Bu yaz mevsiminde Çaycumalılar, Başkan Bülent Kantarcı’nın bir sürpriz hizmeti ile daha karşılaştılar.Belediye tarafından düzenlenen özel/yapay “Çaycuma plajı” fotoğraflardaki görüntüsüyle “sakin suları sevenler” için ideal bir plaj olarak görünüyor doğrusu. Şezlonglar, şemsiyeler, duşlar hazır. Hele etraf yeşillenir/çiçeklenir, yanına bir de “Plaj kafe” kurulursa /belki de vardır/, gel keyfim gel..
İlk gençlik yıllarımızdı sanırım, bu ırmağın bir taşmasını anımsıyorum. Taşkın sular yol ile yüzeyüzdü nerdeyse. Öylesine korkunç akıyordu ki hayvanlar, ağaçlar, sele kapılmışlardı. Kurtuluşları mümkün değildi. Irmak deniz gibiydi. Coşkun sular hiçbir engel tanımıyordu. Korkumuzdan ırmak kenarına bile yaklaşamamıştık..
Ortalama 60 yıl /belki fazla/ geçmiştir aradan. O zaman birisi gelse deseydi ki, “Bir belediye başkanı gelecek buraya plaj yapacak”!.. Adamı eşek sudan gelinceye kadar döverlerdi, dalga mı geçiyorsun diye!..Nerden nereye değil mi?
*****
Aslında denize uzak olan kentlerde/yerleşimlerde insanlar  “plaj” ihtiyaçlarını doğal olarak ırmak-göl kenarlarında gidermeğe çalışmışlar hep. Plaj sözcüğü, “deniz bitişiğinde, kenarında güneşlenmek ve deniz banyosu yapmak için düzenlenmiş kumluk” diye tanımlanıyor genellikle. Benzer “kumluk alanlar”  göl, ırmak, dere, çay,  vbgibi akarsu kenarlarında da olabiliyor.
Çok eskiden Devrek’te çayın belirli bir yeri “Kızlar Kayası” diye adlandırılmış. Bir de “Siviş’in döneği” varmış Behçet Hoca’nın dediğine göre. Çaycuma’da Beyler mahallesinde “Osman Beyin Kaşı” vardı. Bir Tv kanalında görmüştüm Munzur Çayı’nın uygun bir bölümü de yaz aylarında plaj olarak kullanılıyordu. Köyde kentte başka örnekleri de vardır kuşkusuz. Bunlar doğal olanlarıdır.
Çaycuma’daki plaj ise, kent insanının ihtiyaçları düşünülerek tasarlanmış,  insan gücü ve becerisiyle  yapılmış  özel bir çalışmadır.
*****
Ülkemizde sadece Eşkişehir’de gördüğümüz bu “ırmak plajı” çalışması elbette bir “vizyon” meselesidir. Olmayanı oldurmak.. Düşünmek, hayal kurmak, yerini/aracı/gereci saptamak ve yapmak.. Çeşitli imkansızlıklar nedeniyle denize gidemiyen kent sakinleri için böyle bir  plajın ayaklarına kadar götürülmesi, aslında kutlanması gereken önemli bir belediye hizmetidir..
Çaycuma Belediye plajı, güneşlenmek, serinlemek amacı dışında “su sporları” için de imkanlar sunuyor. Şimdilik deniz bisikleti, botlar, kanolar bunu sağlıyor. İsterseniz deniz bisikleti ile bacak kaslarını, botlarda kürek çekerek kol ve göğüs kaslarını çalıştırabilirsiniz..
Gün gelir millet alışır, süreç içinde plaj kendini kucaklayacak insanları bulur. Bakarsınız o alan giderek bir “mesire yeri” haline bile gelebilir. Eskiden “ırmak kıyısına gitmek” sözü, “gezmek, ırmağa girmek” anlamı taşırdı. Şimdi ise sanırım, “gezinmek, eğlenmek, ırmağa girmek, su sporları yapmak” anlamlarını da yüklenecektir.
*****
            Bu tür işleri;  “belediye çalışma düzeni, kentiçi çalışmalar, kentin yolları, alanları, anıtları, kavşakları, bisiklet yolları, kent estetiği, yeni trafik düzenlemesi, hastaneye asansör konusunu, imkanları yaratma, kent için üretime sokma dahil, bir vizyon meselesi” olarak algılamamız, değerlendirmemiz gerekir..
Efendim, hayatta bir kere torun derdiyle yurtdışına çıkmışlığım var. Hollanda’nın Gouda kentine gitmiştik eşimle. Bir gün gezerken ne göreyim; çarşı ortasında/meydanında iki tane “plaj voleybolu alanı” oluşturulmuş. Nasıl mı? Oraya arabalarla kum taşıyarak 30 santim  yüksekliğinde kum döşenmişti. Sahalar çizilmiş, ağlar kurulmuş, sıkı maçlar yapılıyor. Yani o kentin belediyesi, “Benim kentimin sporcuları/gençleri de plaj voleybolu oynamalılar” demiş ve kolları sıvamış, alanları hazırlamış..
Üç gün sonra da aynı alanda “Kent Pazarı” kurulacak. O gece maçlar tamamlanmış. Belediye gece çalışmasıyla kumları vakumluyarak araçlara yüklemiş, bir güzel yıkamış, temizlemiş  ve yarınki gün kurulacak “Kent Pazarı”na alanı hazır hale getirmiş.
Alkışlanacak bir çalışma doğrusu..
Yurdumuz sahillerinde de son yıllarda “Plaj Voleybolu” yanında, “Plaj Hentbolu”, “Plaj Futbolu” da görülmeğe başlandı. Geçmişte bir tatil döneminde Alanya’da “Plaj Hentbolu” maçlarını izleme olanağı bulmuştum.
*****
Kentin çağdaşlaşması doğrultusundaki çalışmalar devam ediyor. “Kentsel Dayanışma” amaçlı kent dışında yaşayan Çaycumalılar her yıl buluşuyor, hepsinin görüş ve düşünceleri alınıyor. Birkaç konferans, panel ve söyleşide ise bilim insanı-yazar-şairle buluşmalar sağlandı.
Şimdi gözlerimiz, çocuklar ve büyükler için bir kültür hizmeti olarak, yılda en az bir defa düzenlenecek “Çaycuma Kitap Fuarı”nı da bekliyor.
Bir hafta, on gün sürecek /belki daha uzun/ Kitap Fuarına katılacak yayınevleri için üstü kapalı mekanlar düzenlenebilir. Yayınevleri ile görüşerek yazar ve şairler için imza günleri, söyleşiler yapılabilir.
Kitap Fuarına Zonguldak’tan (Kozlu-Kilimli), Devrek, Filyos, Saltukova, Perşembe, Nebioğlu, Karapınar ve merkezi köylerden gelmek isteyenler için Belediyelerle anlaşarak ya da başka yollar(sponsorlar) bularak, ücretsiz araçlar da sağlanabilir. Çaycuma’da bu konularda görev alabilecek deneyim sahibi  kişiler olduğu da biliniyor.
Bir öneri: Eski Belediye Gazinosu alanı, kentin ortası gibi düşünülürse kültürel-sanatsal etkinlikler için yeniden düzenlenebilir mi? Bu alan, ilk kuruluş amacındaki gibi Belediye lokali, hem oturma-dinlenme, açık ve kapalı salon toplantı ve etkinlikleri, hem de kitap fuarları- imza ve söyleşi günleri için bir düzenleme içine alınabilir mi?