Önümde  bir fotoğraf   var. 24.01.2016 tarihinde yerel ve ulusal gazetelerde ve sanal medyada  da yayınlanan bu  fotoğrafta arkada: Çaycuma Sayın Müftüsü, yanında Çaycuma Kaymakam Beyi, yanında İlçe Milli Eğitim Müdürü. Diğer kişi de sanırım  okul yöneticisi olmalı. Fotoğraf karesinde ön tarafta 16 öğrenci görünüyor. Bunların 11 tanesi kız öğrenci ve başları kapalı. Niçin kızların başı kapalı? Erkek öğrenciler değişik günlük giysileri içindeyken kız öğrenciler  “özel olarak” beyaz giysiler içinde. ”Melek gibi” oldukları algısı yaratılmış. Çocuklarını o görüntü içinde izleyen ana-babalar da kuşkusuz çok mutlu olmuşlar, hatta “Allah sizden razı olsun” bile demişlerdir. Aslında o  yaştaki (4-6 yaş arası) çocuklar, günahsız, kabahatsiz, suçsuz  olmaları nedeniyle zaten “melek” olarak tanımlanır halk arasında.  
                Okullarımızda 2013-2014 yılında ilköğretim kurumlarında Kur’an Kursları uygulaması 10 pilot okulda başlatılmıştı. MEB ise, Okul Öncesi Eğitim uygulamasını, ülkemizin bütün çocuklarını  kucaklayacak ve kapsıyacak şekilde“fiziki şartları uygun olan mekanlarda”  yaygınlaştırılacağını söylemişti. 2014 yılı Bakanlık verilerine göre ise oran sadece yüzde 37.5 kadar. Bakanlık  bütün ülkeye yayacağını belirtmişti ama, bu hedefe ulaşılamadığını görmekteyiz. 
                 Bir yandan 4-6 yaş grubu çocukları için çok doğru olarak “Okul Öncesi Eğitim” uygulamasına geçiyoruz. Bir yandan da bunu adeta  baltalarcasına aynı yaş grubu için “Kuran Kursları” açıyoruz. Yani bu işte karmaşık ve çapraşık bir uygulama var. Bizler hangi inanç grubundan olursak olalım; 4-6 yaş grubu çocuklarına okullarımızda açılan Kur’an Kurslarında dini eğitim verilmesi pedagojik olarak ne derece uygundur (Çünkü konu pedagogların işidir) bilmeyiz amma, politik olarak, “dindar nesil yetiştirme”   anlayışına hizmet edeceği açıktır.
                *****
                Gelelim Ensar Yatılı Kur’an Kursu Toplantı Salonu’nda düzenlenen “karne dağıtma etkinliği”ne, Kaymakam ve iki daire müdürünün okula kadar teşrifleri, bu çocukların karne almalarını kutlamak içinmiş basının yazdığına göre. Kur’an Kursları’nda “karne” verildiğini de ilk kez duyuyorum.    
İlçe Müftüsü Mahmut Rauf Arcaklıoğlu, öğrencilerle ilgili olarak; “Diyanet İşleri başkanlığımızca başlatılan 4-6 yaş okul öncesi Kuran Kursu’na ilk gelenler, olduğunu  belirterek “Çaycuma’da çocuklarımız ilklere geçtiler. Ekim ayından buyana çok yol kat ettiler. Artık Kur’an harflerini tanıdılar. Dinimizi, imanın ve İslam’ın temel şartları olarak adlandırılan dini bilgilerini öğrendiler.” demiş.
                Sayın Müftümüz unutmuş olmalı sanırım. Bu çocuklar ilköğretim 1. Sınıftan Lise son sınıfa kadar 4+4+4 toplam 12 yıl “Din Bilgisi ve Ahlak Dersi” görüyorlar zaten.  Bu sınıflarda da “dini, imanı, İslam’ın temel şartlarını” öğrenmiş olacaklardır.  “Dinimizi, imanın ve İslam’ın temel şartları olarak adlandırılan dini bilgilerini öğrendiler.” diyorsunuz da bunların 4-5 yaşındaki sabiler olduğunu da unutuyorsunuz!.
