BIRAKALIM ÖNYARGILARI BARDAĞIN DOLU TARAFINA BAKALIM

Zonguldak birinci kitap fuarı;
Meğer kent için ne büyük bir eksiklikmiş, ne kadar ihtiyacımız varmış, üzerinde bu kadar durulmasından gündeme oturmasından bunu anlıyoruz.
Koca bir şehirde şimdiye değin neden bir kitap fuarımızın olmayışı öncelikli soru olmalı diye düşünüyorum.Eleştirirken,fuarın eksiklerini dillendirirken tam da bu anda yapıcı olmanın altını çiziyorum.
Zonguldak Valiliği Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi ve Zonguldak Dernekler Federasyonu işbirliğinde düzenlenen ve yedi gün süren kitap fuarını tamamladık. Ülkenin birbirinden değerli yazarlarından misafirlerimiz vardı ve birçok yayın evi de katılım sağladı. Yedi gün boyunca fuarda yerel yazarlar standında dört kitabımla okuyucuyla buluşmak üzere yer aldım. Bu vesileyle de fuarı gün gün gözlemleme fırsatım oldu. Benimle birlikte çok kıymetli yerel yazarlar da fuarda kitaplarını imzaladılar.
Fuara katılmayan yerel yazarlarımızın birçoğu haberdar olmadıklarını dile getirdiler, bunu da bu vesileyle dile getirmek isterim. Davet konusundaki içeriğe hâkim değilim zira.
 Basında çokça tartışıldığı gibi olumlu olumsuz çok ses getirdi fuar. Katılan yayınevlerinin ve yazarların genele hitap etmediği söylense de imza günlerindeki okur kitlesi bunun tam tersiydi doğrusu.
Fuarın tamamında orada bulunduğum için bunu rahatlıkla söyleyebilirim.
“Bardağın dolu tarafı ve boş tarafı”
Fuar alanı ile başlayalım o halde.
Üniversiteler bünyesinde kurulan kitap fuarlarının okur katılımı açısından yeterli olmadığı, katılımcı yazarların çoğunun tecrübe ettiği tespitleriydi. Ortak ses, katılımın sanıldığı gibi üniversite öğrencileri bazında yeterli olmadığı üzerineydi.Bu elbette yayınevlerinin yeteri kadar satış yapamamalarının da gerekçesi olarak dile getirildi.
Üniversite öğrencilerinin ne yazık ki okuma alışkanlıkları ve istekleri, sanıldığının tam tersi yani olumsuzdu. Bu yüzden fuar alanının yeri ziyaretçi azlığından dolayı yanlış tercih olarak dile getirildi.
Bu pencereden bakılırsa şayet üniversite gençliğine de kitap okuma alışkanlığı kazandırmak için doğru yer olduğu gerçeği çıkıyor ortaya kendiliğinden. Düşünebiliyor musunuz üniversite gençliğinin okumayı sevmediği gerçeğiyle yüzleşiyorsunuz fuar sayesinde.Yetişkin okur katılımı ise oldukça azdı bu da toplum olarak okuma isteğimizin statiğini ortaya koyuyor zaten.
Bahane bulmak istersek bu konuyla ilgili inanın hiç zorlanmayız. Birey olarak her birimiz yetişkin yada çocuk olarak kitaplara ne kadar yakınız, öncelikle bunu irdelemeliyiz. Kendimizi eleştirebilirsek, karşımızdakiler konusunda da adil olabiliriz diye düşünüyorum.
 Fuar alanına gelmek isteyen herkes çok rahatlıkla gelebilirdi zira üniversitemiz konum olarak ulaşıla bilinir bir yerde. Büyük şehirlerde, örneğin İstanbul Tüyap’a gitmek için katledilen mesafeler baz alınırsa, küçük bir şehirde bu bahane olmamalı diye düşünüyorum.
İlk olmasından dolayı elbette eksik yanları vardı. Ancak bunlar aşılamayacak şeyler değil, yapıcı olunduğunda, birbirimizin fikirlerine saygı duyduğumuzda ve kulak verdiğimizde, bu kent için bizim kentimiz için çok daha değerli ve önemli işlere imza atılacaktır mutlaka. Birbirimizi ötekileştirmeyelim ve saygı duyalım lütfen, fikirlerimize görüşlerimize kulak verelim.
Her sektörde olduğu gibi maliyeti oldukça yüksek olan bir alanda iş yapılıyor, kitap çıkartmanın maliyeti elbette yüksek, emeği ise bu işe gönül vermiş biri olarak söylüyorum çok çok büyük. Sektörün kendi içindeki işleyişinde var olan sorunlar kendini üretim ve tüketim konusunda da ortaya koyuyor ne yazık ki. Keşke kitaplar ücretsiz olabilse diyor insan.
 Dolayısıyla birbirimizi aldatmayalım, fuarlardaekonomik bir kazanç da bekleniyordu doğrusu. Konum olarak yerinin doğru bulunmayışı daha çok bununla ilintiliydi. Öğrencilerin gelirleri zaten ortada, yetişkin okur eksikliği sanırım bu yüzden de daha çok dikkat çekti.
En güzel yanı neydi biliyor musunuz?İlçelerden ve merkezden gelen öğrencilerin o tarif edilemeyecek olan mutluluklarıydı. Fuara her gün yüzlerce çocuk geldi, her birinin gözlerinde biz yetişkinlerin kaybettiği ışık parlıyordu. Birçok öğretmenin, kendi imkânlarıyla çocuklara kitap aldıklarına şahit oldum.
Bu gerçekten de anlatılamayacak kadar değerli bir şey. Kitap alacak imkânları olmayan o çocukların kitap ayraçlarına imza attırmak için gösterdikleri çaba iç acıtıcıydı. Asıl mesele çocukların kalbine dokunmaktı. Sorgulamamız gereken sanırım tamda burası.Bu konuda masadakiyerel yazarların gönül güzelliklerine bu satırlardan teşekkür etmek isterim. Karınca kararınca, birçok öğrenciye hediyeleri oldu bunun mutluluğu bambaşkaydı doğrusu.
Zonguldak birinci kitap fuarının gerçekleşmesinde emeği geçenlere sonsuz teşekkürler. Orada bir Zonguldaklı yazar olarak bulunmaktan dolayı son derece mutlu oldum. Eksik olanların dikkate alınacağına eminim zira ilk olması münasebetiyle gözden kaçanlar mutlaka vardı.
Birbirimizi yok sayarsak yok oluruz günün birinde, bu coğrafya bizim, iyisiyle kötüsüyle sahip çıkalım.
Ve emeğe üretime saygı duyalım.