3.Temmuz.1946 tarihi önemli bir gündür Zonguldak için. Genç şair Muzaffer Tayyip Uslu, uzun yıllar mücadele ettiği verem hastalığına yenik düşmüştür. Vali Halit Aksoy’un da katıldığı cenaze töreninde büyük bir kalabalık, şehir bandosu ve yirmiye yakın çelenk de vardır.  O yıllarda böyle görkemli bir cenaze töreni sadece “Şair Muzaffer Tayyip Uslu”için düzenlenmiş olmalıdır.  Acılık’taki Şehir mezarlığında toprağa verilen genç şair, o günden beri Zonguldak’ın kollarında uyumaktadır.
Okul arkadaşı Muzaffer Soysal, dedesinin mezarı ile Muzaffer Tayyip’in mezarının komşu oldukarını belirtir. Buraya kadar herşey normal. Ancak Zonguldak Asri mezarlığı (Belediye Şehir Mezarlığı) açıldıktan sonra, Acılık’tan bazı mezarlar Asri mezarlığa, bazıları 10 Temmuz mezarlığına, bir kısmı da İncüvez mezarlığına taşınır. Bu arada Muzaffer Tayyip’in mezarının ne olduğu konusunda herhangi bir bilgiye rastlanılmaz.  Bu konuda daha yeni yaptığımız araştırma da bir sonuç vermedi. Ancak,  genç şairimizin mezarını mutlaka bulmak düzenlemek bizler için önemli bir görev ve vefa borcu olmalı.
*****
Gazeteci Muzaffer Soysal Muzaffer Tayyip’in ölümünden sonra yazdığı yazıda şu görüşleri belirtir: “Ölünceye kadar sadece birkaç meraklının ismini bildiği Muzaffer ölümünden sonra hem mektebi, hem arkadaşları, hem de son senelerini geçirdiği Zonguldak için gurur duyulacak isimlerden biri oldu.”
Soysal, Muzaffer’i “arkadaşları, okulu ve Zonguldak için gurur duyulacak bir isim” olarak tanımlar. Yaşayan arkadaşı kalmış mıdır bilemiyorum. Muzaffer’in mektebi Mehmet Çelikel Lisesi’dir. Yaşadığı, öldüğü ve mezarının bulunduğu kent Zonguldak’tır. Soysal’ın bu görüşlerine katılmamak olanaklı değildir. Rüştü ve Muzaffer başlangıçtan bu yana hep “Zonguldaklı şairler” olarak anıldılar, çeşitli antoloji sayfalarında yer aldılar.
*****
   Zonguldak Halkevi’nde 6 Aralık 1944 tarihinde “Rüştü Onur Anma Günü” düzenlenir. Bu toplantıda bir konuşma yapan Muzaffer Tayyip konuşmasını şu cümlelerle bitirir: “Bizi şair yaptı Zonguldak; Rüştü Onur da Kemal Uluser de, ben de bu şehre borçluyuz şairliğimizi. Onlar öldüler; mezarları şimdi çok uzakta. Ama biliyorum ki ayrılmak istemezlerdi bu şehirden ölseler de. İstemediğim gibi tıpkı benim. Nasıl desem bilmem ki, bu öyle bir gönül bağı ki, nereye gitsem arkamdan geliyor Zonguldak; gölgem ve ölümüm gibi.“(İrfan Yalçın-İlkyaz Ölümleri-2011)
*****
Oyuncu, yönetmen, senarist, şair Yılmaz Erdoğan’ın “Kelebeğin Rüyası” filmi gösterime girdiğinde bütün Türkiye Zonguldaklı iki şairi tanımış oldu. Rüştü Onur, Muzaffer Tayyip Uslu, Zonguldak kenti, mükellefiyet dönemi, eski Zonguldak yaşamı yeniden gündeme geldi. Bir çok şair-yazar kaleme sarıldı, daha çok da film üzerine bir çok değerlendirmeler yazıp yayınladılar.
