Utanmak nedir bilmeyen yüzsüzler için “Bunun ar damarı çatlamış” derdi annem… Bugünlerde yaşanan her olay,  siyasetçilerin kurduğu her cümle annemin bu sözünü anımsatıyor…  Referandum günü yaklaştıkça paniğe kapılan AKP elebaşları, devletin tüm olanaklarını kullanarak, sandıktan  “Hayır” çıkmasını engellemeye çalışıyor… Dayattıkları anayasayı anlatamaz duruma düşünce, mantıksalhiçbir tutarlılık aramadan“Hayır”diyenlere saldırıyor…Suç ortaklığı günlerinde, muhterem hoca efendilerini yere göğe koyamayanAKP’lilerin, daha o sözlerinağızlarındaki yankısı dinmemişken,  başkalarını FETÖ’cülükle suçlaması, artık komik bile kaçmıyor…
 
Söylenen her söz vicdanlarda derin yara açıyor. Nasıl açmasın? Başefendi, daha birkaç gün önce, “Hapisteki gazetecilerin listesini verin diyoruz. Bakıyorum, hepsi hırsız, çocuk istismarcısı, terörist. Geçenlerde de 149 kişilik bir liste geldi. 144'ü terör, 4'ü adi suçlardan içeride. Bunların gazetecilikle ne ilgisi var ki” buyurdu hiç sıkılmadan… Ciddiye alıp yanıt vermeye gerek yok ama neye üzüleceğini şaşırıyor insan… İddianame bile düzenlemeden insanları aylardır içeride tutan hukuksuzluğa mı? Gazetecileri cemaatlere yaptığı eleştiriler nedeniyledin düşmanlığıyla suçlayanların, bugün, FETÖ’cü diye zindanlara tıkmasındaki vicdansızlığa mı?Yoksa isnat edilen şu adi suçlara mı…
 
YALANINIZ BATSIN
Neymiş, Gülen cemaatinin devlet içindeki örgütlenmesinden haberi yokmuş AKP elebaşlarının; FETÖ’yü, gerçekten hizmet hareketi sanıyorlarmış… Yine annemin deyimiyle, “kuldan utanmaları yok, Allah’tan korkuları da kalmadı” bunların… Uğur Mumcu yıllar önce yazdıkarşı karşıya olduğumuz tehlikeyi, bedelini canıyla ödedi. MGK’ye bizzat kendi dönemlerinde sunulan klasörler dolusu raporu, altlarında kendi imzaları olan tavsiye kararlarını bir kenara koydum, Gazeteci Ahmet Şık, yıllarca hapis yatma pahasına, “Dokunan yanar” çığlığıyla ifşa etti imamın ordusunu… Tüm dünya öğrendi de, kitabı yayımlanmadan yasaklayıp Şık’ı hapse atan kara vicdanlar duymadı öyle mi? Yalanınız batsın…
 
Devleti yönetilemez hale getiren AKP elebaşları, deli gömleği giydirdi hepimize… Sayelerinde Kafka romanlarındakiabsürt atmosferde yaşıyor Türkiye… Şu televizyonların haline bakın, tüm kanallar, AKP’nin uydurduğu sloganlardan oluşan referandum sayaçlarıyla yayın yaparken, havuzdan beslenmeli onlarca gazete, her gün aynı manşetle konuyor önümüze… Zırva bile denmeyecek komplo teorilerini akla ziyan çabalarla topluma enjekte eden gazeteler, demiri altın gösteren simyacılara taş çıkarıyor… Azıcık vicdanı olan, adalet duygusunu kaybetmemiş insanların, “Hayır” demesi için yalnızca bu bile yeter bence…
 
KİMİN PARASIYLA, BU KAMPANYAYI YÜRÜTÜYOR
Gazetelerin “Ekranlarda ‘Hayır’a yer yok” başlığıyla verdiği haberde, her şeyi anlatıyor zaten…  Diğer kanallardaki ancak ahlaksızlıkla açıklanabilecek eşitsizlikten vazgeçtim, alın size bir kamu kurumu olan TRT’nin içler acısı hali… “TRT Haber’de 1-20 Mart arasında, Cumhurbaşkanı ve danışmanlarına toplam 20,8 saat, AKP’ye 42 saat ayrıldı. Cumhurbaşkanı ile AKP’ye 20 günde 62,8 saat ayrılırken, MHP’ye 48 dakika yani bir saatten az, CHP’ye 3,2 saat yer verildi. HDP’ye ise hiçbir şekilde yer verilmedi.”O TRT ki elektrik için ödediğimiz her faturadan pay alıyor.  Ödediğim her kuruş haram zıkkım olsun TRT’ye… Yine annemin deyimiyle,“Burunlarından fitil fitil gelsin…”
 
Öyle hale geldik ki, eskiden olsa kıyamet koparacak şeyler normalleşmeye başladı artık… Tarafsızlık yemini eden vepartiye üye olması kabul edilinceye kadar buna sadık kalması gereken Erdoğan, herkese hakaret ede ede oy toplamaya çalışıyor…Kimi zübüklerdeolağanlaştırmaya çalışıyorbunu …Sormak hakkım: Erdoğan, kimin parasıyla, yürütüyor bu kampanyayı? Asgari ücretliye, “imkânlarımız bu kadar” diyerek üç kuruşu çok görenlerin, milyonlarca insanın hakkını, buralarda harcaması hangi vicdana sığıyor? Herkesin huzurunda ettiği yemine bile sadık kalmayan birinin adaletine mi güveneceğiz? Adım eminim ki, bu halk, bu vicdansızlığa “Hayır” diyecek…