Böyle diyordu Cengiz Balık dün düzenlediği basın toplantısında…

“Anlayan anladı…”

Valla ben hiçbir şey anlamdım desem yeridir…

Cinayet gecesi ve öncesi dışında her şeyi konuştu Cengiz Balık…

Dilerseniz hikayenin tamamını anlatayım da kimsenin kafasında soru işareti kalmasın...

Zonguldak’ta yakın tarihin en büyük cinayeti olarak bilinir Şemsi Denizer cinayeti…

Çok konuşuldu, çok yazıldı, çok çizildi…

Aslına bakarsanız ne “derin devlet” ne de “siyasi” bir cinayetti…

Büyük grev sonrasında şöhretinin altında ezilen, sendikacı kimliğiyle değil de özel yaşamıyla gündeme gelen Şemsi Denizer’in konumuydu cinayeti manşetlere taşıyan…

Cengiz Balık’la tanışmasam da bu şehirde yaşayan herkes kadar tanıyordum onu…

Balık, kimilerine göre Denizer’e korumalık yaptı, kimilerine göre kader birliği…

Ama şüphesiz aralarındaki hukuk farklıydı!

Cinayetin gerçek nedeni ise Şemsi Denizer’le birlikte mezara gitti…

Hatırlıyor musunuz yaklaşık 10 gün önce yine bu köşede size çok yakında bir röportaj yapacağımı söylerken  “16 sene beklediniz biraz daha sabredin” demiştim…

İşte o röportaj Cengiz Balık röportajıydı…

Cezaevindeyken telefonla sözleşmiştik…

Ancak o köşe yazısından sonra Cengiz Balık, yine telefonla arayarak röportajdan vazgeçtiğini söyledi…

Şaşırmıştım!

Ama kararlıydım…

Çünkü bu röportaj taşların yerine oturması anlamında son derece önemliydi…

Ortak dostlarımızdan röportaj için Cengiz Balık’ı ikna etmelerini rica ettim…

Ettiler de…

Cumartesi günü öğleden sonra gazetede buluşmak üzere sözleştik…

Bir hayli gergindim… Önemli olduğu kadar zor bir röportajdı!

Amacım ne Cengiz Balık’ı meşrulaştırıp masumlaştırmak, ne de Denizer’den yana tutum almaktı…

Ama ne olduysa ondan sonra oldu…

Cengiz Balık, telefonla arayarak ikinci kez röportajdan vazgeçtiğini, ertesi gün yani dün basın toplantısı düzenleyeceğini söylüyordu…

Öyle de yaptı…

Balık’ın basın toplantısını başından sonuna kadar izledim… Yaklaşık bir saat cinayet gününden düne kadar olan zaman diliminde yaşadıklarını anlatan Balık, arada birilerine çok ince göndermeler yaptı… Hatta cezaevinde 2000 ve 2002 yılları arasında kendisine para gönderenlerin isimlerinin listesini basına dağıttı… Destek olanlara teşekkür etti… 2002 sonrası ise muamma!

Ve ekledi…

“Anlayan anlar”

Soru cevap kısmı ise tam bir komediydi… DHA muhabiri Durmuş Sevindik’in “Cinayet planlı mıydı?” şeklindeki sorusu dışında bir tek gazeteci tek bir soru soramadı Cengiz Balık’a…

Bu ayıbın üzerine Cengiz Balık, “Siz sormaya cesaret edemediniz ama Erdoğan Demir’i ben anlatayım.” diyerek kendince cinayetin arkasında Erdoğan Demir olduğu yönündeki iddialara açıklık getirdi…

Başka da soru sorulmadı çünkü, güçlü bir hitabeti olan Balık toplantının başında soru cevap kısmı için aynen şöyle diyordu…

“Ne sorarsanız cevabını vereceğim… Ama ukalalık yapmadan, saygısızlık yapmadan… Kimseyle bizi çarpıştırmadan…  Benim söylediklerimi bir harf eksik bir harf fazla yazarsanız karşılaştığımızda… Canlı yayındayız diyemeyeceğim şimdi. ”

Şimdi bu sözler üzerine gel de soru sor! 16 yıl sonra gazetecilerin karşısına çıkan Cengiz Balık’ın gazeteciler üzerinde kurduğu psikolojik hakimiyet soru sormalarını da engelliyordu… Benzerine az rastlanır bir durum olduğu için yorum yapmakta da zorlanıyor insan…

Çok doğru bir yaklaşım olmasa da sözleştiğimiz halde iki kez röportajı iptal ettiği için Halkın Sesi olarak o basın toplantısına gitmeyi kendime yakıştıramadım… Sadece muhabir arkadaşımız Barış Doğan toplantıyı Habertürk muhabiri olduğu için takip etti.

Cengiz Balık o röportajı neden iki kez iptal etti bilmiyorum ama hazırladığım soruları başka bir gazetecinin sorduğu güne kadar bilgisayarımdan silmeyeceğim…