Huylu huyundan vaz geçmezmiş, Kozlu Belediye Başkanlığına üçüncü kez seçilen Ali Bektaş, geçmiş dönemdeki yanlışlarını, aynı şekilde yapmaya devam ediyor. İkinci kez belediye başkanlığına talip olurken, tıpkı pir-i muganı gibi, “Kandırıldım, bir daha asla aynı oyunlara gelmeyeceğim” diyerek oy istemesine karşın, öncekinden çok daha büyük yanlışlarına imza atan, işlediği kent suçlarını katladıkça katlayan Ali Bektaş, üçüncü başkanlık döneminde de, kötü belediyecilikte hız kesmiyor…
 
Anımsarsınız, o tarihlerde adı “Bipli Başkan”a çıkmıştı Ali Bektaş’ın. Yaptığı konuşmalar makamının ağırlığını taşıyacak düzeyden tümüyle yoksundu. Kahvehane bıçkınlarının diliyle kadınları aşağılamış kadın örgütlerini ayağa kaldırmıştı bir keresinde. Yetinmemiş, kendini belediye başkanlığına taşıyan CHP hakkında ağza alınmayacak sözler sarf etmişti… Yalan haber yaptığını iddia ettiği gazetecileri ulu orta tehdit etmesi gösterdi ki, bu konudaki performansı aynı yerinde duruyor maşallah…
 
O DOĞA VE KENT DÜŞMANI BİR BELEDİYE BAŞKANI
Ne çok kent suçu işlemişti… Kozlu’da neredeyse tüm yeşil alanları imara açmış, çocuk parkı, spor sahası, piknik alanı demeden satışa çıkarmıştı gözü dönmüş şekilde… Yetinmemiş, üç-dört katlı yapıların yanında 10-15 kata izin vermiş, bazı yerde tümden abartıp 20-25 kata çıkarmıştı hatta… Şu anda askıda olan imar planı revizyonunda, yine aynı tezgâhı kurmuş. Blok izi kullanıp çekme mesafesini sıfırlayarak, bir karış genişletilmeyen yola sıfır, kazulet binalara izin çıkmış…
 
Art arda yapılan inşaatlarla yeşil alan statüsü tartışmalı hale gelen sahil şeridinde yaptığı düzenlemelerle övünüp dursa da, Ali Bektaş “doğa ve kent düşmanı” kesinlikle. Yüzlerce örnek sayabilirim. Yaşadığım mahallede koskoca dağı buldozerlerle indirip milyonlarca ton hafriyatı denize dayandı. O hafriyat gitti cennet plajların dolmasına neden oldu. Kazanılan alansa aralarında FETÖ’cülerin de bulunduğu AKP’lilere peşkeş çekildi. Yalnızca bu bile yeter, o namla anılmasına…
 
MÜHENDİSLİĞİNDE BİLE ŞÜPHE ETMEYE BAŞLADIM
TTK’de çalıştığım yıllardan mühendis olduğuna tanığım ama inanın o diplomayı nasıl aldığını merak ediyorum artık… Anımsayın heyelanlı sahadaki 4-5 katlı İpek Evleri yıktırıp 20-25 kat ruhsat verdi aynı yere… Akla da, doğa bilimlerine de, şehirleşme ilkelerine da aykırı bu uygulamaya, adının önünde “Maden mühendisi” titri olan Ali Bektaş imza attı… Şimdilerde Fatih Sitesi’nde yapılan asfaltlama ise, “Bunların başın da hiç mi iş bilen yok” dedirtiyor; o kadar sallapati, o kadar acemi işi yani…
 
Taşımacılığı verdiği firma başından beri illallah dedirtti herkese, vatandaşların şoförlerle kavga hiç bitmedi. Yeni döneminde yeni bir taşımacılık şirketi buldu, gelen gideni aratıyor resmen. Araçların doğru düzgün kalkış saatleri olmadığı gibi, hizmet de sıfıra indi neredeyse. 7 lira vererek aldığımız kartları çöpe attırmasını anlatayım, yeni kartlar için attığı 20 TL’lik kazığı mı? Ne anlatırsam anlatayım her söz aynı yere varıyor: Ali Bektaş kötü belediyeciliği, kötünün de kötüsüne çevirerek sürdürüyor hâlâ…