Bir zamanlar Türkiye'nin parlayan yıldızı olan Zonguldak, büyük bir hızla kaymaya devam ediyor. Bu hızla düşüşe devam ederse korkarım çok yakında terk edilmek üzere olan kovboy kasabasına dönecek. Genç Cumhuriyet Hükümeti'nin; ilk il yaparak büyük önem verdiği, göz bebeği gibi koruduğu,  yabancı devlet başkanlarını bile burada iftiharla ağırladığı, çok değil daha 30 sene öncesine kadar sanayi ve teknolojide olduğu gibi sosyal ve kültürel yaşamda da Türkiye'deki vilayetler içinde bir yıldız gibi parlayan bu kentin bugün düştüğü şu duruma bakınız!

Bartın ve Karabük kendisinden kopartılarak  parçalanmış ve küçültülmüş;  bu suretle nüfusu 1.000.000'un üzerinde iken 700 binlerin altına inmiş ve milletvekili sayısı 9'lardan 5'e düşürülerek meclisteki gücü azaltılmış ve itibarsızlaştırılmıştır. Bununla kalınmamış, göç alan bir il iken bugün yoğun göç veren bir il durumuna gelmiştir. Bu nedenle nüfusu gittikçe eriyerek bu gün 600.000 seviyesine kadar inmiştir ve inişe halen devam etmektedir. Son zamanlarda meydana gelen maden kazalarında ölen işçilerden bir kısmının Zonguldaklı olduğuna, bugün İstanbul'un varoşlarında yaşam savaşı veren ve bu nedenle dayanışma ihtiyacı duyan Zonguldaklıların kurduğu onlarca derneğe bakıldığında bu göçün boyutları bir fikir verebilir.

Ayrıca, köylülerin ''köyde cenaze kaldıracak genç kalmadı!'' dediğine ve köylerdeki birçok okulun kapatıldığına bakıldığında, işin vahameti daha iyi anlaşılmaktadır.

Zonguldak'tan beni sık sık iş için arıyorlar, yardım istiyorlar. Yani benim gibi bir emekliden bile medet umar hale gelmişler. Bir zamanlar Türkiye'nin iş ve ekmek kapısı olan Zonguldak'ın düştüğü hallere bakar mısınız!

 Zongudak'a her gittiğimde şu yakınmaları gittikçe daha fazla duyuyorum: ''Zonguldak bitti!'', ''Zonguldak'ta artık iş bulmak imkansıza yakın. Ne devlet ne de özel sektör yatırım yapıyor!'', ''Zonguldak'ın sahibi yok. Böyle giderse biteriz!'', ''İşsizlik nedeniyle Zonguldak'ta ahlak da bozuluyor!''

Bu sözleri duymak beni çok rahatsız ediyor. Sırf bu nedenle daha önce güle oynaya gittiğim ve çok sevdiğim kentime içim burkularak gidiyorum.  Bu konuda neler yapabiliriz diye sürekli kafa yoruyorum. Ankara politikalarını ve devletin işleyişini yakından tanıma fırsatım olduğu için bu konulardaki tüm bilgi ve tecrübe birikimimi kullanarak çareler ve proje başlıkları üretmeye çalışıyorum. Naçizane önerilerimi daha önceki yazılarımda ortaya koymaya da çalıştım.

Peki, bu kentin bu hallere düşmesinin sorumluları kim? Elbette ki baş sorumlular politikacılardır! Bu konuyu sık sık yazıyorum ama tekrar hatırlatmakta yarar var; bizim gelmiş geçmiş tüm politikacılarımız Zonguldak'a bir çivi bile çakmadılar. Bartın ve  Karabük'ün Zonguldak'tan koparılmasına, yani Zonguldak'ın parçalanmasına ve TTK'nın küçültülerek yok edilme sürecine seyirci kaldılar. Ankara'da Zonguldak'ın hak ve menfaatlerini korumadılar. Devletin her vilayete yaptığı rutin hizmetleri ''biz yaptık!'' diye milletin zekası ile alay ettiler.

Ama ne yazık ki halen aynı politikacılar ve onların versiyonları hala gündemdeler. Milletvekili olabilmek için birbirlerini kırıyorlar. Sanırsınız ki Zonguldak'a hizmet aşkıyla yanıp tutuşuyorlar! Gerçek şu ki şimdikiler ve onlardan önceki ağababaları ne yaptıysa onlar da aynısını yapacak. Yani kocaman bir 'hiç!' Bunu nereden biliyorum; şimdiye kadar yaptıkları yapacaklarının göstergesi olduğundan. Daha da önemlisi inandırıcı projeleri ve hatta hiç projeleri olmamasından!

Tabii ki tüm kusurları da politikacılara yüklemeyelim. Zonguldaklıların hiç mi kusuru yok? Bu milletvekilleri gökten zembille mi iniyor? Onları bu halk seçmiyor mu? Evet, adil bir seçim sistemi yok. Halk önüne konan listelere oy vermek zorunda kalıyor. Ama biraz inisiyatif kullanıp ağırlık ve tepki gösterseler biliyorum ki parti genel başkanları halkın isteklerini dikkate alacaktır. Unutulmamalı ki hiç tepki göstermeyip uysal davranmak, kabullenmek olarak algılanmaktadır. O nedenle Zonguldaklıların da özeleştiri yapması gerekir.

Ama maalesef bugün Zonguldak'taki durum Bizans'ın son günlerini andırıyor. Hani Osmanlılar fethetmek için Bizans'ı kuşattıklarında, Bizanslılar melekler erkek mi kadın mı diye kavga etmekle meşgullermiş ya!  Tıpkı onun gibi!  Zonguldaklılar da şimdi Zonguldak'ı kurtarmayı bırakmışlar Ahmet mi milletvekili olsun Mehmet mi kavgası ile meşguller. Yahu benim bildiğim politika hizmet yapmak için bir araçtır ama görünen o ki burada bir takım kişilere makam ve ikbal sağlamak için yapılıyor, Zonguldak'a hizmet için değil!

Değerli Zonguldaklılar, biraz karamsar bir tablo çizdim ama unutmayın ki dost acı söyler. Kaybedecek zamanımız yok. Bir an önce acil önlemler almak gerekiyor. Bunun için benim her zaman bıkmadan dile getirdiğim-Türkiye pastasından hak ettiğimiz payı alabilmek için-Ankara'da güçlü bir lobi oluşturulmasını sağlamak en başta gelen önlemdir. İkinci olarak da milletvekili seçerken inisiyatif kullanmak ve Zonguldak için radikal projeleri olan adaylara öncelik vermektir. Burada senin adamın, benim hemşehrim zihniyetiyle hareket edilmeye devam edilirse yıldızın kayması devam eder ve bir an gelir ki ışığının söndüğünü üzüntü ve pişmanlıkla izlersiniz.

İnşallah sağduyu galip gelir de böyle bir şey olmaz!