30.Eylül. 2017 Cumartesi, benim yaşam tarihime “Bir Mutluluk Günü” olarak geçmiş olmalı. 2012 yılından başlayan yazım sürecinde 3 kez yeniden başladığım ve “Yaşamak Güzeldi” adını verdiğim, genç yaşta yitirdiğimiz şairimiz Muzaffer Tayyip Uslu hakkındaki çalışmam, ete kemiğe bürünerek Telgrafhane yayını olarak okuyucu ile buluştu. Evet, kitabı ben yazmıştım ama değerli dostum Kürşat Coşgun’un da çok büyük emeği vardı bu çalışmada. Ne zaman ihtiyaç duysam, hep takdir ettiğim sakin ama verimli ve üretici kimliği ile sorunlara birlikte neşter atmayı becermişizdir. Yine Ahmet Öztürk’ün desteği de  hep yanımda idi. Kitap konusundaki bir çok meseleyi üçlü telefon görüşmeleriyle çözüme bağlamışızdır.

TMOB Maden Mühendisleri Lokalinde 1994’de “Sesim Kömür Karası”, 2005 yılında “Kömürde Açan Çiçek” ve “Kömür Kokan Şiirler” adlı kitaplarımın tanıtım ve imza günlerinde  dostlarla birlikte olmuştum. O dönemlerde Zonguldak’ta yaşıyordum. Şimdi ise öğretmenlik mesleğinden emekli olalı 20 yıl olmuştu. 11 yıldan beri de Zonguldak’tan ve gözlerden  ırakta Devrek’te  ikamet ediyordum. O günü ben de heyecanla bekliyordum.

*****

Önce sevinçlerimi yazmalıyım. Küçük kızım Gökçen ve eşi Erkan Kahraman yayınevinden kitapları alarak Ankara’dan gelmişlerdi. Cuma günü öğleden sonra ise bize mutluluk veren beklenmedik bir olay yaşadık. Büyük kızım Özlem taa Hollanda’dan çat kapı gelivermiş, eve dalıvermişti. İmza gününde ise 90 yaşındaki büyük ablam ve kızı ile küçük ablam yanyana oturuyorlardı. Eşimin iki kızkardeşi  ve yeğenim Ecz.Umut oradaydı. Büyük yeğen (daha çok arkadaşım)Adnan Keklik, diğer yeğen Erol Kalyoncu oradaydı. Bartın’dan gelen yeğenim Gül ve eşi Erdem Başoğlu da oradaydı. Hepsi büyük ailemizin küçük bir grubunu oluşturmaktaydı.

 Ya salon.. Belediye Başkanı Muharrem Akdemir, İl Kültür Md. Zekai Kasap, CHP Merkez İlçe Başkanı Ebru Uzun, TMOB Maden Mühendisleri Odası Şube Başkanı Erdoğan Kaymakçı, ADD Zonguldak Şube Başkanı Mustafa Coşkun, milletvekili adayı Deniz Yavuzyılmaz, BKM Müdürü Abdulah Bakır, Çaycumalılar Derneği Başkanı Savaş Çiloğlu, yazar Doğu Karaoğuz ve eşi, şair Osman Günay, üniversiteden bilim adamı dostlarım, öğretmen arkadaşlarım, çeşitli meslek dallarından dostlarım, eski öğrencilerim, geçmişte -ve hâlâ da- demokrasi mücadelesinde birlikte olduğumuz arkadaşlarım, sanat-edebiyat insanları, Ereğli’den GÜLCE Grubu ve tabii ki Devrek’ten kalkıp gelerek beni  kucaklayan dostlarım, 14 yaşımdayken hayatta ilk dans ettiğim kız Avniye abla (Baruönü), ne yazık ki adlarını tek tek sayamıyacağım çok değerli katılımcılar..Ne çok  insanla kucaklaşmıştık, ne çok mutlu olmuştum, meğer ne çok özlem biriktirmişiz farkında olmadan.

Milletvekili Şerafettin Turpçu, Zokev Başkanı Zafer Kalafat, yazar Metin Köse, şair Mehmet Yılmaz K., yazar Ekrem Murat Zaman, gazeteci Ali Ayaroğlu, yazar Nihat Yasa, Av. Fehmi Erdem, dostum Şenol Balcı, sanat adamı Fahri Bozbaş, yazar Burhan Kurmalı, öğrencim Hayri Çakmakçı  ise telefonla arayanlardandı.

*****

Bu gün için ZOKEV’e , başkan  Zafer Kalafat, Kürşat Coşgun, Ahmet Öztürk, Aykut Kırbıyık ve Engin Çöl’de vücut bulan değerli destek ve katkıları için kocaman bir teşekkür  ediyorum.Yine TMOB Maden Mühendisleri Oda Başkanı Erdoğan Kaymakçı’ya ve lokal çalışanlarına da içtenlikle teşekkürlerimi sunuyorum. Her şey çok güzeldi gerçekten..

