Bizim muhabbet kaynağı bir Maviş'imiz var.

Bazen bu satırları kaleme alırken, bazen bir haber yazarken bazen de internet sitemize haber görseli hazırlarken, evde o kadar kişinin arasından gelir benim omzuma konar.

Bülbül gibi şakır. Arada bir kafasını uzatıp gözlerime bakar. 'Kim bilir aklından neler geçer, neler hisseder, nasıl algılar bu hayatı' diye ben de ona gözlerimi diker hayallere dalarım.

Mavi renkli gövdesinin üstüne sapsarı kafasıyla, biraz da Fenerbahçe'yi çağrıştırsa gerek, ayrıca sevgi ve ilgimi çekmiştir.

Kah olur tuşlara dokunan parmaklarımın dibine konup kendisine de dokunmamı ister. Kah olur mausu(Okurlarım kusura bakmasın, mausu karşılayan Türkçe sözcük bulamadım) avuçlayan elimin içine sokularak benden şefkat ve ilgi bekler. Bazen tüylerini kaşıtır, bazen de kolumdan usulca sokularak elbisenin kol tarafını sıcacık yuva yapar kendine....

Her şey yolunda giderken, Mavişimiz, evimizin küçük afacanı Emir'in kurbanı oldu. Perdeye tırmanmıştı ki, Emir'in perdenin kolunu çevirmesiyle cırıltı kıyamet koptu. Baktım, hayvanın ayağı boşa sallanıyor. Ertesi sabah hemen kuşçumuza götürdüm. Yüzde 5 iyileşme şansı verdi. Çünkü ayağı eklem yerinden kırılmış ve eklem arasındaki sıvı gittiği için iyileşme şansının çok az olduğunu söyledi. Eyvah dedim, Maviş'imiz engelli mi olacak?

Aynı zamanda veteriner hekim olan Eyüp bey, Maviş için özel bir tedavi uyguladı. 10 gün orada kaldı Maviş. Yokluğunda sürekli onu aradı gözlerimiz.

Kayınvalidem Fatma hanım bile Maviş'e öyle üzülmüş ki, sürekli ağlamış. Maviş için dualar etmiş. Arada bize geldiğinde, Maviş onun da omzuna konar, yazmasının oyasıyla oynardı. Demek ki rikkatine dokunmuş. Maviş yokken bize uğradığında, 'ev zindan gibi geldi' dedi.

Onu almadan önce kuşçuya uğradığımda gözlerime inanamadım. Ayağında hiç can kalmamış olan ve iyileşme şansı yüzde 5 bile kalmayan Maviş, ayağıyla taklalar atıyordu kafesin içinde.

'Aman Ya Rabbi, bu nasıl oldu' dedim. Eyüp bey de şaşkındı. Çok ilginç bir durum dedi. Neyse ki, bu hafta içinde kuşumuz çok şükür eski sağlığına kavuşarak taburcu oldu ve hanemizi şenlendirmeye devam ediyor.

Bu arada kayınvalidem de hasta halinde hiç üşenmedi, kalktı, Maviş'e geçmiş olsun ziyaretine geldi.

Ve bu hikaye de, bir hafta sonu yazısına ilham olmasının ötesinde, umut ve muhabbet dolu hislerle gönül dünyamızdaki yerini çoktan aldı.

*

Bazen kuşları, çiçekleri, böcekleri de yazmak lazım.

Öte yandan duanın, içten yakarmanın veya ısrarla inanarak istemenin genellikle olumlu karşılık bulacağını da hiç bir zaman unutmamak lazım.

KUŞ VE DERVİŞ

Hazır, konuyu muhabbet kuşundan açmışken, Kuş ve Derviş kıssasını da yazıverelim:

Bir gün yaralı bir kuş Hz. Süleyman'a gelerek, kanadını bir dervişin kırdığını söyler. Hz. Süleyman, dervişi hemen huzuruna çağırtır. Ve ona sorar:

"Bu kuş senden şikâyetçi, neden kanadını kırdın?"

Derviş kendini savunur:

"Sultanım, ben bu kuşu avlamak istedim. Önce kaçmadı, yanına kadar gittim, yine kaçmadı. Ben de bana teslim olacağını düşünerek üzerine atladım. Tam yakalayacağım sırada kaçmaya çalıştı, o esnada kanadı kırıldı."

Bunun üzerine Hz. Süleyman kuşa döner ve der ki:

"Bak, bu adam da haklı. Sen niye kaçmadın? O sana sinsice yaklaşmamış. Sen hakkını savunabilirdin. Şimdi kolum kanadım kırıldı diye şikâyet ediyorsun?"

Kuş'un kendisini savunması Hz. Süleyman'ı da şaşırtır:

"Efendim ben onu derviş kıyafetinde gördüğüm için kaçmadım. Avcı olsaydı hemen kaçardım. Derviş olmuş birinden bana zarar gelmez, bunlar Allah'tan korkarlar diye düşündüm ve kaçmadım."

Hz. Süleyman bu savunmayı doğru bulur ve kısasın yerine getirilmesini ister. "Kuş haklı, hemen dervişin kolunu kırın" diye emreder. Yaralı kuş o anda; "Efendim, sakın öyle bir şey yaptırmayın" diyerek öne atılır.

"Neden" diye sorar Hz. Süleyman. Kuş sebebini şöyle açıklar;

"Efendim, dervişin kolunu kırarsanız, kolu iyileşince yine aynı şeyi yapar... Siz en iyisi mi, bunun üzerindeki derviş hırkasını çıkartın... Çıkartın ki, benim gibi kuşlar bundan sonra aldanmasın."

Buradan ne çıkar?

Çok derin manalar çıkar.

Bir de 'kuş beyinli' dememek gerektiği tabi ki...

Sağlıcakla kalın...