Bildiğiniz gibi son yıllarda dünya ülkeleri ve ülkemiz de enerji kullanımı ile ilgili olarak çeşitli konuları gündeme getirmişler, HES’ler, termik santraller vs. derken kamuoyu da haklı olarak endişelerini ortaya koymuştur.
Çevre kirliliği enerji politikaları sonucu ortaya çıkmış bir olaydır.
Oysa ki enerji üretiminin başka yoları da vardır…
Bakın web ortamında dünyaya bu konuda bir mektupla nasıl sesleniliyor:
 
Sayın Karar Vericiler, politikacılar, hükümet yetkilileri ve Diğer Kamu Görevlileri,
1. 29 Nisan 2015’te kutlayacağımız 20. Uluslararası Gürültü Farkındalık Günü vesilesiyle, rüzgar türbinlerinin ürettiği ve rüzgar enerjisi sektörü, politikacılar, hatta, sağlık yetkilileri tarafından büyük ölçüde ve bilerek görmezden gelinen ses ötesi dalgalar ve düşük frekanslı gürültünün tehlikeleri konusunda sizi uyarmak istiyoruz. Dünya genelinde rüzgar enerjisi sektörü, rüzgar türbinlerinin ürettiği darbeli ses ötesi dalga ve düşük frekanslı gürültünün doğrudan sebep olduğu uyku bozukluğu ve ciddi sağlık sorunlarını bilerek görmezden gelerek, bölge halkının sağlığını tehlikeye atma pahasına, salt kâr amacıyla rüzgar türbinlerinin insanların evlerine olabildiğince yakın inşa edilmesi için çaba göstermektedir. Kamu yetkilileri mevcut bilimsel kanıtları ve verilen zararı görmezden gelerek suça ortak olmaktadır.
2. Bu nedenle, konuyu inceleyerek durum tespiti yapmanızı rica ediyoruz. epaw.org, na-paw.org ve waubrafoundation.org.au gibi çeşitli sitelerinin yanı sıra tıp ve bilim doktoru Dr. Nina Pierpont’un Rüzgar Türbini Sendromu (Wind Turbine Syndrome, ayrıca bakınız: windturbinesyndrome.com) ve Wales Üniversitesi’nde ekoloji okutmanı olan Dr. John Etherington’un Rüzgar Çiftliği Aldatmacası (The Wind Farm Scam, 2009) adlı kitaplarında çok sayıda akustik, bilimsel ve klinik bilgi mevcuttur.
3. Kanıtlar gösteriyor ki duyulabilen gürültü (200 Hz altındaki düşük frekanslı gürültü) ile duyulamayan ama belirgin şekilde hissedilen gürültü (20 Hz altındaki ses ötesi dalgalar) sağlık üzerindeki çok olumsuz etkiler yaratmaktadır ve insan sağlığı için son derece zararlıdır. Rüzgar türbinlerinin ürettiği darbeli ses ötesi dalgalar ve düşük frekanslı gürültünün doğrudan semptomlara ve duyarlılığa neden olduğu Amerikalı bilim adamı Dr. Kelley tarafından 1980’li yıllarda tespit edilmiştir. Daha yakın tarihte ise, rüzgar santrali işletmecisi Pacific Hydro için Steven Cooper tarafından Cape Bridgewater, Avustralya’da gerçekleştirilen araştırma Dr. Kelley’nin otuz yıl önceki araştırmasını birçok açıdan teyit etmiştir.
4. Bir rüzgar türbininin ömrü 20 ila 25 yıl arasındadır. Mevcut türbinlerin yenilenmesiyle birlikte bu süre bir 25 yıl daha uzamaktadır. Dolayısıyla, insanlar bir ömür boyu türbinlere katlanmak zorundadır. İnsanlar en çok darbeli ses ötesi dalgalara maruz kalmaktadır. Türbin bıçağının her dönüşünde bu darbeli dalgalar oluşmaktadır.
