DİYANET'E ÇAĞRI VAR!

Gazeteci Ahmet Öztürk ağabey, geçen gün önemli bir konuya değindi.

Her cuma camilerimizde para toplanıyor. Bu bağışlar, damlaya damlaya göl oluyor. Kimi zaman da gerek ülkemizdeki doğal afetler, gerekse dünya üzerindeki savaş ve afetlerde zor durumdaki insanlar için bağışlar yapılıyor. Yüzler gülüyor.

Bunlara itirazımız yok. Fakat genel anlamda cami ve kurs inşaatları için düzenlenen bu kampanyalar, insanları yaşatmak için de yapılsa fena mı olur?

Bir yaraya merhem olmaz mı?

Bir yavrunun yüzü gülmez mi acep?

Mesela SMA Tip1 hastası 10 aylık Alparslan bebek... Çaycumalı Gülserin ve Ergün Başoğlu çifti, eğer 2,1 milyon dolarlık ilacı alamazsa Alparslan bebek ölecek. Bir insanı yaşatmak bütün insanlığı yaşatmak gibiyse, duyarlı hocalarımıza yeni bir çığır açmak düşmez mi?

Haydi bir güzellik yapalım.

Hz. İbrahim'in(A.S) ateşini söndüren bir karınca kararında bari olabilelim...

***

"Haklıdan yana değil, güçlüden yana olanlar korkak ve kaypak olurlar. Güç merkezi değiştikçe dönerler; fırıldak olurlar"

Bu sözler, Türkiye'nin gelmiş geçmiş en büyük gazetecisi Uğur Mumcu'ya ait. Dünya görüşlerimiz farklı olsa da bazı gerçekler değişmez. Elimde okuduğum kitapta onun öldürülmeden önceki son yazılarına bakıyordum. 1990'lı yıllarda ülkeyi kasıp kavuran terör konusunda önemli detaylara ulaştığı anda, karanlık bir el tarafından nasıl da haince katledildiği vurgulanıyordu.

Ne ilginç rastlantı ki, 28 yıllık faili meçhul olay, esrarengiz bir şekilde gündeme geldi. Ortaya saçılan ithamlar, doğru mu yanlış mı bilemeyiz; fakat şunu kesin olarak biliyoruz ki, o da Uğur Mumcu'ya "Haklıdan yana değil, güçlüden yana olanlar korkak ve kaypak olurlar. Güç merkezi değiştikçe dönerler; fırıldak olurlar" sözlerini söyleten siyasal ve toplumsal zeminin, o günden bugüne pek değişmediğidir.

Peki, yelpazenin sağ kanadından büyük devlet adamı Muhsin Yazıcıoğlu ne diyordu:

"Bir saniyesine bile hakim olamadığınız bir dünya hayatı için, bu kadar fırıldak olmanın anlamı yoktur."

Her iki isme de rahmet diliyorum.

Eğer bir hakikatse, sağdan söylenmiş, soldan söylenmiş; ne önemi var!

Bence eğitimcilerin ve sosyal bilimcilerin, insanlarda karakter eğitimini geliştirmek için çok ama çok kafa yorması gerekiyor.

***

Sevgili okurlarım! Yerel konumuz büyük umutlarla yapılan Kozlu kavşağı...

Biliyorsunuz, Tıp fakültesine, 'Karaelmas Köprülü Kavşağı' adıyla bir çalışma hizmete girdi. Proje çok gecikmiş olsa da Ulaştırma bakanlığı çalışanlarına teşekkür etmiştim.

Öte yandan yaklaşık 10 bin nüfusa hitap eden İbn-i Sina kampüsü ve çevresindeki yerleşke için üst geçit yapılırken, yaklaşık 50 bin nüfusa sahip Kozlu kavşağına üst geçit inşa edilmemesi; büyük bir çelişkinin yanı sıra basiretsizlik örneği değil midir?

Şöyle örnek vereyim: Geçen gün araçla Kozlu istikametine gidiyoruz. Kavşağa yaklaşınca trafik durdu. Epeyi bir kuyruk oluştu. 2-3 dakika bekledik. 'Neyse ki yeşil ışık yandı' dedik. Tam kavşağa yaklaştık, Kozlu istikametine yöneleceğiz, zank bir kırmızı ışık daha... Hoppalaa... Bekle babam bekle...

Hadi Kozlu'ya gidecekleri boş verelim, onlar beklesin diyelim. Peki hastaneye yetişmesi gereken hastalar ne olacak? Dakikalarca kırmızı ışıkta mı bekleyecekler?

Kozlu kavşağı eski halindeyken trafik bu kadar kilitlenmiyordu.

Oraya dünya kadar para gömüldü, yazık günah değil mi beyim?

Zonguldak, Bartın Karabük istikametinden Tıp fakültesi ve Ereğli istikametine gidip gelen sürücülerin, trafiğe takılmaksızın üst geçitle geçmesi daha akla mantığa uygun değil miydi beyim?

Hani projeye göre üst geçit yapılacaktı? Ne oldu da o projede değişikliğe gidildi?

'Efendim olmuş bitmiş, yazıp çizmenin ne anlamı var artık' diyebilirsiniz. Ama ne yazık ki insanlara her gün eziyet veren o kavşak, 'oldu bitti' ile geçiştirilebilecek bir mesele değilki... Bu yanlış düzeltilmedikçe sürekli gündeme gelecektir. Demem o ki, canlar yanacağına, biraz başlar ağrısın. Ulaştırma bakanlığı ve Valilik makamı bu konuyu masaya yatırsın. 

Peki hiç olumlu yanı yok mu? Var elbette... Sel taşkınları veya denizde fırtına olduğunda sular altında kalan yol yükseltilmiş mesela. Bu da karda yağmurda ulaşımın aksamaması adına önemli bir detay...

Plağı tekrar başa sarıyorum! Proje tekrar ele alınarak, Kozlu kavşağının üstüne geliş gidiş olmak üzere üst geçit yapılmalıdır...

Duyduk duymadık demeyin, ey yetkililer!

Ahalinin beklentisi budur. 

DİYANET'E ÇAĞRI VAR!

Gazeteci Ahmet Öztürk ağabey, geçen gün önemli bir konuya değindi.

Her cuma camilerimizde para toplanıyor. Bu bağışlar, damlaya damlaya göl oluyor. Kimi zaman da gerek ülkemizdeki doğal afetler, gerekse dünya üzerindeki savaş ve afetlerde zor durumdaki insanlar için bağışlar yapılıyor. Yüzler gülüyor.

Bunlara itirazımız yok. Fakat genel anlamda cami ve kurs inşaatları için düzenlenen bu kampanyalar, insanları yaşatmak için de yapılsa fena mı olur?

Bir yaraya merhem olmaz mı?

Bir yavrunun yüzü gülmez mi acep?

Mesela SMA Tip1 hastası 10 aylık Alparslan bebek... Çaycumalı Gülserin ve Ergün Başoğlu çifti, eğer 2,1 milyon dolarlık ilacı alamazsa Alparslan bebek ölecek. Bir insanı yaşatmak bütün insanlığı yaşatmak gibiyse, duyarlı hocalarımıza yeni bir çığır açmak düşmez mi?

Haydi bir güzellik yapalım.

Hz. İbrahim'in(A.S) ateşini söndüren bir karınca kararında bari olabilelim...