İyi ki: AKP tek başına iktidar olmadı…
Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi ‘Ülkücüyüm, oyum Erdoğan’a’ başlıklı açıklamayı yapan biri olarak, bu samimi görüşümdür.
Türkiye genelinde aldığı % 40. 8 oy oranı ve çıkardığı 258 Milletvekiliyle birinci parti olmayı başarsa da… Hem tek başına iktidar olmayı, hem savunduğu Başkanlık Sistemi için referandum’a getirecek sayıyı yakalayamadı. Elbette bu siyasette dünya’nın sonu değil.
Hele, tek başına iktidar olma hedef ve hevesi olmayan ‘muhalefet’ partilerinin olduğu Ülkemiz de
MÜBAREK KOALİSYON
Seçim öncesi tahminlerde, CHP ve MHP’nin alacağı oyları tahmin ettim. Ancak, HDP’nin barajı geçeceğini iddia etmeme rağmen, oy oranında yanıldım. Ben % 10. 1 diye iddia ettim. Sonuç: % 13.1 olarak çıktı. İşte bu fark, AKP’yi tahmin ettiğim  % 45 bandından uzaklaştırdı.
Bu sonuca göre, ülke’yi idare edecek olan Hükümeti kurma hakkı, AKP dışındaki partilerin, yani Mübarek Koalisyonun (CHP+MHP+HDP) oldu. Bana göreKoalisyon Yamalı Bohça olsa da… Milli İrade, böyle istiyor. Ama; birey olarak herkesin bir ‘taktik’ ve parmak hesabı var…
Bu seçimin iyi tarafı; şikâyet edilen % 10 barajından eser kalmadı.
Geride ne % 3 alan var, ne de % 9. 5 ile baraja takılan…
Görülen odur ki, seçim arifesinde, iktidar olmak için kara da güvercin taklası atanlar, gökkuşağı gibi değişik çizgiler ve bahaneler üretmeye başladı
Muhalefet ‘Lüks’ü içinde politika istediklerinin göstergesidir bu. Seçim öncesi başlattıkları ‘devr-i sabık yaratacağız’ yani ‘geçmişe hesap soracağız’ birlikteliği, seçim ertesi birbirini yeme yarışına dönüştü. Bu: Muhalefetin, Ülke’yi yönetmek için, hiçbir hazırlığı olmadığını gösterir.
Bir de: Türk Siyasi hayatında, yamalı bohça / koalisyonda bulunanlar; girdikleri seçimlerde çoğunlukla hep sandığa çakılmıştır. Bunun da korkusu var.
Aslında, halk’ta biliyor bu partilerin ülke yönetmek gibi bir ağırlığı taşıyamayacaklarını.
Bol keseden/atmasyon vaatlerine kanmayarak da bunu gösterdi.
Peki, Milli İrade AKP’ye ne dedi? Niye Birinci Parti yaptı?
Genel ve Zonguldak özelinde olayı irdeleyelim.
DİK DUR, BİZE DİKLENME
Sayın Tayyip Erdoğan’ın diğer Cumhurbaşkanları gibi olmayacağını ‘pek alâ’ biliyorduk.
Amerika, Almanya, Papa’ya, Esat’a, fesat’a verip veriştirmesi iyi de…
Ancak; Başbakan adayı gibi mitingler de ‘boy göstermesi’ şık olmadı.
Durum böyle olunca: Ben bile “Türk Tipi Başkanlık Sistemi’ ne ki, Padişahlık her hal de?” diye şüpheye düştüm.
Öyle ya, Milletvekillerini ABD’de parti tabanları seçiyor. Biz de Başkan mı seçecek?
İngiliz Sistemindeki Lordlar Kamarası’na ek, biz de; bir de Kurtlar Kamarası’ mı olacak?
Milletvekilleri kendisine yakın olanlardan mı oluşacak? Bakanlar, ‘akraba-ı talâkat’ tan mı atanacak?