5. Bu nedenle, karar vericilerden biri olarak sizden taleplerimiz:
5.1. Otuz yıldır yapılan araştırmaların ortaya koyduğu üzere (rüzgar türbinlerinin gürültüsünü inceleyen NASA’nın çalışması ve tarihsel gelişimini değerlendiren diğer araştırmalar), rüzgar türbinlerinin gürültüsünün yarattığı tehlikelere dair bilimsel kanıtları dikkate almaya başlayın. Bu araştırmalar, özellikle ses ötesi dalgaların kapalı cam ve duvarlardan geçtiğini, hatta, odaların içinde yankılanarak daha da şiddetli bir etki yarattığını ortaya koymaktadır (cdn.knightlab.com ),
5.2. Dünyanın dört bir yanında rüzgar türbinlerinin gürültüsü yüzünden yardım çığlığı atan, hatta, bu yüzden evlerini terk etmek zorunda kalan bu kadar çok insanı görmezden gelmeye son verin (örneğin: epaw.org; na-paw.org)
5.3. Günümüzde rüzgar çiftliklerinin gece yaşanan gürültü kirliliğinin en büyük etkenlerinden bir tanesi olduğunu ve uzun süreli uyku yoksunluğunun BM İşkencenin Önlenmesi Komitesi (CAT) tarafından işkence sayıldığını kabul edin,
5.4. Rüzgar enerjisi sektörünün, başta aşağıdaki gerçekler olmak üzere, ses ötesi dalgalar ve düşük frekanslı gürültü hakkında çok sayıda kanıt bulunduğunu kamuoyu ve kamu görevlilerinin öğrenmesini istemediğini görün:
·         Daha fazla megavat üreten daha güçlü türbinlerin olması, daha büyük oranda ses ötesi dalga ve düşük frekanslı gürültü üretilmesi anlamına gelmektedir,
·         Ses ötesi dalgaların çok uzun mesafelere ulaşabildiği bilinmektedir,
·         Çok sayıda türbinden oluşan rüzgar çiftliklerinin yarattığı gürültü kirliliği tek bir türbine göre çok daha şiddetlidir. Ancak, evlerin veya işyerlerinin çok yakınında yer alan tek bir türbin dahi sağlığa çok ciddi zararlar verebilmektedir,
·         Tepelere kurulan rüzgar türbinlerinin ürettiği ses ötesi dalgalar çok daha uzak mesafelere ulaşmaktadır,
·         Daha şiddetli rüzgarlar, daha yüksek nem oranları, kırsal kesimlerde daha düşük frekanslı çevre gürültüsü, hava sıcaklıklarının tersine dönmesi vs. nispeten daha yüksek seviyelerdeki ses ötesi dalgalar ve düşük frekanslı gürültü kirliliğinin daha da olumsuz etkiler yarattığı anlamına gelebilir,
·         Mevcut modellerin hiçbiri, rüzgar çiftliklerinin gerçekte ürettiği ses ötesi dalgalar ve düşük frekanslı gürültü kirliliğini doğru bir şekilde tahmin edememektedir,
·         Özellikle duyarlı grupta yer alan çocuklar, yaşlılar ve hamileler tehdit altındadır,
·         Farklı güçteki rüzgar türbinlerinin güvenli uzaklaşma mesafeleri ve bu uzaklaşma mesafelerinin çevre halkını koruyup korumadığı henüz tespit EDİLMEMİŞTİR,
·         Mevcut gürültü ölçümleri yerine evlerin içinde tam spektrum ölçüm yapılması şartını getirin ve düşük frekanslı gürültüyü ve ses ötesi dalgaları ölçmeyen A ağırlıklı Ses Düzeyi (dBA) ölçümlerinin uygun olmadığını kabul edin,
·         Rüzgar türbinlerinin gürültü ölçümü için A ağırlıklı ses düzeyinin kullanımına derhal son verin,
·         Rüzgar enerjisini sübvanse etmeye derhal son verin.