                Kaymakam Serkan Keçeli, 4-6 yaş kuran kursu öğrencileri için; “Okul öncesi eğitim, çocuklarımızın evde kalmasındansa dışarılarda bir yerlerde eğitim alması, sosyalleşmesi, gerek anaokulu olsun, gerek 4-6 yaş kuran kurslarımız çok değerli. Sosyalleşmesi ve paylaşmayı başaracaklar. Birlikte bir şeyler yapmayı ve öğretmenlerini dinlemeyi öğreneceklerdir. Buradaki çocuklarımız çok şanslı. Çaycuma’nın ilkleri olarak tarihe geçen çocuklar olacaklardır. Sizler fedakâr velilersiniz. Eğitim fedakârlık istiyor. Çocuklarımızdan daha değerli hiçbir şeyimiz yok. “diye konuşmuş.
            *****
                 Sayın Kaymakamımız kurstaki öğrenciler için  “Çaycuma’nın ilkleri olarak tarihe geçen çocuklar olacaklardır.” değerlendirmesini yapmışlar. Hatırlatalım, kendileri ve yanındaki Sayın Müftü ve İlçe Milli Eğitim Müdürü de Çaycuma tarihine geçmeyi başarmış  durumdasınız. Sayın İlçe Milli Eğitim Müdürü, Çaycuma’da ilk kez okul öğrenci ve velilerine  “Yılbaşı kutlamasını yasaklayan müdür” olarak; Sayın Müftü de yine Çaycuma’da ilk kez Yılbaşı akşamı “Mekke Fethi Anması” yapan yöneticiler olarak Kent tarihine geçmiş olmalılar.
                Sayın Müftü  siz ne dersiniz bilmiyorum ama bir çok kaynakta Mekke Fethi ve tarihi şu şekilde veriliyor: Hz Muhammed,  Hicret'in 8. yılı, 10.Ramazan pazartesi günü (Miladi 1 Ocak 630)  10 bin kişilik bir ordu ile Medine'den çıktı ve  20 Ramazan'da (11 Ocak 630)  Mekke şehrini savaşsız teslim aldı. Sayın Müftü, siz insanları tam da Yılbaşı akşamı 31.Aralık.2015’de “Mekke Fethi Anması” için topladınız. Oysa tarihsel olarak fetih işlemi 11.Ocak gününe denk geliyor. Bu aceleciliğiniz nedendir anlaşılamadı. Ayrıca Zonguldak merkez ve ilçelerinde  Çaycuma’dan başka “Mekke Fethi Anması” yapılmadı. Sanıyorum seneye bu konuyu yeni baştan düşünmeniz gerekecek!.
            *****
                Yine Zonguldak merkez ve ilçelerinde Çaycuma İlçe Milli Eğitim Müdürü’nden başka “Yılbaşı Kutlamasını yasaklayan” bir yönetici çıkmadı. Şimdi: “..milli kültürümüzde, milli ve dini değerlerimizle hiçbir ilgisi olmayan, hristiyan batı kültürünün bir geleneği olan yılbaşı kutlamaları çocuklarımızınve gençlerimizin kendi kültürümüze ve değerlerimize yabancılasmalarına, yozlasmaya, başka milletlerin değerlerini benimsemelerine, milli ve manevi değerlerimizden uzaklasmalarınayol açmakta..” sözlerini nereye koyacağız.
                Şimdi bizim Sayın Müdür,  Çaycuma’daki öğrenci ve velilerini kurtardı ama; Zonguldak Merkez, Devrek, Gökçebey, Alaplı, Ereğli, Kozlu, Kilimli ilçeleri öğrenci ve velileri “Hıristiyan Batı Kültürü etkisinde “yozlaşma ve yabancılaşma” içinde kalmış oldular. 
                Çaycuma halkı, ben kendimi bildim bileli (74 yaşındayım), kendi ölçüleri, imkanları içinde “yılbaşı kutlaması” yapmaktadır. Ama  bu güne değin ne kültüründen ne de geleneklerinden uzaklaşma görülmüştür. Gün gelir kendilerine yakışan her türlü eğlenceyi yapar, gün gelir oruç tutar, namazını kılar. Böyle yaşamak, Çaycuma halkının yaşam biçimidir.
                 Çaycuma halkının da sizden beklentisi şu olabilir,  yönettiğiniz öğretim kurumlarında:   demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranış haline getirmiş yurttaşlar olarak yetiştirmek;” görevinizi yerine getiriyor musunuz?  Okullarınıza, yönetici ve öğretmenlerinize bu konuda destek olabiliyor musunuz? Onlara bu konularda her türlü kolaylığı sağlıyor musunuz? Ancak o zaman görevlerinizi yerine getirebilmiş olursunuz.