Toplum olarak mehter takımı gibi iki ileri bir geriyiz…

Aşağıda yazacağım fıkrayı okuyunca daha iyi anlayacaksınız, ne demek istediğimi. 

Şöyle ki;

Aksak Timur, Akşehir’e gelirken yanında bir de erkek fil getirmiş. Fil bu, bağ bahçe tanımıyor, önüne gelen yeri talan ediyormuş. Bununla kalsa iyi, Akşehirliler fili beslemek için ambarda, kilerde ne varsa tüketmişler. Bakmışlar böyle olmayacak, Hoca’ya:

– Aman Hocam, demişler, Hünkâr seni dinler; bir konuş da şu fil belasını başımızdan alsın.

– O zaman demiş, Hoca, toparlanın, o aksak mendebura derdimizi birlikte anlatalım.

Hoca önde, Akşehirliler arkada, huzura çıkmak için yola düşmüşler. Otağın kapısına gelindiğinde Hoca arkasına bakmış ki in cin top oynuyor. Bir Allah bir kendisi! Ben yapacağımı biliyorum, diyerek huzura çıkmış. Timur sormuş:

– Hayırdır, Hoca, yine ne istiyorsun?

– Hünkârım, demiş Hoca, Akşehirli sizin fili çok sevdi; ancak yalnızlığına üzülüp duruyor, ferman buyursanız da yanına bir de dişi fil getirseler.

Timur memnun:

– Çok yaşa Hoca, demiş, bunu nasıl düşünemedim. Var git müjdeyi hemen ver.

Hoca, otağın kapısından çıkınca, sağa sola saklanan Akşehirliler etrafını sarmışlar:

– Müjde bekleriz Hoca, fil ne zaman gidiyor?
Hoca müjdeyi vermiş:

– Alın size müjde, dişisi de yarın geliyor!

***

EYT Başkanı Hüsnü Çaylı’nın sosyal medyadan serzenişini görünce…

İşte bu hikâyeyi hatırladım, gülmekten kendimi alamayarak…

Bir kez daha yazmak, bir kez daha hatırlamak ve hatırlatmak “vacip” oldu dedim kedi kendime…

Zira “Et-tekraru ahsen velev kane yüz seksen” demiş atalarımız.

Yani “Tekrar etmek iyidir, yüz seksen kere de olsa.” 

Biz de affınıza sığınarak burada tekrar ettik.  

***

Biliyorsunuz, Emeklilikte yaşa takılanlara kısaca ‘EYT’liler grubu deniyor. 

EYT’in Zonguldak Temsilcisi, kentteki insanların kayıtsızlığına isyan ediyor. Vatandaş ise şaşırtmaya devam ediyor. Hem mağduriyetler giderilsin diyor hem de armut piş(sin) ağzıma düş(sün) istiyor.   

Hak arama konusunda tecrübeli olan Zonguldak insanının bu kayıtsızlığına şaşırmış olacak ki Hüsnü Çaylı, şu tepkiyi göstermekten kendini alamıyor: 

"Sevgili Zonguldaklı EYT’li kardeşlerim. 

Ne oldu Ramazan mı çarptı, yoksa güneş mi, yoksa umutlar mı bitti? 26 Mayıs 2019 pazar günü yapılacak olan miting için sosyal medya üzerinden bir çağrı yaptım. Ama görüyorum ki bir kaç beğeni dışında hiçbir geri dönüş alamadım. Evet, listeye beni de yaz diye arayan soran olmadı. Zaten Zonguldak ta bizi duyan gören yok. 

Ama önce EYT’li kardeşlerim kendilerini görmeliler ki biz kendimizi Zonguldak’ta birilerine gösterelim. EYT’lileri Zonguldak’ta gören duyan birileri varsa bana söylesin. Emeğin emekçinin başkenti hakkını aramayı mı unuttu? Yıllarca hakkını aramış ve istediğini her daim almış olan bu kent insanı başını kuma mı gömdü? Hak mücadelesinin ne olduğunu mu unuttu yoksa unutturuldu mu?”

Siz ne diyorsunuz bu işe?

A) Korku mu? B) Kayıtsızlık mı? C) Hazıra konma isteği mi? D) Ümitsizlik ve bezginlik mi? D) Hepsi mi?

Sizce hangisi?

***

Hüsnü başkan, basını ve diğer STK’ları da kayıtsızlıkla suçlamış ama…

Aslında hiç başka yerde suçlu aramaya gerek yok. 

Bu işin mağduru olanlar, bizzat vatandaşlık görevini yerine getir(e)miyorsa; basın yayının, diğer STK’ların ve hatta devletin bunda yapacağı bir şey yok ki…

Devletimiz ne yapsın?

“Madem millet bu işten memnun” demez mi, Timur misali?   

Ee işte, öyle oluyor bu işler de…