Memleket seçim sath-ı mailini girerken, AKP de muhalefeti tasfiye etmek için harekete geçti… Anlaşılan o ki, kamuoyu anketlerinden beklediği sonuçlar çıkmayan AKP, oylarını koruyabilmek için tezgâh üstüne tezgâh çevirecek bu kampanya döneminde de… Havuz medyasının akla zarar desteğiyle kendi siyasal çıkarlarını ülke çıkarıymış yutturan Erdoğan ve çevresi kendilerine yönelik her türlü eleştiriyi, ülkenin varlığına, birliğine, yapılmış bir saldırı gibi sunuyor… Bu uğurda yaygaralı haberler yapılıyor, akla zarar tezviratla Erdoğan’dan mitik bir kişilik yaratılmaya çalışılıyor…
 
Kurnazlıklarına da dağlar dayanmıyor doğrusu… İşine geldiğinde yere göğe sığdıramadığı işadamlarından üreticilere, sendikalardan meslek örgütlerine, siyasal partilerden sivil toplum kuruluşlarına, aktivistlerden aydınlara toplumun her kesimini, azıcık çıkarları çatıştığında, “Türkiye düşmanı” ilan ediyorlar bir anda… Şu ya da bu nedenle kendine bir dönemde destek veren ancak otoriter eğilimler içine girince itiraz eden çevrelere ağır yaptırımlar uygulayıp, sözcüğün tam anlamıyla “kullanışlı aptal” muamelesi yapıyor…
 
DARBE PLANCILARI GEZİCİLER DEĞİL DEVLET GÖREVLİLERİDİR
İnanılmaz bir pervasızlık içindeler ayrıca… 15 Temmuz alçaklığının ardından daha demokratik bir ülkeyi inşa edip, devletin dokusuna nüfuz eden cemaat şarlatanlığını temizlemek yerine, demokratik hak ve özgürlükleri kısıtlayıp, kendine yakın cemaatleri, FETÖ’nün yerine ikame ettiler hızla… Yetinmeyip demokratik muhalefeti ezmek için Gezi’yi darbe girişimi olarak göstermeye başladılar şimdi de… Taksim Dayanışması’ndan Avukat Can Atalay, Şehir Plancıları Odası’ndan Tayfun Kahraman, Mimar Mücella Yapıcı ifadeye çağrılırken, Oyuncu Mehmet Ali Alabora hakkında tutuklama kararı çıkarıldı…  
 
Bu nasıl bir riyakârlıktır, Gezi’yi ateşe veren Vali Hüseyin Avni Mutlu, şimdi, FETÖ terör örgütü üyesi olmaktan cezaevinde yatıyor... Gezi’de devlet şiddetinin ne olduğunu dünyaya gösteren Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın FETÖ’den yargılanıyor... Bu da, ülkeyi istikrarsızlaştırıp bir darbe iklimine sokmak isteyenlerin Gezi direnişçileri değil, onlara zalimane muamele yapıp onlarca insanın ölmesine sebep olan devlet görevlileri olduğunu gösteriyor… Durum bu kadar açıkken Taksim Dayanışması’na soruşturma başlatılması, AKP’nin ne kadar samimiyetsiz olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor…
 
GEZİ EYLEMLERİNE BAŞINDAN SONUNA KATILMIŞ BİRİYİM
Pişkinliğin bu kadarını anlamak için yandaş olmak lazım kesinlikle… İş insanı Osman Kavala kültürel çeşitliliğin tanınması, kültür sanatta diyaloğun ve kültürel işbirliğinin sağlanması için yürüttüğü toplum faaliyetleriyle tanınıyor… “Akil adamlar heyeti” içinde yer alarak Kürt sorununun çözümü için AKP ile işbirliği de yapan Kavala, bir yılı aşkın süredir “hukuksuz” şekilde hapiste tutuluyor… “Hukuksuz” diyorum, onca zaman içinde iddianamesi bile yazılmadığı için neyle suçlandığı bile bilinmiyor çünkü… Havuz medyası, Kavala’nın, Gezi’nin finansörü olduğu tezviratını yayıyor…
 
Kendimi ihbar etmek gibi olacak ama Gezi eylemlerine başından sonuna katılmış biriyim… O eylemlerde kimseyle çatışmasam da birçok kez sokağa çıktım, Zonguldak’taki eylemlerin örgütlenmesine katkı sundum hatta… Yetinmedim, bir hafta sonu Gezi Parkı’na gidip o ağaçların altında yattım… Tüm bu faaliyetlerde  otobüs bileti dışında bir kuruş para harcamadım, hiç gerek duymadık çünkü… Sesimiz, öfkemiz ve aydınlık yarınlara duyduğumuz umut tek sermayemizdi Gezi’de… Şimdi birilerinin “finansör” ilan edilmesi, yapılacak cadı avının de habercisi bence…