Yoğurt deyip geçmeyin; dünyada ''yoğurt'' deyince Türk akla gelir. Zira, yoğurt kelimesi Türkçe'nin dünya literatürüne sokabildiği nadir kelimelerden en önemlisidir.

   Fakat maalesef buna bile sahip çıkamıyoruz. Bir çok millet bu kelimenin Yunancadan veya Bulgarcadan geldiğini düşünmektedir. Bu görüşü pompalayan da Ruslardır. Geçenlerde aldığım bir yoğurt yapma makinesinin Almanca prospektüsünde de yoğurt kelimesinin orijini olarak Macarca gösterilmektedir. Buna fazla bir itirazım yok. Zira Macarlar da aslen Türk ırkından gelmektedir ve ayrıca Macarlar 150 yıldan fazla Osmanlı idaresi altında yaşamışlardır.

   Tarihsel anlamda yoğurt 6000 yıldır üretilmektedir..Yoğurt kelimesini ilk defa Uygur Türkleri kullanmışlardır. Kelimenin  orijinalı ''yogrut''dur ve  ''katılaştırılmış veya yoğunlaştırılmış süt ürünü'' anlamına gelmektedir.

   Türkiye'de yoğurt deyince herkesin aklına Silivri veya Silifke yoğurdu gelmektedir. Hatta ''Silivri'nin yoğurdu'' türküsü sayesinde Silifke haksız bir şekilde meşhur olmuştur.Türkiye genelinde Çaycuma yoğurdunu bir çok kişi bilir ama Silivri veya Silifke yoğurdu kadar bilinmez. Zira, yeterince tanıtılamamıştır. Halbuki Çaycuma'nın yoğurdu sıradan bir yoğurt değildir; yoğurt için en değerli süt olan manda sütünden yapılmaktadır. Diğerlerinden farkı budur. Yani Çaycuma yoğurdu farklı ve değerli bir markadır!

   Neden değerli bir markadır, onu da anlatayım.

   Manda (Bazı yörelerde 'camız' veya 'camış' da denir. Çaycumalılar ise 'kömüş' der.) yoğurdu diğer yoğurtlara nazaran çok daha koyu kıvamlı, yağlı ve hoş kokuludur. İnek, koyun ve keçi sütünden iki kat daha fazla kalsiyum ve protein içerir. Biliyorsunuz, kalsiyum kemik, diş ve saç gelişmesini sağlar. Zihni açar, sinir sistemini düzenler; Kişiyi öfkelenmeye karşı korur.

   100 gram manda sütünün kalorisi 97  civarındadır. Manda yoğurdu doğal bir antibiyotiktir. İçinde çok yüksek miktarda B12, B2 ve B6 vitaminleri bulunmaktadır. Bu özellikleri itibariyle de çok besleyicidir. Kolesterol oranı daha düşüktür. E vitamini ve A vitaminine dönüşen öncü maddeler daha fazla bulunur. Ayrıca, Şeker hastalarına  faydalı bir besin olup bağırsakların çalışmasına da yardım eder.

   Görüldüğü gibi,manda yoğurdu doğal bir servettir. Ama maalesef bu servet yok olma tehlikesi ile karşı karşıyadır.

   O zaman bu serveti ve bu kültürü korumak ve yaşatmak için gerekli önlemleri acilen almalıyız. Bu görev, öncelikle adı manda yoğurdu ile özdeşleşmiş olan Çaycuma'ya; yani Çaycumalılara düşer.

   Ben, Çaycuma'nın eski belediye başkanı Mithat Gülşen'e zaman zaman takılırdım; ''Sayın Başkan, Ankara'ya her gelişinde arabanın bagajına koyduğun üç beş bakraç manda yoğurdu sayesinde her kapıyı açıyorsun. Ama Çaycuma'da mandalar gittikçe azalıyor. Gel, bu mandaları koruma altına al. Hatta mandaları koruma ve kollama derneği de kuralım. Yoksa Ankara'da iş yapamazsın!''  Zaten her zaman güler yüzlü olan Mithat Bey bu esprime de gülerdi. Ama benim sürekli bu espriyi yaptığımdan mı bilmiyorum, Çaycuma Köprüsü'nün girişine manda heykeli yaptırdığını gördüm. Tabii ki bu da bir gelişmedir.

   Bu konuyu yine şaka yollu Çaycuma'nın yeni belediye başkanı Bülent Kantarcı ile de görüştüm. Yakın dostum olan ve Çaycuma'ya yaptığı çok değerli hizmetlerden dolayı kendim ve Çaycumalılar adına gurur duyduğum Bülent Kantarcının da bu konuya çok duyarlı olduğunu görmem beni duygulandırdı ve umutlandırdı. Hatta kendi çiftliğinde şu anda 10 adet manda beslediğini söyleyince daha da sevindim.

   Biliyorsunuz bir ürün bile bir şehrin tanıtımında büyük rol oynamaktadır; örneğin Kırkağaç'ın kavunu, Malatya'nın kayısısı gibi.. Bu nedenle, Çaycuma'nın adeta sembolü haline gelen manda yoğurdu kültürünü yaşatmak Çaycuma; hatta Zonguldak için çok önemlidir. Sayın Bülent Kantarcının, her konuda olduğu gibi bu konuda  da gereken hassasiyeti göstereceğine güvenim tamdır. Çaycuma halkının da kendisine yardımcı olacağına inanıyorum.

   İşe yoğurt festivallerinin daha görkemli yapılması ile başlanmasını diliyorum.

 

 ŞERAFETTİN ÜSTÜNKOL