Ekoloji mücadelesinin değerli ismi, sevgili Hocam Prof. Dr. Erdoğan Atmış’tan aldım müjdeli haberi:  “Santralin ÇED süreci durduruldu.” İçimin uçsuz bucaksız gökyüzünde kuşlar sevinçle kanat çırpmaya başladı bir anda. Bahse konu yer bölgemizin cenneti Amasra’ydı. Para hırsından gözü dönmüş açgözlü bir şirket, devlet içine çöreklenmiş avanesi ve yerli işbirlikçileriyle el ele vermiş, buraya bir termik santral kurmak için bin türlü manevra çeviriyordu. Milyonlarca da dolar harcıyordu üstelik…
 
Her gittiği yerde işlerini şıpın işi halletmeye alışmış şirket ters kayaya çarptı bu kez. Muhtarından yerel yöneticisine, sivil toplum örgütünden siyasi partisine, üniversite hocasından esnafına, işsizinden ev kadınına tüm bileşenleriyle bir araya gelen Bartın halkı göz yaşartıcı bir direniş sergileyerek hevesini kursağında bıraktı haramilerin. Yıvışık bir yüzle “iş, aş, yatırım” goygoyu yapanların iğvasına kapılmadan, yaşadığı toprakların doğal değerlerine, tarihi birikimine, yaşam hakkına sahip çıktı.
 
ÇEŞİTLİLİK İÇİNDE NASIL BİRLİK OLACAĞININ EN GÜZEL ÖRNEĞİ
Tam 13 kez süreci durduran Bartın Platformu verdiği mücadeleyle Birleşmiş Milletler tarafından “Dünya Mirası” aday listesine alınan Amasra’yı insanlığa armağan etmekle kalmadı, ekoloji mücadelesine de değerli katkılar sundu. Farklı görüşteki insanların doğru hedeflere yönlendirildiği ve bu doğrultuda içtenlikle davranıldığı takdirde çok uzun erimde bile yan yana yürüyebileceğini gösteren Bartınlılar, çeşitlilik içinde nasıl birlik olacağının en güzel örneklerini de koydu ortaya…
 
Neler yapılmadı ki? Termik santrale karşı on binlerce imza toplandı bu süreçte, birçok protesto gösterisi düzenlendi. ÇED halkın katılımı toplantıları büyük eylemlere dönüştü. Nüfusu 180 bin olan Bartın’da, 43 bin bireysel dilekçe ile santrale itiraz edilirken, 2019 kişi ile ülkenin en büyük çevre davası açıldı. Devlet devletliğini yaptı, tüm bunlara karşın “ÇED olumlu” kararıyla inşaata onay verdi. Danıştay son anda bozma kararı almasa, harala gürele santral yapılıyor olacaktı belki de…
 
BARTINLI TÜM DOSTLARIMA TEŞEKKÜR EDİYORUM
Yılmayan şirket 2019’da yeni bir ÇED süreci daha başlattı. Halkın katılımı toplantısı yoğun protesto yüzünden yapılamasa da çalışmalar Ankara’ya, İDK aşamasına kadar getirildi.  Burada Amasra ve Bartın belediyeleri ile avukatların yaptığı itirazlar sonuç verdi, şirketin santral kurma hevesi, “kurum görüşlerinin eksikliği” nedeniyle verilen durdurma kararıyla bir kez daha kursağında kaldı. Bu zaferde emeği geçen Bartınlı tüm dostlarıma teşekkür ediyor, sevgiyle selamlıyorum…
 
Zonguldak’ta tam tersi bir süreç işliyor. Başta yerel yönetimler olmak üzere tüm seçilmişler, kenti tahrip eden ne kadar proje varsa, hiç koşulsuz destek veriyor. Alaplı’dan Gökçebey’e, Ereğli’den Filyos’a her noktada bir başka talanın yaşanması tam da bu nedenle oluyor zaten. Hatta Filyos’taki gibi, koruma altındaki arkeolojik sit alanları, yerel yönetimler eliyle imara açılmaya çalışılıyor. İş-aş demagojisine yaslanan bu gözü dönmüşlük bitmeli artık. Bartın direnişi Zonguldak’a örnek olmalı…