Söze sondan başlayayım; en üst limitten Emlak Vergisi ödeyeceksiniz, varsa kiracınız Kira Vergisi ödeyeceksiniz, yanınızdan ırmak akarken suyun tonuna 5.-TL vereceksiniz, Rayiç Bedel Bildirim Belgesi alırken, devletin talep ettiği Alım-Satım Vergisinden daha yüksek bir parayı ödeyeceksiniz... Yani düzenli bir yurttaş olarak üzerinize düşen ne varsa hepsini yapacaksınız ama yetmeyecek; 2017 yılına ait Kaldırım Katkı Payı ve 2018 yılına ait Asfalt Katkı Payı olarak adlandırılan 12.000.-TL ödemeniz istenecek!
Çaycuma-Filyos ana arter yoluna dökülen asfalt sanki sizin özel alanınızmış gibi düşünün... Herkesin kullandığı kaldırım yolunu sizin özel Londra Asfaltınız saysınlar; arka mahalledeki ev es geçilsin, yurttaşın henüz üzerine kümes bile yapmadığı arsası da bu etiketten nasibini alsın...
Ve siz bir yurttaş olarak sessizce oturun!
Sayın başkan, 2017’de ve 2018’de yapılan işlerden Katkı Payı talep edeceğinizi 2019’da yapılan Yerel Seçimlerdeki propaganda çalışmalarınızda neden bize söylemediniz? Biz onu bilir, ona göre oy verirdik! Bu, sağ gösterip sol vurma, siyaset ahlakının neresine tekabül ediyor?
Sayın başkan, yola asfalt dökülmesi, kaldırımların yapılması, simitçiden simit almak gibi olamayacağına göre, bu işlere ilişkin Belediye Meclisi ve ilgili kurumlarca onaylanmış bir projeniz olmalı! Bu proje yapılırken maliyet hesaplamaları yapılmış olmalı. Hangi somut nedenlerle bu hesap proje bedelini aştı? Bu aşan miktar ne kadardı? Siz milletten o miktarı mı talep ediyorsunuz, yoksa ‘Ne kaparsak kârdır!’ yöntemini mi uyguluyorsunuz? Projeyi aşan kısmı sabitse, neden bu konuda önceden halk bilgilendirilmedi?
Talep edilen rakamlar öylesine can sıkıcı ki kontrol edilemez bir öfke Çaycuma’yı dalga dalga sarıyor!
Bizden talep edilen rakamı üstte yazdım. Karşı komşumuzdan 4.500.-TL, yan komşumuzdan 13.500.-TL, gene diğer karşı komşumuzdan istenen para 8.500.-TL, yanındakinden 18.000.-TL
Bu liste böyle uzayıp gidiyor!
Sayın başkan, 10 Metrekarelik bir palet kilitli parkenin fiyatı 150.-TL’yken, üstteki rakamlar neyin nesi?
Çaycuma halkının çok büyük bir kısmının henüz durumdan haberi yok. Oysa itiraz süreci bu ay sonunda bitecek! Sanırım asıl kızılca kıyamet o zaman kopacak! Umarım buna cevaz vermezsiniz!
Bülent Bey, bu karar insani değil! Bülent Bey bu karar ahlaki değil! Bülent Bey, bu karar YAN-LIŞ!
SONUÇ:
Elbette ki yasal yollar işleyecek. İtiraz dilekçeleri verilecek. Demokratik ve hukuksal süreç çalıştırılacak... Ancak, sonuç ne olursa olsun bunun yarası kolaylıkla kapanmayacak. Bu durum mevcut belediye başkanını ilgilendirmiyor olabilir ama siyaseten bunun ne anlama geldiğini CHP Çaycuma İlçe Örgütü başta olmak üzere, CHP Zonguldak İl Yönetimi, CHP Genel Merkezi ve ikbalini ‘CHP Milletvekilliği’nde görenler daha iyi bilirler.
DİLEĞİM ODUR Kİ...
Dileğim odur ki bu açıklanamaz ve kabul edilemez uygulama girişimi ikinci bir kararla ortadan kaldırılır da açılan yarayı onarmak için elimizden geleni yaparız!
...
KALEM-ŞER!
Hocam, elbette ki ben seni kırmak istemem! Ve elbette ki biz seni seviyoruz. Bizim sevgimiz, saygımız, verdiğimiz değer, sıcak kucaklamamızın neyi eksikti de o fotoğrafın içine girdiniz? Siz ki 12 Eylül 1980 Faşist Darbesinin 1402’lik mağduru olarak uzun yıllar mesleğinizden uzak tutulup bedel ödediniz! Ondan hiçbir farkı olmayan KHK kararıyla aşından, işinden, öğrencilerinden kopartılan arkadaşlarımızın adlarının yukarıya jurnallenmesinde dahli olanlarla aynı fotoğraf karesinde yer almanızı, seni seven bir kardeşin olarak ben içime sindiremedim! Sen nasıl sindirdin hocam?
Hatırlar mısın, dönemin AKP şakşakçısı Zonguldak Valisi, köyümün toprağını, taşını, ağacını, kuşunu savunduğum için beni sürgün etmişti de Öğberler’e seninle birlikte gitmiştik. Buldukları ilk fırsatta bu ülkenin aydınlarının ümüğüne sarılan o kişilerle aynı kareye nasıl girdin hocam? Biz ki siz ağabeylerimize bakarak yolumuzu çiziyoruz; bize, “Aşınız, ekmeğinizle oynayanlarla kol kola girmenizde bir beis yok!” mu demek istediniz hocam?
Üzüldüm hocam. Bana “Kalem-şer!” diyerek belki de hayatınızın en güzel şiirini yazdınız. Sizin tanımlamanızla; ‘edepsiz’ olabilirim ama o halde bile ‘a’ ve ‘e’ harflerinin yerini değiştirerek sizin için “Kelam-şer” diye bir şiir yazmak istemem! Yukarıda da yazdığım gibi biz seni seviyoruz hocam!
Haaa! Sözümü bitirmeden sorayım hocam; bildiğim kadarıyla sizin de Çaycuma’da eviniz var. Hani yakın akrabalarınızın falan... Merak ettim de, belediye, sizden ne kadar, ne bileyim; Kaldırım Katkı Payı falan talep etti? Valla yazarsanız sevinirim hocam. Yoksa ‘size dokunmayan yılan bin yıl yaşasın!’ falan mı oldu?
Ellerinizden öpüyorum hocam. Benden “şer” “mer” çıkmaz hocam. Özünde neşeli adamımdır! Çaycuma’ya geldiğinde haber verirsen, şu bizim ünlü kavlangaların altında çay içer söyleşiriz. İnan bana bizim de anlatacak çok şeylerimiz var hocam...