Özellikle son zamanlarda borla ilgili birçok spekülatif haberler yapıldı. Birtakım çarpıtmalar ve abartmalar da işin içine girince halkımızın kafası iyice karıştı. Öyle ki bu haberler yüzünden insanlarımız zengin bor yataklarımız sayesinde köşeyi döneceğimize dahi inanmaya başladılar.
   İşte şimdi ben de durumdan vazife çıkardım. Biraz da madencilik mesleğimi yapayım da halkımızı bu konuda biraz bilgilendireyim dedim. 
   Ama fazla teknik ayrıntılara girmeden.. Sokaktaki sıradan bir vatandaşın anlayabileceği şekilde..
   Halkımızın kafasındaki soruları biliyorum. Bunlar: ''Bor nedir? Ne işe yarar? Nerelerde ve ne kadar bulunur? Yıllık üretimi ve tüketimi  ne kadardır? Ekonomik değeri ve gelecekteki stratejik önemi nedir?'' gibi sorular silsilesidir. 
   Ben önce  bu soruları güncellenmiş bilgilerle cevaplamaya çalışacağım. Sonra da konu ile ilgili kendi yorumlarımı paylaşacağım.
   Bor tabiatta bulunan 94 doğal elementten biridir. Kimyada simgesi B olarak gösterilir. Tabiatta saf olarak bulunmaz; birtakım elementlerle bileşik olarak tuz şeklinde ve mineraller halinde bulunur. Doğada yaklaşık 230'dan fazla bor minerali bulunmakla beraber, ülkemizde de bulunan en önemli mineraller; tinkal, kolemanit, kernit, üleksit, pandermit, ve borasit gibi minerallerdir. Bunlar yapılarında farklı oranlarda bor oksit (B203) içeren doğal bileşiklerdir.
   Üretim sonucu elde edilen bu mineraller öncelikle fiziksel işleme tabi tutularak zenginleştirilir, daha sonra rafine edilerek çeşitli bor kimyasallarına dönüştürülür.
   Bor madeni ilk bakışta beyaz bir kayayı andırmaktadır. Elmastan sonra en sert elementtir. Metalle ametal arası yarı iletken özelliğe sahip olup ısılara karşı da çok dayanıklıdır.
   Şimdilik bu kadar teknik bilgi yeter. Şimdi de diğer soruları cevaplamaya geçelim.
   Bor ne işe yarar? Borun kullanım alanı o kadar çoktur ki bunları sayıp anlatmaya bu köşe yazısı yetmez. Yalnız şunu söyleyeyim: Bor şu an en az 450 uygulamada kullanılmaktadır. Ama önemli olan bazılarını sayalım.
   Bor ürünleri; tarım, cam sanayi, kimya ve deterjan sektörü, seramik, elektronik ve iletişim sektörü, uzay ve hava araçları, nükleer uygulamalar, askeri araçlar, yakıtlar ve polimerik malzemeler, nanoteknolojiler, otomotiv ve enerji sektörü, sağlık sektörü, metalürji ve inşaat gibi pek çok alanda kullanılmaktadır.
   (Not: Bu günlerde, Hazine ve Maliye Bakanı  Berat Albayrak borun demir-çelik sektöründe yaygın bir şekilde kullanılacağını söylemiştir.)
   Ayrıca, şu günlerde uçakların yakıtlarında katkı malzemesi olarak kullanılan borun, önümüzdeki yıllar içinde kara ve deniz taşıtlarında da kullanılması çalışmaları devam ediyor. Yapılan araştırmalar neticesinde borun pillere destek olarak kullanılmasının, pillerin 3 kat daha fazla güçlü olmasını sağladığı görülüyor. Bu da gelecekteki elektrikli otomobiller için önemli bir avantaj olacak anlamına geliyor.
   Bor minerallerinin dünyadaki toplam bilinen rezervleri 3.300.000.00 tonu Türkiye'de ve 1.300.000.000 tonu diğer ülkelerde olmak üzere yaklaşık 4.600.000.000 ton kadardır. Buradan da görülüyor ki dünya rezervlerinin % 72'si ülkemizdedir. Geri kalan rezervler başta ABD olmak üzere,Rusya, Çin, Şili ve Arjantin gibi Güney Amerika ülkelerinde, ve Sırbistan'da bulunmaktadır.
