Bahar geldi, gül açıldı…
Ama bahar ile birlikte kimilerimize de bir yorgunluk geldi…
Bahar yorgunluğu, hemen herkesin mevsim dönüşlerinde hissedebildiği bir takım ruhsal ve bedensel belirtilere verilen genel isim olarak ele alınıyor. Havaların ısınmasıyla birlikte birçoğumuz için yataktan kalkmak çok daha zor bir hal alırken gündelik işleri yaparken daha isteksiz olabiliyoruz. Bu durumu genellikle değişen hava koşullarına bağlasak da, uzun süren yorgunlukların ciddiye alınması, altta yatan başka bir sorun olup olmadığının araştırılması gerekiyor. Bazı dönemlerde yeterli besin alınmaması, vitamin ve minerallerin eksik kalması, tiroit bezinin çalışma düzensizlikleri, tansiyon, kalp, enfeksiyon hastalıkları, sigaranın fazla kullanılması yorgunluk belirtilerini artıran unsurlar olarak sıralanıyor. Anadolu Sağlık Merkezi İç Hastalıkları uzmanları, bahar yorgunluğu konusundaki soruları yanıtladı.  

Bahar aylarında havadaki elektrik yükü artıyor. Pozitif ve negatif yüklü iyonların artması da insan biyoritminde olumlu ya da olumsuz etkiler yaratıyor. Pozitif iyonlar insanı daha zinde hissettirirken, negatif iyonların artması insanın kendini daha halsiz hissetmesine ve yorgunluk belirtilerinin ortaya çıkmasında etkili oluyor. Ayrıca bahar aylarında, aslında vücudumuz daha aktif olmamızı sağlayacak hormonlar salgılanmasına karşın eğer ortada vitamin eksikliği, beslenme bozukluğu varsa, vücut buna aynı uyumu gösteremiyor ve yorgunluk hissi artıyor. Ayrıca bu aylarda neşeli ve enerjik olunmasının da temel nedenlerinden biri yine hormonlar. Bazı hormonlar karanlık ortamlarda daha fazla salgılanırken, bazı hormonlar ise insan metabolizması gereği güneş ışığı gördüğünde daha fazla salgılanıyor. Yazın güneşin fazla görüldüğü dönemlerde ise depresyondan çıkışı kolaylaştıracak, daha neşeli hale getirecek hormonlar salgılanıyor. Ancak kişinin ruhsal yapısı da bu durumdan ne kadar etkileneceğinde belirleyici oluyor. Örneğin eğer kişi depresif bir yapıya sahipse herkesin neşelendiği bir ortamda kendini daha depresif hissedebiliyor.  
 
Yorgunluğu gidermek için vitamin ve besin destek ürünlerinin alımı büyük önem taşıyor. Mümkün olduğu kadar sadece bahar aylarında değil, kış aylarında da eksik olan vitaminlerin alınması bahar yorgunluğunu fazla hissetmeden o dönemin geçirilmesini sağlar. Özellikle B ve C vitaminleri, potasyum ve çinko içeren besinler, yeterli düzeyde karbonhidrat alımı yorgunluktan korunmada önemli. Vücut enerjisinin yüzde 50-60’ı karbonhidratlardan sağlanıyor. Rafine edilmemiş karbonhidratların tüketimine ağırlık vermeliyiz. Bunlar taze meyve ve sebzelerde, tam buğday ekmeği ve tahıllarda bulunan karbonhidratlardır. Protein, dokularımızın temel taşı olduğundan diyetimizde yeterli düzeyde proteine yer verilmeli. Mevsim meyve ve sebzeleri de daha az kimyasal maddeye maruz kaldığı için daha sağlıklıdırlar. Bu nedenle sebze ve meyvelerin mevsiminde tüketilmesi önem taşıyor.  

Yorgunlukla baş edebilmek için, öncelikle enerjinin doğru kullanılmasının öğrenilmesi gerekiyor. Çalışma ve dinlenme periyotlarımızı ayarlamalıyız. Kısa ve sık dinlenme aralıkları yorgunluğun ortaya çıkmasını önleyebilir. Çalışırken vücut mekaniklerini doğru kullanarak kas ağrılarını engelleyebiliriz. Çalışma ortamının iyi havalandığından emin olmalıyız. Çok sıcak veya çok soğuk ortamlar vücudumuzda ekstra bir stres yaratır.  
Bu konuda uzmanlar şu tavsiyelerde bulunuyorlar:
 Vücudun çok hafif düzeyde susuz kalmasının dahi metabolizmayı yavaşlatır. Günde en az 8-10 bardak su içilmeli, kahve ve çay mümkün olduğunca az tüketilmeli.  

Düzenli egzersiz ile metabolizma hızlanır ve dinlenmiş duruma göre daha fazla enerji oluşumu sağlanır. Kalp damar sisteminin ve solunumun düzenlenmesini, dokuların yeterli düzeyde oksijenlenmesini sağlar. Özellikle aerobik tipte olan yürüyüş, koşu, bisiklet, yüzme, dans gibi egzersizler tercih edilmeli.  

Yorgunluk, vücudumuzun fiziksel çalışmaya, psikolojik strese, uykusuzluğa verdiği fizyolojik bir cevap olarak tanımlanıyor. Yorgunluk fizyolojik bir cevap olabildiği gibi bazı hastalıkların ön belirtisi olarak da ortaya çıkabiliyor. Bu nedenle yorgunluk uzun sürdüğünde mutlaka altta yatan nedenlerin araştırılması gerekiyor. Kansızlık, enfeksiyonlar, bağışıklık sistemi hastalıkları, tümörler, yeme bozuklukları, tiroit hastalıkları, kronik yorgunluk sendromu, fibromiyalji, uyku bozuklukları, stres, depresyon gibi sebepler yorgunluk için araştırılması gereken sorunlar arasında geliyor.  
 
Yorgunluk uzuyor ve kişinin gündelik işlevlerini bozuyorsa, ya da okul veya işyerindeki performansını engelliyorsa artık onu bahar yorgunluğu diye geçiştirmemek gerekiyor. Elbette bu durumun ortaya çıkmasında mevsimlerin, ışığın, ısının rolü var. Ama bahar yorgunluğu diye geçiştirildiği takdirde tedavisi gecikebilecek bazı psikiyatrik durumlar da var. Sadece psikiyatrik değil, hem bedensel hem ruhsal belirtilerle giden başka durumları da unutmamak gerekli. Uzun süren yorgunluklarda, en başta depresyon, daha sonra, kaygı bozuklukları, demans, eşzamanlı alkol ve/veya madde kullanımı, birincil uyku bozuklukları, yeme bozuklukları, hatta şizofreninin bile tanılar arasında düşünülüp dışlanmaması gerekiyor. Bir de, toplumda daha az bilinen, esas olarak fonksiyonel bedensel belirtilerle giden, eskiden “nevrasteni” tanısı altında ele alınan bazı rahatsızlıklar var. Bunların başında da fibromiyalji ve kronik yorgunluk sendromu geliyor.