Seçim ertesi iki fotoğraf kamuoyunun hayli ilgisini çekmişti.

Birincisi CHP’deki “kozmik oda” fotoğrafı…

İkincisi Selim Alan’ın Şenol Şanal’a “nezaket” ziyareti…

Hatırlarsanız, Ak Partililerin, Muharrem Akdemir ve bazı CHP’lilere de bir “teşekkür” ziyaretinde bulunması gerektiğini ifade etmiştim.

Sağ olsunlar, beni kırmadılar.

Ve böylece Zonguldak merkezdeki 31 Mart 2019 seçimlerini özetleyen büyük fotoğrafın son parçası da tamamlanmış oldu. 

            ***

Sayın Selim Alan ve beraberindeki Ak Partililer, Sayın Muharrem Akdemir’e bir buket çiçek verdiler, peşinden derinden teşekkür ettiler.

Makama oturur oturmaz ilk açıklamasını yapan yeni Zonguldak Belediye Başkanı Selim Alan, Akdemir’e teşekkürlerini yineleyerek “Hizmet Bismillah” dedi.

Mührü kendi eliyle teslim eden Muharrem Akdemir ise giderayak tarihi bir açıklamaya imza attı.

Dedi ki: “Çok özel bir gündeyiz. Demokrasimizin olamazsa olmazlarından birini 31 Mart akşamı tamamladık. Bizlere yakışır bir siyasi akşamı yaşadık. Zonguldaklı hür iradesi bunu gösterdi. Bu mührü 5 yıl sonra geri almak kaydıyla veriyorum”

Her iki tarafa da hayırlı olmasını temenni ediyorum.

Yeni dönem, yeni bir başlangıç, yeni bir umut demektir.

Umarım Zonguldak halkı adına faydalı bir devir teslim olmuştur.

                 
 ***

Hangi partinin, hangi beldesinden olursa olsun.

Seçilen yeni başkanlar;

“İnsanı yaşat ki devlet yaşasın”
sözünü hayata geçirebilirse, bilin ki ‘partiler üstü’ “gönüller başkanı” olur.

Yok eğer, onun bunun etkisinde, paranın tesirinde, rantın çarkında, talanın yanında, kısaca menfaat odaklarının emrinde olursa, bilin ki “Zulüm ile abat olanın sonu berbat olur”. 

Aslında yol belli: Biri karanlığa giden, diğeri aydınlığa giden yol.

Karanlığa giden yol, görünürde çok kolay ve çok eğlenceli gözüküyor; ama sonu berbat oluyor.

Aydınlığa giden yol ise çok zor, çok meşakkatli ve çok çileli gözükse de sonunda bitmeyen müthiş güzellikler bırakıyor…

***

Şeyh Edebali’nin uyarılarını hatırlamanın ve hatırlatmanın tam zamanı diye düşünüyorum:

“Ey oğul, artık Bey’sin!

Bundan sonra öfke bize, uysallık sana.

Güceniklik bize, gönül almak sana.

Suçlamak bize, katlanmak sana.

Acizlik bize, hoş görmek sana.

Anlaşmazlıklar bize, adalet sana.

Haksızlık bize, bağışlamak sana...

Ey oğul, sabretmesini bil, vaktinden önce çiçek açmaz.

Şunu da unutma; insanı yaşat ki devlet yaşasın.

Ey oğul, işin ağır, işin çetin, gücün kula bağlı. Allah yardımcın olsun...

Güçlüsün, kuvvetlisin, akıllısın, kelâmlısın!

Ama; bunları nerede, nasıl kullanacağını bilmezsen sabah rüzgârında savrulur gidersin.

Öfken ve nefsin bir olup aklını yener.

Daima sabırlı, sebatlı ve iradene sahip olasın!

Dünya, senin gözlerinin gördüğü gibi değildir.

Bütün bilinmeyenler feth edilmeyenler, görünmeyenler, ancak sen faziletli ve ahlâklı olursan gün ışığına çıkacaktır.

Ey oğul! Ananı, atanı say! Bereket büyüklerle beraberdir.

İnancını kaybedersen, yeşilken çöllere dönersin.

Açık sözlü ol! Her sözü üstüne alma!

Gördüğünü görme! Bildiğini bilme. Sevildiğin yere sık gidip gelme!

Ey oğul! Üç kişiye acı: Cahil arasındaki âlime, zenginken fakir düşene ve hatırlı iken itibarını kaybedene!

Ey oğul! Unutma ki, yüksekte yer tutanlar, aşağıdakiler kadar emniyette değildir.

Haklıysan mücadeleden korkma!”


Muradına erip başkanlık koltuğuna oturan, 

yeni belediye başkanlarımızın kulağına küpe olması umuduyla…