Belediye Başkanı Selim Alan, basının karşısına geçti ve yolların asfaltlanacağını duyurdu. Şehrin ana arterlerinin yanı sıra bütün mahalle yollarının da alt yapısıyla birlikte sağlam asfalt yapılması gerekiyor.

Zira Zonguldak halkı, Selim Alan’a 31 Mart’ta oyunu bu şartla verdi.

Başarabilirse yerini sağlamlaştırmış olur.

Halk da bu durumdan memnun kalır.   

Nedense ben Zonguldak’ın yol sorununun tamamıyla çözülebileceğine bir türlü inanamıyorum.

Tereddütlerim için haklı sebeplerim var:

Atatürk, 26 Ağustos 1931’de Cumhuriyet’in ilk vilayeti Zonguldak’a gelir.

Gazeteci ve Eğitimci Saffet Can’ın, Atatürk’ün şoförü Mustafa Erkişi ile yaptığı tarihi röportajdan öğrendiğimize göre; Gazi Mustafa Kemal Atatürk de şehrin yol sorunundan muzdarip olur. Şehre yaptığı ziyaretten dönerken, “Bu yolları yapın” diye emreder.

Tarihi röportajın ilgili bölümü şöyle:

“Zonguldak'a Atatürk'ün geldiği gün ben Valiliğin şoförüydüm. Gece eve iki polis geldi. Vali, Arif Bey idi "Vali seni çağırıyor" dediler gittim. Vali Bey bana. Yarın Atatürk'ün geleceğini söyledi. Hazır olmamı belirtti. Arabayı ona göre hazırlamamı istedi. Ertesi sabah Atatürk'ü getiren Ertuğrul Yatı geldi. Limanda mendirek mi var. Biraz açıkta bir yere gemi demir attı. Halk limana doldu. Bize gemiden el sallıyordu. Karaya çıkması için kendisine tezahürat yapıldı.
Mühendisler Odası'nın yanında bir demir iskele vardır. Oradan hükümetin önüne kadar halı döşenmişti. İskeleden başlıyordu halılar. Fransız Şirketi'ne ait bir motorla gidip Atatürk'ü gemiden aldılar. O demir iskeleden Zonguldak'a çıktı. Hemen koşup arabanın kapısını açtığımı hatırlıyorum. O sırada elini de öptüm.
Atatürk'ü arabaya bindirdim. Üzülmez'deki Müessese Müdürlüğü binası yapılan yere götüreceğim. O zaman Üzülmez'e tren yolundan başka bir şey yok. Bir yol var, şimdiki gümrük binasının arkasından Rüzgarlımeşe'ye çıkıyor. Patika. Hemen gümrüğün arkasında bir eski tuvalet vardır. İşte oradan çıkıyor. Bir-iki viraj var. Manevra yapmadan, bir defada dönüp de yukarıya çıkamazsın.
Tam oraya geldiğimizde Atatürk bir doğrulup sordu: ‘Başka yol yok mu evladım?’ dedi. Yok, paşam dedim.
Rüzgarlı'ya çıktık. Oradan da Rat yol ayrımına. Toz toprak nasıl biliyor musun? Yolda bir atlı adam vardı. Bizim geçmemiz için atını dağa çıkarıp bize yol açtı. O yoldan geçerek yukarıdan Üzülmez'e geldik.
İşte gelişi bu. Ama Zonguldak'tan gitmeden emir de verdi. "Bu yolları yapın." dedi. Bu nedenle de bazı yollar onun emriyle yapılmış oldu.”

1931’den bugüne gelelim: Mevcut Reis-i Cumhurumuz Recep Tayyip Erdoğan’ın da kente her gelişinde “Bu yolların hali ne” diye yetkililere fırça attığını biliyoruz… Ama bugüne kadar kalıcı bir çözüme kavuşamadık.

Gelik yolu hariç…

17 Mayıs 2010’da 30 işçinin ölümüne neden olan maden faciası nedeniyle Gelik yollarını gören dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, “Bu yolların hali ne!” demiş ve derhal yapılması talimatı vermişti. Bu talimat üzerine Gelik yolu yapıldı.

Zonguldak ise bütün mahalleleriyle birlikte dört dörtlük yollara kavuşamadı gitti, ne yazık ki…
Halbuki 5 bin maden şehidi veren Zonguldak’ın, 81 vilayetten önce yol sorunu çözülmeliydi.

Emir demiri keser derler ama bunca talimata rağmen bizler bugün yolları konuşuyoruz.

Selim Alan’ın toplantıda verdiği bilgiye göre önce 4 mahallenin yolu asfaltlanacak. Bugün itibariyle kazıma çalışması başlayacak.

Malum 19 mahalle var. Geriye kalan 15 mahallenin yolu ise yağmur yağmaz, kış bastırmazsa, Allah kerim!

MUHTARLARIMIZI ALKIŞLIYORUM

Muhtarlarımız güzel bir kampanya başlattılar. Bizim çocukluğumuzda giydiğimiz siyah önlük ve beyaz yakalıkları giyerek halkın karşısına çıkan mahalle muhtarlarımız, ihtiyaç sahibi çocuklar yararına tiyatro bileti sattılar. Halk da onların bu sıcak ve samimi çabalarına destek vererek bilet satın aldı.

Gayet yerinde bir kampanya olduğunu düşünüyorum ve bu duyarlılıkları için muhtarlarımızı tebrik ediyorum.

Dün Vergi dairesinin önünden geçerken siyah önlüğüyle karşıma çıkarak beni 1980’li yıllara götüren Terakki Mahallesi Muhtarımız Ferit Arslantürk’e sordum. 2 bine yakın bilet satılmış. Buradan temin edilen parayla bir nebze de olsa ihtiyaçlar giderilecek.

Onlar yüreklerimize dokundular.
Alkışı hak ettiler.