İlk gençliğimin tepeden tırnağa inanç ve ümitten dolu günlerinde coşkuyla söylediğim bir marşı bugünlerde iyice doladım dilime… Kargadan biraz daha hallice bir sesle, yatıp kalkıp aynı ezgiyi mırıldanıyorum birkaç gündür: “Ege Denizi kararınca / Dağlar uykuya dalar / Yine ıssız ovalarda isyan ateşi yanar.”  Yunan partizanlarının Alman faşizmine karşı verdiği mücadele sırasında ürettiği bu marşı dilime yeniden dolayan SRYİZA’nın seçim başarısı elbette… Yunanlı dostlar, tam da “Artık sol bitti, tarihin sonu geldi” avazelerinin ayyuka çıktığı bir zamanda, “Hayır, başka bir hayat mümkün” itirazını en gür sesle yükselterek dünyanın tüm yoksullarının, eşitlik ve özgürlük isteyen düşbazların umudu oldu…

 

Merkel’den Cameron’a, IMF’den sair kredi kuruluşlarına kadar küresel efendiler peş peşe yaptığı açıklamalarla endişelerini dile getirirken fincancının ürken katırlarına kadim bir başka şarkı ile veriyorum cevabımı: “Eski cihan, yeni cihan önünde eğil.” SRYİZA, “Sermayenin krizinin faturasını Yunan emekçilerine ödetmeyeceğiz” diyerek geldi iktidara. Biriken dış borca itiraz şiddetle itiraz etti, Halkın yararına kullanılmadığını iddia ettiği bu borçları ödemeyeceğini söyledi. Silahlanma harcamalarını kısacağını, özelleştirmeleri durdurarak istihdamı artıracağını açık bir dille ifade ederek geldi sandık başına… Bugüne değin düzenin tüm kahrını çeken yoksulları, sosyal politikalarla destekleyeceğini vadetti…

 

SONRASI DA EMEKÇİLERİN ELİNDE

Dahası halkların kardeşliğine inanıyor SYRİZA. Bunu Tük azınlıktan 3 kişiyi meclise taşıyarak da kanıtladı. Kıbrıs konusunda geleneksel yaklaşımları aşarak, adanın birliğini sağlama yolunda ciddi adımlar atmasıysa kuvvetle muhtemel görünüyor. Bir sol hareketi iktidara taşıyan Yunan işçi sınıfı son iki yılda yaptığı 17 genel grevle büyük dönüşümün önünü açarken, aynı zamanda iktidara yürüyen hareketin hangi sosyal tabana yaslandığını da gösterdi… Yunanlılar özgürlükten, eşitlikten, barış dolu bir dünyadan yana bir umut kıvılcımı çaktı… Bu kıvılcımı büyütüp, bir çağ yangınına dönüştürmek başta Yunanlılar olmak üzere tüm dünya emekçilerinin elinde artık…

 

Uykularının kaçma sırası dünya durdukça paranın padişahlığını kaim kıldıklarını ilan eden küresel zebanilerde… Onlar da biliyor ki, bir şey değişir, her şey değişir… Avrupa’nın en doğusundaki bir kadim halk küçücük nüfusuyla bunu anımsattı onlara… Sınırsız kalkınmacılık adına doğayı geri döndürülemez şekilde tahrip eden, şiddeti ve parayı toplumsal sorunların çözümünde tek araç olarak gören haramzadeler, ellerindeki kartları bir kez daha karmak zorunda artık… Bize gelince, dünyanın geleceği adına bugün çok daha umutluyuz… Hiç kuşku yok ki, tüm acımasızlıklarıyla gelecekler Yunan halkının üzerine… Savaşsız, sömürüsüz bir dünya hasretinin işaret fişeğini boğmak için her ahlaksızlığı mubah sayacaklar kendilerine… Yine hiç kuşkum yok ki Yunan halkı direnecek…  Dönüşümün öncüsü olarak adını tarihe yazdırmak için büyük bir sınav bekliyor Yunanlı dostlarımızı…

 

HÜSEYİN KOLÇAK DEĞİŞİMİN ÖNÜN AÇABİLİR

“Bir değişir, her şey değişir” dedik ya Zonguldak’ta da bunun bir işaret fişeği çaktı… GMİS Kozlu Şubesi’nde Hüseyin Kolçak delege seçimini kazandı… Uzun yıllardır tanırım Hüseyin’i... Sendikanın büyük bir çıkar çatışmasına sürüklendiği 2008 yılında bir vicdani hareket olarak kurduğumuz “Tabanın Sesi” fikrini ilk açtığım arkadaşlarımdan biriydi. Hareketi büyütmek için bir karınca gibi çalıştı… Hayret edilesi bir çaba ile kartiye kartiye, köy köy dolaşarak fikrimizi yaydı. Tabanın Sesi’nin ilgi odağı haline gelmesinde büyük çaba harcadı… Yaklaşan seçimlerde ittifak tartışmaları sona erdirdi ne yazık ki Tabanın Sesi’ni… İttifak demek kurtlar sofrasında yem olmak demekti, nitekim öyle oldu…

 

Ben yıldım, Hüseyin yılmadı… Şeytanla çuvala girer gibi Behzat Cinkılıç’la seçime girdi. Çabalarıyla listeye seçim kazandırdı da… Entrika ustası Cinkılıç, daha şube kongresinde bin türlü tezgâhla ekarte etti Hüseyin’i… Bu kazık da usandırmadı… Önce Amelebirliği, sonra da delege seçimlerini kazanarak, Kozlu’da oyun kurucu rolünü üstlendi… Yüreğini yakından bildiğim Hüseyin bugün GMİS genel başkanlığına en çok yakışan isim bence… Sendika bu dönüşüme hazır olmasa da, sınıf bilincine sahip bir işçi çok yakışacak oraya… Elinde sihirli değnek yok, her şeyi birden değiştiremez ama gecesine gündüzüne katan çalışkanlığıyla da çok şeyi yıkabilir… Bilmesini isterim ki, yalnızca ona oy verenler değil, işçi olsun olmasın ülkenin tüm namuslu insanları arkasında Hüseyin’in… Yolun açık olsun güzel arkadaşım… Umarım tarih bizi utandırmaz…