“O iyi insanlar o güzel atlara binip çekip gittiler..”  Yaşar Kemal- Demirciler Çarşısı Cinayeti

Evet; Güzel insanlar birer birer gidiyor…

Üst üste okadır sevdiğim insanların vedasına tanık oldum ki

Geciken ecelime kahredesim geliyor

En son Azmi Bostancı da bırakıp gitti bizi

2011 de yayımlanan Karasevdam Karaelmas kitabımda aşağıdaki sayfalarda anlatmıştım onu

Yine güzel insanlardan, candan arkadaşı Kaya Taşçakmak kendisi ile yaptığım söyleşide onu şöyle anlatıyor;

   “  --Biliyorsun; fakültede ilk işgal olunca, Deniz o komitenin başındaydı. Komite fakültede işgali başlattığı zaman, biz hukuk fakültesine girerken “işgal var!” diye bağıranlar 5 kişiydi.

     Birisi Deniz Gezmiş, birisi Gaziantep belediye başkanlığı yapan Celal Doğan, birisi bizim Azmi Bostancı ve 2 kişi daha vardı.

Syok!” dediler. O zaman, yani ilk boykot bu 5 kişinin ilan etmesi ve kollarını birbirine bağlayarak açması ile başladı. Onu da not düşmekte yarar var.

     Ali Kaya: Yurdun ilginç insanları vardı. Bunlardan biri de az önce bahsettiğin Azmi Bostancı idi. Yurt müdürlüğü yaptı uzun süre. Bana da çok ters gelmişti baştan. Sert bir insan gibi gözüküyordu, ama onu “Karaelmas Karasevdam” kitabımda da yazdım. Müdürlüğü bıraktığında bir de baktık ki, bizim içimizden, parası pulu olmayan birçok öğrenciyi bedava yurtta barındırmış. Yani aslında pamuk gibi yumuşak bir kalbi olan abimizdi. Onu da burada saygıyla yâd edelim. Onunla ilgili bir şey soracağım. Azmi abinin Cağaloğlu’nda polislerle bir kavgası var...

    “ --Kaya Taşçakmak: O kavganın hemen öncesinde, biliyorsun; Milli Türk Talebe Federasyonu'na el koyma olayı var. Tuna Öztamur vardı, Yıldız Öğrenci Derneği'nin başkanı. Tuna bize telefon etti; “Federasyona el koyacağız, oraya gelin” dedi

      Yurttan ben, Aydın Papila, Azmi Bostancı, Orhan Papila, herhalde 10 kişi kadar arkadaş grubu oraya gittik, o gece federasyona el konuldu. Tuna, basına beyanat verdi. Aradan üç beş gün geçtikten sonra, yine Cağaloğlu’nda bir eylem yapıldı. Biz aşağı yukarı kalabalığın en önündeydik. Toplum polisi, o zamanın çevik kuvveti önümüzü kesti. Karşılıklı sertleştik.

      Azmi’yi, çok güçlü kuvvetli olmasına rağmen aramızdan aldılar. Bütün çabamıza rağmen geri alamadık. Kulakları çınlasın; Celal abi vardı, Yarbay Celal Küçük. Kurtuluş’ta inzibat amiri. Telefonla Celal abiyi buldum, “Polisler bir kaç arkadaşla birlikte Azmi’yi aldılar, ne yap ne et, onların elinden Azmi’yi kurtar” dedim.

      Celal abi o akşam Azmi’yi polislerin elinden karakoldan almış. Ama Azmi'yi alana kadar epey benzetmişlerdi. Hayatımda bu konularda pek az ağladım. Ertesi gün inan, şimdi aynı şeyleri, aynı duyguları hissediyorum; mahkeme salonunda duruşmaya çıkacak. Yani yüzü gözü o kadar şişti ki ağladım Azmi’yi polisler jipte götürürken, kaskları ile dirsekleri ile vurarak; yüzünü, yanaklarını şişirmişler.

     Şimdi nerelerden nerelere geldik. O günün senin bahsettiğin; yurttaki öğrencilerinin çoğunluğu avukat. Azmi avukatlık falan yapmıyor ama İstanbul'da yaşıyor.”

     Azmi Ağabey için başka bir şey dememe gerek yok

     Güzel insandı

      Işıklar yoldaşı olsun