Yolsuzlukla suçlanan eski Bakanlar yargılanmayacak mı? Soruları arttırmak mümkün…
Çözüm Süreci, 3.Havaalanı, Kanal, Tünel, Deniz altı yolları, Liman ve köprülere eyvallah…
Ama; bazı sorunlar vardı ki ‘Görünen köy’ misali ‘kılavuz’a gerek yok, çözüm şarttı.
İşte seçmen, sıradan değil, konuya Hâkim bir Hakem olarak değerlendirdi, ‘Demokrasi’nin olmazsa olmazlarından’ sandığı. Mesajı netti. ‘Sevildiğini bil. Dik dur. Bize diklenme…’
YEREL DE DURUM
Zonguldak, nüfus olarak kozmopolit bir yapıya sahip… Son 7-8 seçimdir, İktidar Partisi (AKP) lehinde tavır sergiliyor. Ancak, bu seçim arifesinde cereyan eden olaylarıngörmezden gelinmesi, bu sonucu getirdi. Bunu seçimden bir ay önce, Üçüncü sıra adayı Özcan Ulupınar’a ‘Altını oymuşlar, sen çıkamazsın’ diye hatırlatmıştım.
AKP’nin oyu 42 bin eksildi. CHP’nin de eksilmesine rağmen… Ulupınar çıkamadı. Diğer bir bakışla, MHP adayının çıkmasına adeta ‘dümen’ tutuldu.
Madenci Tokatı’ hikâye… Madenci’nin tokat atacak takati olsaydı, ‘Valesa Şemsi’yi (Denizer) seçerdi zamanında. Şimdi, ‘TTK’ya beş bin işçi alacağız’ diyenlere inanıp, oy verdi mi?
Muhalefet: Emekli’yi ‘noter tastikli’ ikramiye ile kandırabildi mi?
Enformasyon’un dünya ile birlikte kullanıldığı bir Ülke de, seçmeni ‘göbeğini kaşıyan adam’ görmek, Milli İrade’yi ‘’ye almak, akıl tutulmasından başka bir şey olmasa gerek.
YERLEŞİK DÜZEN
Elbette, en önemlisi, yapılan liste sıralamasının yanlışlığıdır. Listenin başında Köksal Toptan ve Hamdi Uçar olsa bile bu sonuç kaçınılmaz olacaktı. Zira, ikisinin de aleyhinde ‘tezahürat’ her gün yükseliyordu. Davutoğlu geldiğinde, platform gösterimi bunun delili.
Liste başına seçmen tabanı olmayan birini, listenin ikinci ve dördüncü sıralarına da en küçük ilçe’den(Alaplı) iki kişi koymak, listeyi uçurtmadı, çökertti.
Gelelim, parti içindeki ‘yerleşik yapı’ya… Uzun yıllardır, parti kademelerinde, aynı simalar ahkâm kesiyor, resim veriyor.
Beycuma Diasporası, artık ağızlarda sakız dillerde pelesenk oldu. Beycuma ağırlıklı delege, partiye gönül verenleri politikadan soğutuyor…
Secaattin Gonca’nın, Belediye Başkanlığı’nı kaybettiği seçim sonrası, yaraya neşter vurulmadı.
İl ve Merkez ilçe Başkanlarının Kozlu’da palazlanması, ardından Ali Bektaş’ın Zonguldak’ta aday yapılması sorgulanmadı.
Belediye Meclis Üyesi’nin istifa edip ‘TTK Genel Müdür Yardımcılığı’na atlaması seçmene anlatılamadı. ‘TTK’ da birine maaş bağlanacaksa, neden Belediye Meclisine sokuldu.’nun cevabı verilmedi.
ASFALT İHALESİ
İl Kongresinde oluşturulan liste, tabanı mutlu etmediği dikkatlerden kaçırıldı.
