Çağlayan Aslan’ın deneme, öykü türünde kaleme aldığı 19 ayrı başlıktan oluşan kitabı geçtiğimiz hafta kitapyurdu.com’ dan satışa çıktı. Ülkemiz şartlarında ne yazık ki kitap yazmak büyük cesaret işi, sadece bu sebeplerden ötürü Çağlayan büyük bir tebriği hak ediyor.

Kitap çok yeni çıktığı için içindeki hikâyeler ile ilgili spoiler vermek istemiyorum. Ancak bu kitabın içinde öyle bir bölüm var ki; bu yazıyı kaleme almamın asıl sebebi bu aslında.

Zonguldak’ da yarım asırdan fazla esnaflık yapan; şehrin saat tamircisi, esnaf arkadaşlarının Ali Abisi, Ali Babası, babam Ali Eleman kitabın son bölümünde, kitaptaki en uzun hikâyesinde kısa ve öz, yalın bir dil ile anlatılmaktadır.

Biz Çağlayan’ ı babamın vefatı sonrası tanıdık. Çağlayan ise babamı; biz ailesi, Zonguldak esnafı, müşterilerileri, komşuları, akrabaları; kısacası eş,dostlarının babamın ardından sözleri ile tanıdı. Babam vefatından kısa bir süre önce kendi kaleminden, kendi kitabını yazabilmek için notlar almaya başlamıştı. Ömrü vefa etmedi tamamlayamadı. “Babamın Gözyaşları” kitabında son bölümde ALİ BABA isimli öyküde yer alarak babam için bir nebzede olsa hayalleri gerçek oldu diyebiliriz.

Kim bilir… Belki yakın bir gelecekte babamın yarım kalan notları ile biyografi, kişisel gelişim ve öykü&deneme tadında bir kitap duyurusu daha yapmak bize nasip olur.

Geçtiğimiz haftalarda #ZonguldakOkuyor başlıklı sosyal paylaşımları; kamu, siyasi iktidar, muhalefet ve diğer kurum yöneticisi ile gençlerin paylaşımında görmek şahsen beni çok mutlu etti. Atatürk Kültür Merkezinde okul öncesi ya da sonrası kitap okumaya gittiğimiz günler hatırıma geldi. Açıkçası 21 yıldır gurbette olunca; şehrimizin okur, yazarlılığı ve yetiştirdiği entelektüel insanların birçok alanda karşımıza çıkıyor olmasına şaşırmıyorum. Telekomünikasyon, finans, sağlık, eğitim, siyasi, askeri, bilim, spor alanında ve burada yazamayacağım kadar geniş bir meslek grubunda Zonguldaklılar her yerdeler.

15 sene kadar önce bir yöneticim hiçbir şekilde ilgili alanım olmadığı halde; ekonomi dergisi okumamı önermişti. Ne mesleğim buna yön veriyordu ne de meraklarım. Bir müddet denedim. Okuduğumu anlamadım. Anlamadığımı paylaştım ancak okumaya devam etmemi istemişti ısrarla. Uzunca bir süre sonra belki 1 yılı aşkın zaman geçtiğinde ekonomi dergilerinde takip ettiğim yazarlar, konular, ülke gündeminin öncesi ve sonrası hareket mekanizmalarının işleyişleri ve farklı alanlarda çalışmalarıma etkilerini görmeye başladım. Elbette alanı ekonomi olan biri ile âşık atamazdım ancak bir gazete köşesinde ya da televizyonda bir haberde ekonomi ile ilgili bir konuya kayıtsız kalamayıp, yorum yapabilme yeteneğinin kendiliğinden geliştiğini birebir tecrübe ettim.

Şimdi sanat, tarih, siyaset bilimi, yakın tarih siyaset, teknoloji, otomobil, dinler ve mesleğimden bağımsız ne bulursam neye ulaşabilirsem okumaya, o an idrak edemediğim durumda daha da ısrarla üstüne gitmeye başladım.

1 sene önce ülkemizde ana akım basın kuruluşlarında pandemi ile ilgili araştırmalar yazılmıyorken, burada köşemde sizlerle elle tutulur ve resmi evraklar paylaşabiliyor olmamın sebebide tam olarak budur.

Sigortacılık mevzuatlarına hâkim olup bir önceki yazımda herkesin aile bütçesine katkıda sağlamak amacı ile yazabilmenin imkânını veren bilgi birikimi kaynağı, Şifre Elden Gitti yazımızdan, Edevlet şifrelerine dikkati çekerken yazdığımız uyarında kaynağı bağımsız araştırmalar ve yapılan okumalardır.

Bu nedenle bu yazımda hem bizden hem de bağımsız denemelerin olduğu Babamın Gözyaşları kitabını size tanıtmak hem de ZonguldakOkuyorile atılan adımın hepimiz için ne kadar değerli olduğunu paylaşmak istedim. Herkesi dinlemek, her yazılanı okumak hiç birinizi korkutmasın. Sizi korkutanı, incitecek olanı okumak, onu hiç okumamaktan çok daha değerlidir.

Selamlar.