BİZ SİZE HİÇ GÜVENEMEYECEK MİYİZ?
 
2464 Sayılı Yasaya göre, Çaycuma Belediye Meclisince alınan “Yol Harcamalarına Katılım Payı” kararına itiraz dilekçemi 18 Kasım 2019 tarihinde Çaycuma Belediyesine verdim.
Bu dilekçeye 20 Aralık 2019 Cuma gününe kadar yanıt verilmedi. 20 Aralık 2019 Cuma günü Çaycuma Belediyesi Zabıta Memurları Tebliğ Mazbatalı Zarf içinde “Harcamalara Katılım Payı Tebligat Belgeleri”ni imza karşılığı bana tebliğ etti.
Tebliğ Mazbatalı Zarfın üzerinde; “Evrak Sayısı: 16” yazmaktayken, zarfı açtığımda, 18 Kasım 2019 Tarihinde vermiş olduğum İtiraz Dilekçesine yanıt olduğunu anladığım bir yazıyla da karşılaştım. Yazıdaki çıkış tarihi 05.11.2019’du.
Mahallenin diğer kahvesine geçmiş olan Zabıta Memurlarının yanına giderek, bu dilekçe yanıtı kâğıdının, Tebliğ Mazbatalı Zarfın üzerinde kayıtlı olmadığını, üzerindeki tarihin bugünün tarihi olmadığını, yazıyı, üzerine Tebliğ Tarihi ve adı, soyadı yazıp, imzalayarak tarafıma öyle vermelerini, tebliğ etmeyeceklerse bu belgenin yok hükmünde olduğunu söyledim.
Zabıta memuru “Bu yazıda Belediye Başkanı Bülent Kantarcı’nın imzası var. Onun imzasının olduğu bir belgeye başka bir imza atamam; buna yetkim yok!” diyerek olumsuz yanıt verdi. Belgeyi düzenleyen Çaycuma Belediyesi Muhtarlık İşleri Müdürlüğü Sorumlusunu telefonla arayıp durumu anlattı. Sonra telefonu bana uzattı. İlgili memur, “Hocam, belediyeye geliniz, sorunu çözelim” dedi.
Benimle aynı durumda olan ve kendilerine de eski tarihli; itiraza yanıt belgesi verilen iki arkadaşla Çaycuma Belediyesine gittik. Belediye önünde yeniden telefonla aradığımda, ilgili memur bana, Belediye Mali Hizmetler Müdür Vekili ve Başkan Yardımcısının odasında olduğunu söyledi. Başkan Yardımcısının odasına çıktık. Durumu anlattık. Hangi tarihte dilekçemizi verdiğimizi, yasal sürenin ne şekilde işleyeceğini, bu belgenin Tebliğ Mazbatalı Zarfın üzerinde yazılı olmadığını, zarfın içine kayıtsız ve fazladan evrak olarak konulduğunu, bu nedenle oraya atılan tarih, imza ve kaydın bu evrakı bağlamadığını, gene bu nedenle bu yazının bize tebliğ edilmiş olmayacağını, yok hükmünde olduğunu uzun uzun anlatıp, bu yazıyı bize tebliğ etmek istiyorlarsa yasaya uygun olarak tebliğ etmelerini rica ettik.
Belediye Mali Hizmetler Müdür Vekili ve Muhtarlık İşleri Müdürlüğü Sorumlusu, durumu görüşüp gerekli talimatı almak için Çaycuma Belediye Başkanı Bülent Kantarcı’nın makam odasına gittiler. Dönüşte bize, başkanın kendilerine, bu belgeyle birlikte Belediye Beyaz Masasına giderek dilekçe vermemizi söylediğini bildirdiler.
Bu belgenin bize tebliğ edilmediğini ve tarafımızdan da tebellüğ edilmediğini, bize tebliğ edilmeyen ve tarafımızdan tebellüğ edilmeyen, eski tarihli bir belgeyi konu alan yani bilmediğimiz ve hukuken bizi bağlamayan bir belgeyi içeren bir dilekçe veremeyeceğimizi, belgeyi bize bugünün tarihiyle tebliğ ederlerse sorunun çözüleceğini yineledik.
Belediye Mali Hizmetler Müdür Vekili ve Muhtarlık İşleri Müdürlüğü Sorumlusu yeniden Belediye Başkanı Bülent Kantarcı’nın makam odasına gittiler. Dönüşte, başkanın önceki söylediklerini tekrarladığını, Beyaz Masaya dilekçe vermemizi söylediğini bildirdiler.