Filmde Rüştü Onur karakterinde Mert Fırat ile Muzaffer Tayyip Uslu’yu oynayan Kıvanç Tatlıtuğ izleyenlerin gönlünde taht kurmuşlardı. Dramatik yaşam öyküleriyle gündeme gelen Zonguldaklı iki şair, bugüne kadar görmedikleri bir ilgiyle gündemdeki yerini korudu uzun süre.
Rüştü Onur hakkında Devrekli gazeteci-şair-yazar İbrahim Tığ tarafından Rüştü’nün Mediha’ya yazdığı özel mektuplar ortaya çıkarıldı, döneme ışık tutan röportajlar yapıldı, yayınlandı. Muzaffer Tayyip hakkında ise şanssızlığımız şurada. Genç şairimizle ilgili ise sadece, 1945 yılında kendi olanakları ile yayınladığı  “Şimdilik” adlı ve Necati Cumalı’nın 1956 yılında Varlık yayınları arasında  çıkan “Muzaffer Tayyip” kitabı  vardır. “Şimdilik”’in  Yapı Kredi Yayınları tarafından 2012 yılında ve sonrasında yeni basımları da yapıldı.
Bu iki kaynak dışında bugün bile elimizde Muzaffer Tayyip’e ait bir küçük fotoğraf, bir defter, gazete kupürü, bir mektup ne yazık ki yoktur. Yeğeni Tansev Hanım da araştırmış ama  herhangi bir belgeye ulaşamadığını söylemişti. 2002 yılında Zonguldak Kültür ve Eğitim Vakfı’nın hazırladığı “Muzaffer Tayyip Uslu’ya Armağan” adlı kitap kapağı için, arkadaşı eski İstanbul Cumhuriyet Savcısı İsfendiyar Baruönü’den uzaktan çekilmiş, flu bir görünüme sahip bir boy fotoğrafı bulunabilmişti sadece. Bu belgesizlik, bilgisizlik de insanı  çaresiz bırakıyor ne yazık ki..
*****
En son Tansev Hanım’ın, Şehir Dergisi’ne (Şehir Dergisi, Eylül-Ekim 2015, Sayı: 87) gönderdiği 1938 yılında çekilmiş bir fotoğrafta, Baba Tayyip Talip, Anne Şükriye Hanım, Şükriye Hanımın kardeşi (Dayı), Muzaffer Tayyip ve Müfit İlyas görünmekteler. Büyük ağabey Tayyar Azmi bu çekim sırasında yokmuş. Fotoğraf Muzaffer Tayyip’in ortaokul çağlarında (14 yaşında)iken çekilmiş. Ancak dik duruşlu, kararlı, kendine güvenli hali hemen dikkat çekiyor.
Muzaffer Tayyip’le ilgili Şehir Dergisi 2015 Eylül sayısında çıkan “Ölümden Sonra” başlıklı yazım sonrasında, değerli dostum Orhan Tüleylioğlu’nun  uyarısı ve beni  yeniden çalışmaya yöneltmesiyle bir kez daha yeniden heyecanla, çalışmaya başladım. Biraz gecikmeli de olsa çalışma son  durumunu aldı sayılır.
*****
Görevlerimiz:1-Muzaffer’in mezarı tesbit edilmeli ve önemine uygun şekilde yeniden düzenlenmeli. 2-Eski İşçi Müdürlüğü binası ile TMMOB(Cemiyet )binası arasına Rüştü Onur ve Muzaffer Tayyip’in birlikte bir anıtı konulmalı. 3- Deniz Köşkü diye adlandırılan kafenin giriş yeri kısmının iki yanına; Vilayet binası tarafına doğru ŞAİR RÜŞTÜ ONUR GEZİ PARKI, TMMOB lokali yönüne bakan kısma ise ŞAİR MUZAFFER TAYYİP USLU GEZİ PARKI tabelaları asılabilir.Bunlar çok masraflı işler değildir.Ünlü şair Ataol Brhramoğlu’nun Zonguldak için “ŞAİRLER KENTİ” dediğini ve bu adla Cumhuriyet gazetesinde bir yazı yazdığını da hatırlatalım..