Aday adayları için yapılan STK anketine çağrılmayanların sebebi kamuoyundan saklandı.
Atamalardaki ‘yakınlar’, devlet kadrolarını ‘arpalık’ olarak yorumlattı. ‘Başkanlık’, ‘Genel Müdürlük’ ve ‘Müdürlükler’ için talipliler yarışmaya başladı. Bürokrasi’nin ‘denize nazır’ istekleri görmezden gelindi. Yıldızlı Hastane’ye 3-4 yılda, yer bulunamadı. ‘İl Başkanı’nın ‘engellediler’ açıklaması askıda kaldı. Seçim arifesinde ‘Ağır Abi’ler ikaz edilmesine rağmen, ‘Kilimli ve Çaycuma’da ki kötü gidişe müdahale etmedi. Listeye giremeyenlerin bazıları, ‘otağ’ kurdukları ticaret hanelerinden ‘oyma - kakma’ eylemlerini yönetti. Gençlik Kollarındaki değişiklik ‘hemşoculuk’ olarak lanse edildi. İl Genel Meclisinde İsmail Terzi’nin yerine Vacit Durdubaş’ın getirilmesi, Diasporayı kızdırdı, ‘Hamdi Bektaş Kafası’nı azdırdı.
Semtlerde yapılan mitinglerde; İl -Merkez ilçe Yöneticisi ve Belediye Meclis üyeleri tekmil-i birden bulundu. Ancak, semtlerden ne hikmetse, seçmene az rastlandı. Yönetici sayısına eşit giydirilmiş seçim araçları dikkat çekti.
Mitinglerin ‘Ast solistleri’ adeta, kendi reklâmlarını yapan il ve Merkez İlçe Başkanları oldu.
İl Genelinde aldığı oy’a göre ‘iktidar’ olan AKP, ‘Zonguldak’ın ödediği vergi kadar’ yatırım aldığını sadece Ulupınar’la anlatmaya çalıştı.
Ancak; ‘yerel iktidar’ olan CHP’li Zonguldak Belediyesindeki olumsuzluklar ‘özellikle’ hiç gündeme getirilmedi. Ne kadar gariptir ki, Zonguldak Belediyesi’nin ‘asfalt İhalesi, kaçak yapı, zengin edilen Müteahhitler, mahallelerdeki toz-çamur rezaleti’ eleştirilmedi.
Kim bilir, belki böyle istedi Karagöz, ve ‘He’ dedi Hacivat
İlginçtir: Zonguldak Belediyesi ve Başkanını eleştirmek, CHP birinci sıra adayına nasip oldu.
SONUÇ:
Bu gün, o kafa ve listeyle seçim olsa, sonuç değişmez.
Kaldı ki, bu gün artık dün değil. Racon kesilmiş, Meclis Aritmetiği değişmiş ve tipler yenilenmiştir. Zonguldak’ta hedef bir iken iki olmuş, CHP’ye MHP eklenmiştir.
Bu, aynı tabandan beslenme demek. Aynı keseden yemek demek…
Tayyip Reis’in, politika sahnesine çıktığı günden bu yana şikâyet ettiği ‘bürokrasi’ ve Devlet içindeki ‘yerleşik yapı’ya maalesef çözüm bulamadığı görülmüştür.
Paralel Yapı’da tabana ikna edici olarak anlatılamamıştır.
3. Dönem uygulamasıyla, göstermiştir ki; İl-ilçe yönetimleri ve yerel yönetimlerde, bazı politiplerin ‘yerleşik yapı’ya dönüşmeleri ‘dönem’ beklemeden engellenmeli. Dönüşenler ayıklanmalı, listeler yeniden tanzim edilmeli, ‘Hep bana rab bana’ diyenlerden çok, ‘halka hizmet’ heveslileri yönetimlere getirilmeli, orta direğin istekleri göz ardı edilmemeli.
Eeeeee. Kendi düşen ağlamaz.