Belediye Mali Hizmetler Müdür Vekili ve Muhtarlık İşleri Müdürlüğü Sorumlusuna “Bu haliyle bu belgenin bize verilmesinin, hukuksal süreç açısından bizi mağdur edeceğini, yapılmaya çalışılan işin usulsüz ve hukuksuz olduğunu, tebliğ edilmeyen ve bugünün tarihini taşımayan, eski tarihli bir belgeyi tebellüğ etmiş gibi alamayacağımızı, bize bu belgeyi usule uygun olarak tebliğ etmezlerse Cumhuriyet Savcılığına giderek Suç Duyurusunda bulunacağımızı” söyledik.
Belediye Mali Hizmetler Müdür Vekili bize, “Belediye Başkanı Bülent Kantarcı’nın talimatı gereği, bu isteğimizi kabul edemeyeceklerini ve bir işlem yapamayacaklarını” söyledi.
Bunun üzerine, tebliğ edilmemiş olan eski tarihli yazıları Belediye Mali Hizmetler Müdür Vekilinin masasında bırakarak çıktık ve Çaycuma Cumhuriyet Savcılığına gittik. Üstte yazılı olan durumu Savcıya anlattık. Savcı Bey bize, “Pazartesi günü durumu içeren bir dilekçeyle başvurun, dosya üzerinden hukuksal değerlendirmesi yapılsın” dedi.
...
23 Aralık 2019 Pazartesi günü Çaycuma Cumhuriyet Başsavcılığına giderek Suç Duyurusu ve Şikâyet dilekçemizi verdik. Gerekçemiz de şöyleydi;
“Usulsüz ve hukuken yok hükmündeki bir belgenin tarafımıza tebliğ edilmiş gibi gösterilerek, tebellüğ etmediğimiz bu belgeyle mağdur edilmeye çalışılmamız suç teşkil etmekte olup, Çaycuma Belediye Meclisinin 03.07.2019 Tarih ve 67 Numaralı kararına karşı Zonguldak İdare Mahkemesine açacağımız davanın işlem göreceği hukuki süreçte hak kayıplarımıza neden olacak bir girişimdir!”
 
SORUYORUM!
Çaycuma Belediye Meclisi Üyelerine, CHP İlçe Başkanı Şeref Köktürk ve Yönetim Kurulu Üyelerine, CHP Zonguldak İl Başkanlığı ve Yönetim Kurulu Üyelerine, Çaycuma’da örgütlü olan ve “Halkı temsil ettiğini söyleyen” demokratik kitle örgütlerinin başkan ve yöneticilerine, Atatürkçü, sosyal demokrat, sol, sosyalist ve devrimci arkadaşlarıma, şair, yazar ve sanatçı dostlarıma, yani “Bizim Mahalle”ye, fotoğraf çekip; “Nö gözel olmuuuş!” diyen eski dostlarıma, Çaycuma’da örgütlü siyasi parti başkanları ve yönetim kurulu üyelerine, Vicdanı, aklı, ahlakı olan herkese sesleniyorum; Üstte tüm ayrıntılarını aktardığım hukuksuz girişim konusunda ne düşünüyorsunuz?  
 
BİR ŞEHİT ANNESİNİN FERYADI!
Hayırlı akşamlar. Ben (Şehit Askerin adı yazıyor) ...’ın annesiyim. Hocam, ben de yol, kaldırım mağdurlarından biriyim. Ben itiraz dilekçesi verdim. Bana, karşılığını ödemem gerektiğiyle ilgili evrak geldi. (Ona da sahte belge gönderilmiş!-Not: Belgelerin kaydı şu an bende-MK) Kapıya zabıtalar getirdi. Ben bu evrakları ne yapmalıyım? Ödeme durumum yok! Gerekli yerlere sordum. Kime sorduysam olumsuz cevap aldım. Kimileri de bu konuda sessiz kalıyor. Bana bu konuda bilgi verirseniz sevinirim hocam. Teşekkür ederim.
Bu ileti yüreğimi burktu. Soluğum kesildi. Şehit annesine telefonumu yazıp aramasını istedim. Birkaç dakika içinde aradı.
Ağır sağlık sorunları yaşadığını, iki ameliyat geçirdiğini, yakın bir zamanda bir ameliyat daha geçireceğini, ekonomik durumunun kötü olduğunu, istenen parayı ödeme olanağının olmadığını söyledi.