   Ülkemizde bulunduğu yerler; Kırka/ Eskişehir, Bigadiç/ Balıkesir, Kestelek/ Bursa ve Emet/ Kütahya'dır. En fazla rezerv 1 milyar 800 bin ton ile Emet'te bulunmaktadır.
   Borun dünyadaki yıllık toplam üretimi, 2017 yılında 4.3 milyon ton civarında olmuştur. Türkiye'de bor madenlerini işleten Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü'nün (Eti Maden) üretimi ise bu yıl içinde 2.025 milyon ton rafine bordur. Bu demektir ki Türkiye dünya toplam bor üretiminin % 47'sini gerçekleştirmiştir.
   Dünya bor sektöründeki talebin yaklaşık % 57'si Türkiye ve % 26'sı ABD tarafından karşılanmaktadır.
   2017 yılında dünya bor ürünleri tüketiminin sektörel dağılımının % 47 payla cam, % 16 payla tarım, % 15 payla seramik ve % 2 payla deterjan - temizlik sektöründe olduğu hesaplanmaktadır.
   Türkiye 2017 yılında ürettiği 2.2 milyon ton bor madeni satışından 890 milyon dolar hasılat elde etmiştir. (Bunun 823 milyon doları yurt dışı satışlardan gelmiştir.) Bu demektir ki bor madeninin ortalama satış fiyatı = 890 /2.2  = 405 dolar / ton olarak gerçekleşmiştir. Bu ortalama fiyatın dışında bir bor  ürününü örnek vermek gerekirse; bir ton borik asit 500 - 700 dolardan işlem görmüştür. 
   Burada dikkat edilecek bir husus da bu 890 milyon dolarlık hasılatın tamamının kâr olmadığıdır. Bu sizi yanıltmasın. Çünkü bu gün Eti Maden'de 4.000 kişi çalışmaktadır ve personel giderleri hayli yüksektir. Ayrıca üretim ve pazarlama giderleri ve finansman giderleri gibi gider kalemlerini de hesaba kattığımızda, Eti Maden'in net karı en fazla hasılatın yarısı kadardır. Ama tabii ki bu da önemli bir kazanımdır.
   1917 yılı itibariyle dünya bor ürünleri tüketimi 3.865 milyon ton olmuştur. Bu gün için Eti Maden'in dünyadaki pazar payı % 57 civarındadır. Fakat bu zenginliğine rağmen Türkiye'nin bor üretimi ve ihracatı düşük seviyede seyretmekte ve bundan dolayı da bordan beklediğimiz getiri de gerçekleşmemektedir.
   Şimdi bunu biraz açalım.
   Ülkemizde bor madenlerinin üretilmesi, işletilmesi ve pazarlanması faaliyetleri görevi 2840 Sayılı Kanun ile Eti Maden'e verilmiştir. Fakat Eti Maden'in istediği gibi üretim yapması, madeni işlemesi ve pazarlaması mümkün olmamaktadır. Çünkü karşılarında Rio Tinto veya US Borax diye dünyanın en büyük ve çok uluslu madencilik şirketi vardır. İngiliz orijinli ve Amerikan sermayeli bu şirket dünya bor piyasasını elinde tutmakta ve Eti Maden dünya bor fiyatlarının tespitinde ve pazarlanmasında bu şirketle ortak hareket etmek zorunda kalmaktadır.
   Bor konusunda verebileceğim en sadeleştirilmiş ve özet bilgi bu kadardır.
   Şimdi de bu konudaki kendi görüş ve yorumlarımı paylaşmak istiyorum. Çünkü Türkiye kamuoyunun bordan beklentileri hayal alemini zorlamaktadır. Bordan trilyonlarca dolar kazanabileceğimiz ve bor sayesinde Türkiye'nin çok zenginleşeceği gibi ütopik söylemler havada uçuşmaktadır. İleride hayal kırıklığı yaşanmaması ve beklentilerin ayakları yere basacak düzeyde tutulması için realiteyi iyi bilmekte fayda vardır.
