalıyor. Gençlerimiz gurbete çıkıyor bulduğu iş özellikle inşaat alanı yani emek yoğun işler. Ben işsiz olduktan sonra, emekli, ücretli, yoksul köylünün alım gücü olmadıktan sonra ne yapayım köprüleri, tünelleri, yolları.

Türkiye genelinde sağlık alanında hastaneler ve Tıp Fakülteleri görünürde geçmişe göre çok iyi, amma Tıp Fakültesi ve öğrenci var öğretim görevlisi ya yok veya sayıca çok az. Hastanelerin çoğunda uzman doktor yok. Var olanlarda ise uzman doktorların sayısı çok az. Çoğu hastanelerde hastalar Tıp Fakültesi öğrencilerine emanet. İşin en can alıcı noktası da sağlık alanına yapılan milyarlarca TL nin AB fonlarından finanse edilmesi. AB, eğitim, sağlık vb. alanlarda Türkiye’ye kaç milyar Euro’luk finansmanı nasıl bir sözleşme karşılığında verdi bileniniz var mı?

“İMF ye borcumuz yok” diyorlar doğrudur. İMF nin misyonu zaten bitmişti. Peki, bu ülkenin dış borcu hiç yok mu? Hem de ne kadar çok. İMF ye olan borcu on’a katlıyor.

 Bu yazıyı okuyanların bir kısmı; “ Bu Sosyalistlerde her şeye karşılar, hiçbir şey beğenmiyorlar” diyebilir, onlara önerim; Osmanlı imparatorluğunun çöküşünü hızlandıran, hazineyi emperyalistlerin kontrolüne veren ve adına “Duyun-i Umumiye “ denen anlaşmanın ne olduğunu araştırıp öğrensinler. Bunu öğrenmek o kadar zor değil Googul’a sorun o size söyler.  Ben ve benim gibiler yani bizler köprülere, yollara, tünellere tabii ki karşı değiliz, karşı olduğumuz ülkenin emperyalist güçlere sürekli borçlanması.

Yoksul halk; odun, kömür, makarna, un yağ istemiyor üç ayda verilen 150 lira sadakayı istemiyor iş istiyor iş. Kendi demokrasi anlayışlarına göre “çok sesliliği” içine sindiremeyen anti demokratik güçler, başkanlık sistemiyle tek sesliliği halka elma şekeri gibi sunuyorlar.

Yoksulun eline her ay 4 bin TL bin TL geçtiğini sanan ve buna göre konut taksiti belirleyen ey AKP iktidarı yöneticileri;  tüylenip varsıl semtlere taşındıktan sonra yoksul semtleri tabii ki unutmadınız, unutmadınız amma sadece seçimden seçime geldiğinizi de daha önce terk ettiğiniz yoksul semt ahalisi unutmuş değil. İşte bu nedenle bu semtler referandumda size “Hayır” diyecek.  Vatan millet Sakarya, din, iman edebiyatı artık size yetmeyecek.