Dün yaşadığım bir olay tüm günümü berbat etti…

Özellikle bu sıralar  “siyaset” konuşulan ortamlardan arkama bakmadan uzaklaşıyorum…

Sinirlerime hakim olamadığım için olsa gerek, son yaşanan yolsuzluk operasyonu hakkında yapılan polemiklerden bilerek uzak duruyorum…

Ama bazen ne kadar kaçarsan kaç bela dönüp dolaşıp seni buluyor!

Hani size ara sıra bahsettiğim Otel 67 önündeki gizli para kasam balocu arkadaşım “Bitik Suat” var ya… Kaç zamandır özellikle siyasi konularda çatıştığımız için Suat’ın balon tezgahını transit geçiyordum…

Dün bela paratoner gibi çekti beni...

Ayaküstü sohbet dönüp dolaşıp kabineyi darmadağın eden yolsuzluk operasyonuna geldi…

Beni kızdırmak için operasyonla ilgili hükümet yanlısı konuşan bizim Suat’a, hemen yanımızda olan ve daha önceden tanıdığım cami imamı da katılınca tartışmanın volümü bir ara yükseldi…

İtiraf etmeliyim ki, operasyon sonrası yaşanan pişkinlik milyonlarca insan gibi beni de bir hayli gerdi…

Bakan çocuklarının dev bütçeli şirketler kurup devlet ihalelerine girmesi, paravan şirketler aracılığıyla yapılan yolsuzluklar, son operasyonla ayyuka çıkınca bu iddiaların haklılığı da kanıtlanmış oldu…

Ne gariptir ki, en koyu AKP’li bile “Bakan çocukları yolsuzluk yapmamıştır” diyemiyor ama operasyona bin bir türlü kılıf uydurmaktan da geri kalmıyor…

İster MOSSAD yapsın, ister ABD…

İster cemaat bassın düğmeye, ister derin devlet!

Alayının canı cehenneme…

Ama her kim yapmışsa elleri dert görmesin…

Şüphesiz bu operasyonun arkasında tahminlerin de ötesinde büyük bir hesaplaşma var…

Ama bu o bakan çocuklarını masum kılar mı?

Peki sizce yolsuzluk sadece o bakanlarla mı sınırlı?

Bunun öyle olmadığını hep birlikte yaşayarak göreceğiz…

Dün operasyonla ilgili konuşurken gözlerinden ateş fırlatarak AKP militanı gibi konuşan cami imamı ağabeyimiz de operasyonun içeriğinden çok perde arkasını konuşarak yolsuzluğu örtme gayretine girince tahmin edeceğiniz üzere sinirlerime hakim olamadım…

Bir din adamının Başbakan’ın ifadeleriyle konuşmasından çok hırsızlığı masumane cümlelerle meşrulaştırmasını asla saygı duyamam.

Camide cemaate hırsızlığın ne kadar günah olduğunu, şeriat kanunlarına göre hırsızlık yapanın elinin kesileceğini söyleyen bir imam, sokağa çıkınca farklı konuşuyorsa ona hiç saygı duymam!

Çünkü doğru birdir ve adama göre fetva verilemez.

Korkarım ki, bu fikir ayrılığı toplumda derin bir fay hattı yaratacağı gibi, insanlar arasında da kamplaşmaya neden olacak. Zaten “bıçak sırtı” giden toplumsal barış ağır bir darbe alacak.

Hiç de hoş olmayan bir şekilde biten sohbetin sonunda, görevi topluma adaleti, iyiliği, çalmamayı telkin etmesi gereken AKP’nin imamının gözlerine bakarak, “Bir gün bu söylediklerinden utanacaksın” dedim sesimi yükselterek… Homurdanıp kıçını dönüp gitti…

Adında “Adalet” olan bir siyasal parti bu olayı ötelemek yerine ilk gün adı geçen bakanların istifasını alsaydı halk nazarında itibar kazanacağı gibi toplum da bu denli gerilmezdi…

O imama dünkü konuşmamızın ardından zehir zemberek açıklamalar yaparak Başbakan’ı işaret edip istifa etmesi gerektiğini söyleyen Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın haberini dikkatle okumasını tavsiye ediyorum.

Akrep, zorda kalınca kendi kendisini sokarmış!

Tıpkı dün olduğu gibi…