Sokağın öfkesi manşetlerimize de yansımış olsa gerek…

Zonguldak Belediye Başkanı Muharrem Akdemir, bir hayli bozulmuş yazdıklarımıza…

Benim açımdan hiç mahsuru yok!

Baksanıza bir bardak suda fırtına koptu son bir haftada…

Ortada ne doğal bir afet vardı, ne de öyle aman aman bir kriz…

Akdemir’in beklemediği kadar(!) yağan kar, şehrin üzerine kabus gibi çöktü…

Bırakın araçla çarşıya inmeyi, yüksek kesimlerde, ara mahallelerde insanlar bakkala ekmek almaya bile gidemedi…

Ortalama vatandaşın bile günler öncesinden bilgi sahibi olduğu bir kar yağışına koskoca bir kent belediyesi nasıl olurda tedbir alamazdı…

Akdemir, aklını peynir ekmekle yese kendi kendisine bu kadar büyük bir kötülük yapamazdı!

Peki ama neydi belediyeyi böylesine gafil avlayan?

Aklıma bir tek ihtimal geliyor…

O da, Zonguldak Belediyesi içerisinde yaşanan koordinasyon eksikliği…

Neredeyse 5 yıldır aynı koltukta oturtan Akdemir’in artık kadro konusunda bahanesi olamaz!

Esasına bakarsanız belediyedeki çatışma aylardır sürüyor…

CHP’li Belediye Meclis grubu deseniz cadı kazanı…

Neredeyse herkes birbirinin kuyusunu kazıyor!

Başkan Yardımcısı Şenol Şanal ile Muharrem Akdemir’in arası ise buz gibi…

Şanal, göreve geldiği ilk günden itibaren etkisini hissettirmeye başlayınca belediyede zaman içerisinde yetki karmaşası yaşandı.

Zonguldak Belediyesi’nde Erhan Darende’nin etki alanı da tartışılmaz bir gerçek…

Atanmış Darende ile seçilmiş Şanal arasındaki gizli rekabette Akdemir, Darende’den yana tavır alınca ipler daha da gerildi…

Akdemir, bu güne kadar yaşanan tüm toplumsal olaylarda sorunların altında kaldı…

Tıpkı 2 kişinin yaşamına mal olan Soğuksu Pazar yerinin çatısının yıkıldığı gün olduğu gibi…

Adına tecrübesizlik mi dersiniz, basiretsizlik mi bilemem…

Ama bildiğim bir şey var o da şu ki…

Zonguldak Belediyesi içerisindeki “buzlar çözülmeden” bu sıkıntılar son bulmaz!

Kendisine oy veren CHP seçmenlerini dahi karşısına alan, kamuoyu desteğini çoktan kaybeden Muharrem Akdemir, biran önce aynalarla yüzleşip “nerede yanlış yaptım?” diyebilmeli…

Aksi halde o koltukta görev yapacağı son 3 yıl burnundan gelir!

                                               ***

Dün kısa bir süre önce babasını kaybeden Ali Koçaklı ile sohbet ettik…

Ali, İkinci Makas’ta tanıdığım en kalender insanlardan biri…

Babasının ölümünden bir hayli etkilenmiş olacak ki anlatırken gözleri doluyor…

Ve ardından lafı babasının vefatından ötürü kendisini telefonla arayarak taziyelerini bildiren AKP Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar’a getiriyor…

Ali’yi tanımadığı halde telefonla arayarak başsağlığı dileyen Ulupınar, küçük ama anlamlı bir jest yaparak o insanların gönlünü fethetmiş…

Meğer Özcan Bey, Zonguldak’ta cenazesi olan, basına yansıyan ciddi rahatsızlığı olan herkesi arıyormuş…

Milletvekilliğinin ilk döneminde telefonlarına bile bakmayan, arayanları danışmanı Aynur Hanım’a havale eden Ulupınar, anlaşılan 7 Haziran genel seçimlerinden iyi bir ders çıkarmış…

Ama şunu söylemeden de geçemeyeceğim…

Sayın Ulupınar,

Önemli olan sizin aradığınızda insanlara ulaşabilmeniz değil, insanlar aradığında size ulaşabilmesi!