Değerli okuyucular, tatilde olmam nedeniyle bu yazıyı cep telefonumdan yazıyorum. Teknoloji ile aram her ne kadar fena değilse de yine de cep telefonumdan köşe yazısı yazmayı sevmiyorum. O yüzden bu yazım belki kısa olacak. Hem böylece yazılarımın uzunluğundan şikayet eden okuyucuları da fazla yormamış oluruz.
   Bu yazımı aslında benim gibi emekli olan arkadaşlar için yazıyorum. Ama unutulmasın ki en son makam emekliliktir ve henüz emekli olmayanlar da bir gün bu makama terfi edeceklerdir. Bu yüzden yazdığım konu onları da ilgilendirir.
   Efendim, bugünkü konum emeklilerin bayram ikramiyeleri.. 
   Sayın emekliler, şimdi Kurban Bayramı geliyor ve siz bayram ikramiyelerini almaya başladınız. Elbette yeterli değil ama hiç yoktan iyi. Umarım ileride artar. Güle güle harcayınız. Bayramınızı da kutluyorum bu arada.. Ama hiç düşündünüz mü bu bayram ikramiyesi fikri nereden ve kimden çıktı diye? Boşuna düşünmeyin, bulamazsınız çünkü ben aklınıza gelmem! Evet, bu fikir ilk önce bu fakirden çıkmıştır. Şimdi bazı okuyucular ''amma da atıyorsun'' diyebilir! O zaman belgesi ile beraber hikayesini anlatayım.
   7 Haziran 2015 milletvekili genel seçimlerinden önceydi.. Bir ziyaret için gittiğim CHP Genel Merkezi'nde gördüğüm heyecansızlık ve dağınıklık beni demokrasi adına üzmüştü. Aynı dönemde genel müdürlük yaptığımız ve dost meclislerinde beraber olduğumuz Kemal Kılıçdaroğlu'nun yalnız bırakılmasına da üzülmüştüm. Evet etrafında bir sürü insan vardı ama herkes kendi çıkarından başka bir şey düşünmüyordu. Örneğin etrafında kendisine yardımcı olacak, proje üretecek veya rapor yazacak insanlar görünmüyordu.
   Bu durumda eski bir CHP'li olarak kendimi sorumlu hissederek durumdan vazife çıkarttım. Bari ben yardımcı olayım dedim ve 29 madde içeren 10 sayfalık bir rapor yazarak Kılıçdaroğlu'na sundum. Kendisinin bana gönderdiği teşekkür mektubunu hala hatıra olarak saklarım.
   Bu raporun sosyal ve ekonomik yardımlarla ilgili maddesini aynen aktarıyorum.
 
''MADDE-3   Halkımızın sosyolojik yapısını, beklentilerini, zaaflarını ve korkularını iyi tahlil etmek gerekmektedir. Yine yaptığım gözlemlere göre halkımız halen almakta olduğu sosyal ve ekonomik yardımların herhangi bir iktidar değişikliğinde kesilebileceği korkusu yaşamaktadır. AKP tarafından eski yokluk dönemlerinin tekrar gelebileceği propagandası  yapılarak halkımızın bu korkuları pompalanmaktadır. Bu kara propaganda sanıldığından çok daha etkili olmaktadır.
   Bilindiği gibi, halkımızın homojen bir sosyo-ekonomik yapısı yoktur. Büyük bir çoğunluk henüz ekonomik gelişimini tamamlayamamıştır. Bu yüzden hayati ihtiyaçlarını karşılayabilme leri için hala sosyal ve ekonomik yardımlara ihtiyaçları vardır.. Devletin bu yardımları yapması da sosyal devlet olmanın gereğidir.
   Devletin halen yaptığı sosyal-ekonomik yardımların tutarı, 2013 yılı itibarı ile milli gelirin ancak % 1.35'ine denk gelmektedir. Halbuki bu oran Avrupa ülkelerinde ortalama % 2.5 seviyesindedir.
   O nedenle, bu yardımları yapmanın devletin görevi olduğunu; parasının AKP'nin cebinden çıkmadığını, halkın kendi parası olduğunu vatandaşa iyice anlatmak gerekmektedir.
   Ayrıca, bu yardımların asla sadaka olarak nitelendirilmemesi gerekir. Zira bu söylem halen yardım almakta olan 3 milyondan fazla aileye (En az 6 milyon oy demektir.) itici gelmekte, onurlarını incitmekte ve bu yakıştırmayı yapanlara sıcak bakmamaktadırlar. Onların korkutulup karşı tarafa itilmesi akıllı bir politika değildir.
   Bu nedenle, halka AKP'nin yaptığı yardımların - Avrupa örneği de gösterilerek - yetersiz olduğu,  bunların kesilmeyeceği; aksine daha da artırılacağı, hatta ilave yardımlar yapılacağı (Bu arada yeni yardım şekilleri düşünülüp üretilmeli) ve bu yardımların en azından Avrupa ortalamasının seviyesine çıkarılacağı güvencesi inandırıcı bir şekilde verilmelidir. Bu güvenceyi alan halk iktidar değişikliğinden korkmayacak ve oyunu daha özgür bir şekilde kullanabilecektir.''
  
   Şimdi ''Ee,, bunda ne var?'' demeyin. Bakın ondan sonra ne oldu.
 -Daha önce vatandaşın makarnaya, kömüre oy verdiğini söyleyen ve sadaka edebiyatı yapan CHP bundan sonra bu lafları ağzına bile almamıştır.
  -Buna mukabil 7 Haziran 2015 seçimlerinde, CHP önerdiğim sosyal yardımların yapılacağı vaatlerini verdi. Bunların içinde bayram ikramiyesi de vardı.
  -CHP  5 Eylül 2015 tarihinde, yani 1 Kasım 2015 seçimlerinden önce, ''Ramazan ve Kurban bayramlarında emeklilere bir maaş tutarında bayram ikramiyesi verilmesi'' için Meclise kanun teklifi sundu. Ama bu teklif iktidar kanadının oyları ile reddedildi.
  -Kılıçdaroğlu iktidar oldukları takdirde, dini bayramlarda iki maaş ikramiye verileceği sözünün inandırıcı olması için (önerdiğim gibi) notere tasdik ettirdi.
  -AKP CHP'nin bu sözünü alarak rol çaldı ve  24 Haziran 2018 seçimlerinden önce davranarak bir yasa çıkarttı. 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortaları Yasasına eklenen ve 18 Mayıs 2018 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan bir ek madde ile, emeklilere Ramazan ve Kurban bayramlarında 1000'er lira ikramiye ödenmesini yasalaştırdı.
   Değerli emekliler, gördüğünüz gibi, sanki bu çorbada benim de azıcık tuzum var gibi görünüyor. Varsa ne mutlu bana.
   Herkese tekrar mutlu ve huzurlu bayramlar diliyorum.