Bugün ileri tarihlerde yazmak üzere aldığım notlarıma bir göz attım. Geçen sene bu zamanlar not almışım; “başarısızlığa ortak edilmek” ile ilgili düşüncelerimi yazmayı. Ancak ülke ve şehrimizin yoğun gündeminden bir türlü sıra gelmedi bu yazıma; tıpkı sırada bekleyen onlarca diğer konu başlıklarında olduğu gibi.

Bugünün alâmetifarikası nedir diyenleriniz varsa evirmeden çevirmeden yine gündemdeki konumuz; beklide asrın felaketi Covid19 için yaşanan başarısızlıkta artık hepimizin bir sorumluluğu olduğunu öğreniyor olmamız oldu. Resmi rakamlara göre yaklaşım 40.000 kişiyi 1 yılda bu hastalıktan kaybettik. 4,5 milyon vakamız oldu. Ve hiçbir anında bu kadar yüksek rakamlara ulaşmış değildik. Felaket tellallığı yapmak istemiyorum ancak durum gözükenden çok daha vahim. Sözüne güvendiğimiz ve bizi hiç yanıltmayan özellikle mesleği sağlık, bilim olan insanların açıklamaları olayın ciddiyetini henüz algılayamadığımızı gösteriyor. Ben, ailem ve yakın çevrem çok acılar çektik. Hemen her gün yeni bir Covid19 vakası ile acılarımızı tazeliyoruz. Ancak bu kâbus bitsin artık diyenlerin en başındayız. Çünkü hanemize kadar işledi acısı.

Aylar geçti, yıl geçti.

Covid19 için alınan elle tutulur gerçekçi bir karar ben görmedim. Sokak yasaklarının zamansız açıklanması, maske dağıtımındaki başarısızlık, aşılama stratejisindeki bir dizi hata, işçi, işveren, esnaf için çözüm olmayan tamamen göstermelik çözümsüzlük çözümleri, maske-mesafe-temizlik diyen siyasi liderlerin bir dizi kontrolsüz mitingleri, herkesten kendini üstün görüp vatandaşa 15 kişi ile sınırlandırılan cenaze törenlerine kalabalık ve gösterişli katılımlar, devam eden sazlı sözlü kapalı mekân yemekleri ve daha belki niceleri.

Bu süreçte izin belgesi elimde bir gecede 8 defa polis çevirmesinden geçerken, son üç aydır sokak yasaklarında kilitlenen trafiğe şahit olmak, 14-15 aydır her akşam aynı kadın ve adamların televizyon ekranlarında neredeyse aynı cümleler ile sazan sarmalı olan konuşmaları, bilim kurulu olarak sınıflandırılan kuruldan bunca zamandır yaraya merhem bir kararın çıkmamış olması.

Ben bu örnekleri sayfalar dolusu daha yazabilirim. Bunu bize yazdıranlar ne yazık ki başarısızlığına bizi ortak edenlerdir. Ben kendi payıma asla bunu kabul etmiyorum. Maskesini takan, temizliğine ve mesafesine dikkat eden bilinçli herkesin benimle aynı düşüncede olduğundan kuşkum yok. Çözüm önerileri her zaman hep var ancak hayata geçirecek irade bunları asla görmek istemediği için şuan sadece başarısızlığa ortak edilmek isteniyoruz.

Ben bu konu başlığını eğitim ve iş hayatında yaşanan örnekleri ile anlatmaya niyetliydim. Yöneticimiz ya da eğitmenimizin, alt kadroda çalışanımızın, eş düzeyde iş yaptıklarımızın ve aile bireylerimizin en ufak bir başarısızlıklarında bunu kabullenip, ders çıkarmak yerine çevresindeki kişileri başarısızlığa ortak etmesinin nasıl bir zehir olduğunu anlatmak istemiştim. Geldiğimiz noktada tartışmaya açık bir konu elbette ancak ülkemizin en başlıca sorunu olan eğitim eksikliğinde, sadece teknik değil insanı duygular, sosyal ilişkiler gibi konularda ciddi toplumsal eksikliklerimiz bugün her zamandan daha fazla su üstüne çıktı. Canlı yayınlar ile bunu görüyoruz. Umarım başarısızlığa herkesi ortak etmek yerine, ders alıp, bir an önce hayatı düzene sokacak çözümler alınır ve konuya muktedir herkesin fikri alınır.

Son olarak. Pandemi devam ediyor. Sağlık emekçilerimiz her geçen gün daha da bir baskı ve yükün altına itilirken; güvenlik güçlerimiz ek mesailer yaparken, esnaf kan ağlarken, işsizler ordusu çığ gibi büyüyüp ramazan ayında karnını doyuramayan, patates kuyruğunda vatandaş eziyet çekerken, gelin siz bireysel önlemlerinizi arttırın. Aşı gelir, hastalık azalır, hayat normale döner elbet. Ancak siz bireysel adımlarınız ile kendinizin ve sevdiğiniz insanların sağlığı için her zamandan daha özenli ve dikkatli olun. Hemen şimdi en yakınlarınızı arayarak, telefonda bir defa daha uyararak, maskesiz evin kapısından kim gelmiş diye bakmanın dahi tehlikeli olduğunu vurgulayarak, bir müddet daha evlerde misafir kabul etmeyerek, sabır ederek günlerimizi geçirme telkinlerinde bulunalım.

Bugünlerde geçecek; sağlıkla kalın.

Selamlar.