Kılıçdaroğlu’nun, “ Bu ülkede can güvenliği, demokrasi ve özgürlük yok” sözlerine Erdoğan çok içerlemiş olacak ki ikide bir; “ bu ülkede madem can güvenliği, demokrasi ve özgürlük yoktu da bir aydan fazla zaman yüzlerce kilometre yolu hiçbir engellemeyle karşılaşmadan nasıl yürüdün” diye soruyor.
Özal’da 991 büyük Madenci Grev-yürüyüşünde yurt dışından gelen Avrupalı parlamenterlerin “ ülkenizde demokrasi sorunu var deniyor ne diyeceksiniz?” sorularına “ Onu diyen halt etmiş. Gidin Zonguldak’a bakın, on binlerce insan sokaklarda bağıra çağıra yürüyor hem de izin filan almadan. Hangi Avrupa ülkesinde bu var? Bundan iyi demokrasi olur mu?” diye cevap verip demokrasi havarisi kesilmişti. Şimdi de Erdoğan aynı kartları oynuyor.”Binlerce insan hiçbir engellenme olmadan yürüyor bundan iyi demokrasi olur mu ?” diyor ve o da Özal gibi dünyaya sanki demokrasi dersi veriyor.
Gelelim bu ülkede “can güvenliği var mı yok mu” sorusunun cevabına.
Madem can güvenliği olan demokratik ve özgür bir ülkede yaşıyoruz o zaman neden bir bakanın veya devlet yöneticisinin arkasında bir koruma ordusu var?
Darbe kalkışması nedeniyle-bahanesiyle işinden ihraç edilen binlerce emekçi neden atıldığına bir cevap arayıp duruyor. Aslına bakılırsa bu emekçileri işten ihraç edenlerde sıradan ve çoğu Atatürkçü-ulusalcı-solcu olan emekçileri neden ihraç ettiklerini bilmiyorlar. Bunların çoğunun atılmasının geride kalanlara gözdağı vermek olduğunu toplumun çoğu biliyor.
Hem sonra en merak ettiğimde sıradan Erat’ın tutuklanmaları.
Yaşım yetmiş, bildiğimiz-öğretildiği kadar asker emir kuludur. Parolayı söylemeden zorla nizamiyeden geçmeye çalışan birisi babası da olsa nöbetçi asker onu vurur. Bunun yanı sıra emre itaatsizlikten vurulan birçok asker biliyoruz.
Devleti elinde tutmak isteyen güçlerin kendi aralarındaki çatışmalar bazen çok sert olur. Osmanlıda sarayda boğdurulan padişahlar ve cumhuriyet döneminde başbakanını idam ettiren bir devlet geleneği var. Padişahın boğdurulmasıyla Cumhuriyet mi geldi? Başbakanın idam edilmesiyle Sosyalizm mi geldi. Tabi ki hayır her ikisi de kapitalist sistemin daha da güçlenmesine yaradı.
Darbe dönemlerinde mahkemeler ilk bir-iki yıl içinde idam, ağır hapis cezaları verir. Ama her ne olursa olsun 6–7 yıl sonra bu mahkum olanların iadei itibarları verilir ve her kes-toplum hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam eder.
Darbe hareketleri sistemin kendi iç sorunlarından kaynaklanır demiştik, iktidar güçleri bu iç sorunlarla didişirken gözü kulağı da en fazla Solcuların-Sosyalistlerin üzerinedir. Çünkü toplumun bu kesimi özgürlükten yana iktidara biat etmeyen ümmetliği, kulluğu kabul etmeyen Emekçilerin, Sanatçıların, Kültür Sanat hayatının Demokrasinin nefes borularıdır…
Ümmetçiliğe, biata, kulluğa, müritliğe, tebaa olmaya hayır!