   Bilindiği gibi dünyada 118 element vardır. Bunlardan 24 tanesi laboratuvar ortamında üretilmiş olup 94 tanesi doğada bulunmaktadır. Buna bor da dahildir.    Doğadaki tüm varlıklar bu 94 tabii elementin çeşitli şekillerde ve oranlarda birbirleriyle birleşmesi sonucu oluşmaktadır. Bu yüzden sokakta yürürken ayağınıza takılan bir taşa sadece taş diye bakmayın; o bir mineral yumağıdır! İçinde demir de olabilir bakır da.. Hatta altın ve gümüş de.. Ama o taş bir maden değildir. Maden olabilmesi için ekonomik olarak işletilebilmesi gereklidir. Örneğin o taştan 1 gram demir çıkarabilmek için 1000 lira üretim maliyeti oluyorsa, bu madencilik olamaz.
   Burada aklıma yazarı belli olmayan anonim bir şiir geldi. İlk dizelerini yazayım.
             ''Hasan dağı arpalıktır, eğer saban yürürse
             Her dereye bir değirmen, eğer suyu gelirse..''
   Yani demek istiyorum ki, olmayacak şeylere takılıp fazla hayale kapılmamalı!
   Bir diğer husus; rezerv konusudur. Yazılan çizilen rezervler toplam rezervlerdir. Burada toplam rezervin bileşenleri unutulmamalı. Bunlar ''hazır veya görünür rezerv'', ''muhtemel rezerv'' ve ''mümkün rezerv''dir. Hazır veya görünür rezerv dediğimiz, cevher veya kömür yatağının sınırlarının ve tonajının kesin olarak hesaplanmış halidir. Muhtemel rezerv yatağın iki boyutunun kabaca hesaplanmış halidir. Mümkün rezerv ise kaba hesaplara ve tahminlere dayalıdır. 
   Görüldüğü gibi, burada en güvenilir rezerv görünür veya hazır rezervdir. Diğerleri daha ziyade kaba hesaplara ve tahminlere dayandığı için çok güvenilir değildir. Olabilirler de olmayabilirler de.. Ama işin garibi toplam rezervin en büyük bileşenleri de bunlardır.
   Yani demem o ki ülkemizdeki bor rezervleri beyan edildiği kadar olmayabilir. Ayrıca, yer altındaki rezervin % 100'ünün alınamayacağı; en iyimser hesapla ancak % 80'ininin alınabileceği gerçeğinin de hesaba katılması gerekir.
   Şimdi bu durumda  bir hesap yapalım. Dünyada tekel miyiz değil miyiz görelim..
   Türkiye dışındaki dünya rezervi neydi? 1 milyar 300 milyon ton! Peki dünyada, Türkiye dahil, yıllık üretim ne kadar? 2017 verilerine göre 4.3 milyon ton. Biz olmadan, bu tempoyla gidilirse  bor dünyaya kaç sene yeter? Hesaplayalım: 1.300.000.000/ 4.300.000 = 300 sene! Hadi diyelim ki tüketim iki misi arttı ve rezervin de tamamını alınamadı; yine de en az 100 sene yapar! Bu arada, başka rezervler bulunabileceğini de hesaba katmadım dikkat ederseniz! 
   (Ha, bu arada,  borun gelecekte benzinin yerine kullanılabileceği düşüncesi de şimdilik sadece bir projedir. Bu projenin hayata geçirilip geçirilemeyeceği meçhuldür. Hayaller kurarken bunu da bir hatırlatayım dedim!)
   Kısacası, sanıldığı gibi dünya bor konusunda bize mahkum değildir. Ayrıca, 100 sene sonra kim öle kim kala! Teknolojinin bu kadar hızlı geliştiği bir dünyada insanlar uzaya yerleşmeye bile başlayabilir! Değişik teknolojiler bulunabilir, veya ürünler üretilebilir ve borun kıymeti harbiyesi de kalmayabilir. 
   Değerli okuyucular, bor  gerçekten önemlidir. Belki Türkiyeyi ihya edecek bir servet değildir ama ülkemizin gelişmesine çok önemli katkılar sağlayabilir. Ancak borun üretimi, zenginleştirilmesi ve pazarlanması konusunda Türkiye, Rio Tinto Şirketi gibi küresel güçlerin prangasından kurtulmalıdır. 
   Benim burada yapmak istediğim bor konusunda daha gerçekçi olunması, ve şehir efsanelerine konu olacak kadar abartılmaması gerektiğine dikkatinizi çekmektir..