Bu ülke için, bu topraklar için evladımı toprağa verdim, bana yapılanları kabul edemiyorum...” dedi.
Cümlesini tamamlayamadı... Ben de bir süre konuşamadım!
Hukuksal olarak gücümüz ve bilgimiz oranında mücadele ediyoruz. Umarım İdare Mahkemesine açacağımız davayı kazanırız. Sen bir şey yapma! Bizim açacağımız dava senin için de olacak...” gibi onu teskin etmeyi amaçlayan cümleler kurdum!
...
Bülent Bey! Ben o annenin kapısına zabıtaları göndermez; o parayı cebimden öder, o anneyi ağlatmazdım! O annenin âhı, yürek acısı ve gözyaşları, zehirli bir lokma olup insanın boğazına takılır!
Bülent Bey, inan bana, bu anne, bana ulaşanlardan yalnızca birisi! Bizler, Çaycuma sokaklarında ayağımızda çizmeyle mi geziyorduk? Olmaz olsun dökeceğin asfalt, döşeyeceğin kaldırım, boyayacağın bisiklet yolu!
 
ŞEREF BEY NE YAPTIN SEN!?
En baştan, seninle hukukumuzun dostluk, kardeşlik ve mücadele yoldaşlığı özelinde olduğunu söyleyeyim de yazacaklarımı bir ‘öteleme’ olarak algılayacak olanlar bilsin!
CHP İlçe Genel Kurulu sonrası yaptığın ilk açıklamayı okuduğumda şok yaşadım! Bülent Beyin icadı olan “Katkı Payı” garabetini destekliyor olmandan değil, o garabeti haklı çıkarmak için bizleri suçluyor olmandı yaşattığın şok!
Basın açıklamandaki; “Geçmediği köprünün, inmediği havaalanının...” diye başlayan paragraf en hafif deyimle yol arkadaşlarına yapılmış ağır bir haksızlıktır!
Fena vaziyette üzerime alındım! Farkında olmadan elim bilgisayarımın harici hard-disk’ine kayıtlı fotoğraflara gitti! Bir kalemde belki elli fotoğraf kopyalayıp yapıştırdım! İçinde senin ve benim olduğu ama Bülent Beyin hiç olmadığı fotoğraflar... (Bilirsin, bizler demokrasi ve hukuk savaşımı verirken o, giden kaymakam ve giden müftüyle omuz omuza Kutlu Doğum Haftası için gül dağıtıyordu!)
Çaycuma Sanat’ta birlikte yazdık, merhum Tümer Peker’in adaylığı döneminde omuz omuzaydık, anayasa oylamasında sen Çomranlı hattındaki köylere giderken ben bizim köy taraflarına taşındım, son belediye seçimlerinde ben Saltukova ve Nebioğlu arasında mekik dokurken Bülent Bey Çaycuma’dan dışarıya adım bile atmadı! Afişti, broşürdü, bildiriydi deyip sabahlarken kimler meyhanedeydi sen bilirsin! Otuz yıl içinde Cumhuriyet Meydanında yapılan basın açıklamalarında, protesto mitinglerinde, 1 Mayıs İşçi Bayramlarında seninle omuz omuzayken yanımızda Bülent Bey yoktu!
Senin ticarethanenden bir çay kaşığı bile satın almayan Bülent Bey geçen hafta bir AVM zincirinin şubesini tek başına açarken, mutfağındaki zücaciye ürünlerinin önemli bir kısmını sizden satın alan ben Çaycumalı esnafın mağduriyetini bu gazetenin sayfalarına taşıdım...
Sevgili dostum, seninle tanışıklığımız ve arkadaşlığımız bir futbol maçında sana ve Nusret arkadaşımıza gösterdiğim kırmızı kartla başladı. O dostluğu ve mücadele yoldaşlığını yaptığın basın açıklamasındaki suçlamalarla bitirmiş mi oluyorsun?
Bizim toplumsal mücadelemiz 78 Kuşağı uygulamasıdır. Ne yazık ki kimileri bunu 18 Uygulamasıyla karıştırıyor!
Sevgili arkadaşım, o basın açıklamasının ilgili bölümünü aslına uygun olarak revize etmeni bekliyor ve geçen haftaki yazımın bitiş tümcesini yineliyorum; “Dua edin ki İdare Mahkemesi, Çaycuma Belediye Meclisi Kararını bozsun. Belki o zaman zor da olsa hasarı onarabiliriz. İdare Mahkemesi bize kapıyı gösterirse halk da size kapıyı gösterir; görün artık bunu!