            Program başındaki müzik ve şiir dinletisi ise herkesten büyük takdir ve alkış almıştı. BKM Şiir Topluluğunu kuran ve bu günlere getiren Şenay ve Engin Çöl’ü içtenlikle kutluyorum. Önce iki genç kardeşimiz Doğukan Uzun ve Engin Can Durmuş’un kısa gitar dinletisini izledik.Sonra; Utku Demirsay, Şadiye Tezel, Mutlucan Sevinç, Salih Duysak, Demet İçten, Furkan Başaran, Baran Öztürk, Umut Abacıoğlu Muzaffer Tayyip şiirleri okudular. Şiir grubunun gönül tellerimizi titreten okuyuş biçimleri, seslerini kullanışları, diksiyonları, işi ele alış ciddiyetleri, salondan ve elbette benden de büyük alkış aldı. Başta yöneten Engin ve Şenay Çöl olmak üzere bu  gençleri bir kez daha içtenlikle  kutluyorum. Sağ olsunlar, var olsunlar..

Programın 2. bölümünde söyleşi masasına Kürşat Coşgun ve ben geçtik. Bu sırada Belediye Başkanı Muharrem Akdemir  daha önceden belirttiği bir nedenle salondan izin isteyerek ayrılmak zorunda olduğunu belirtti.   Ayrılırken yaptığı kısa konuşmada, “Zonguldak bir kültür şehridir” diyerek bizi ve Zonguldak’a emek veren yazar ve şairlerimizi kutladı.

            Söyleşiyi yöneten Kürşat Coşgun tanıştığımız 1990’lı yılların başlarına TUSAK çalışmalarına kadar gidince ben de ister istemez geçmişe döndüm. Eski vilayet binasındaki odasında ondan ilk çıkacak “Sesim Kömür Karası” adlı kitabımın kapağını hazırlamasını ve konu ile ilgili birkaç karikatür çizmesini istemiştim. 2005 yılında çıkan “Kömür Kokan Şiirler” ve “Kömürde Açan Çiçek” adlı kitaplarımın kapak tasarımlarını hazırlamıştı. Hatta bu kitabımın da kapak çalışmalarına başlamış,  birçok çalışma yapmıştı ama yayınevi “bu işi kendilerinin yapacaklarını” belirtmişti.

Bu arada değerli şair-yazar-araştırmacı-yayıncı dostum Orhan Tüleylioğlu’nu da belirtmeliyim. O iki kitap çalışmamı daha yarıda iken ona götürmüş, incelemesini istemiştim. O zaman “Kömürde Açan Çiçek” için beni çok gönendiren “Bu kitap tamamlandığında Zonguldak için bir başvuru ve kaynak kitap olacaktır.” Diğer “Kömür Kokan Şiirler” antolojisi içinse; “Bu çok tematik bir çalışma Türkiye’de benzeri yapılmadı, bu ilk olacak” demiş, beni coşturmuştu doğrusu.

Söyleşide neler söyledim, tek kelimesini şu anda anımsayamıyorum. Doğaçlama bir konuşmaydı. Ama sanki biraz “Aydın havası” olsaydı daha iyi olacaktı. Kürşat’la da öyle konuşmuştuk öncesinde. O, 10 dakika, ben de 15 dakika konuşacaktık. Ama konuşmam 8-10 dakika uzatmıştı istemiyerek de olsa. Saat tutan birisi 32 dakika sürdüğünü söylemişti. Bizim hesabımıza göre de uzamış gerçekten.

Sonra programın 3. Bölümündeki imza faslı başlamıştı. Çok yorulmuştum ama, ilk kez bu kadar zevkli, keyifli, esprili bir imza süreci yaşamıştım.  Gülceler’in başı Gül Hanım, “Ben bir eczacıya okuturum” deyince ben de “Çince’yi yeni öğreniyorum da!” diye yanıtlamış, hep birlikte kahkahaları patlatmıştık.

            30 Eylül günü o salonu dolduran, sonuna kadar da izleyen herkese bütün kalbimle, en   içtenlikli duygularımla sonsuz teşekkürler ediyorum. 75 yaşımın baharında bana en güzel armağanı vermişlerdi. Saat 17.30’a geldiğinde, son imzayı attığımda müthiş bir yorgunluk içindeydim. Ey Zonguldak sana içten minnet ve şükranlarımı sunuyorum. Bir daha buluşur muyuz bilemem ama 3. kez beni sıkıca, bütün sıcaklığınla kucakladığın için sağ olasın, var olasın..