Tayyip takıntısı, CHP ve MHP’nin ‘Ruh’ kapısına kilit vurulacak duruma getirdi.

Cumhuriyeti kurduğu iddia edilen ve 6 umdesi(!)ile tanınan CHP; Türk Milliyetçiliğinin fidanlığı durumundaki, 9 Işık Doktrini ile siyaset okulu durumuna gelen MHP, siyaset sahnesinin oryantal’i durumunda izleniyor.

Rakip’i AKP’ye karşı, denediği her türlü taktiğe rağmen, sekiz seçimdir kazanamayan bu muhalefet partileri, taban ve savunanlarının da başını döndürdü.

İlkeli ve omurgalı duruşlarıyla, geçmişten günümüze taşınan misyonları, son on yıldır, tuş olan politikaları yüzünden, siyasetin makarası oldu.

İşin ilginç yanı, Cumhuriyet tarihinin iki koca çınarı, her gün esip gürlemesine rağmen, ne Ülke yararına yönelik yatırım projesi ne de ilkelerini çağ’a uyduracak bir ideoloji üretebildi.

Lâf üretmekte mahir yöneticilerin, her seçim yedikleri kroşe ve apar küt’lerle, düştükleri grogi (yarı baygın)durumdan sonra da kabahat’i kendilerinden hariç birkaç kişiye çıkartıp, ‘koltuk’ hırslarını sürdürdüler.

Yıllardır bu partileri savunan ve İller de bu partilerle özdeşleşmiş tipler de, bu gel-git ve ideolojik bukalemunluk sonrası, fabrika ayarlarıyla oynanmış makine gibi, zamansız tepkiler gösterip, şahsiyetlerindeki ezikliği sergilemişlerdir.

Oportünizm(Fırsatçılık)her ideoloji içinde zaman zaman uygulanır.

Ancak, bunun günaşırı değil, her saat yapılması, oryantal bir zihniyet (!) yaratması, sadece mevcut çatı içinde değil, bulunulan toplum da zafiyet yaratıyor.

İlke ve omurgası kaymış, güvenilmez politik tipler, toplum katmanları arasında da her gün dayanışmanın bozulmasına neden oluyor.

İşin kötü tarafı, güvenirliği ile bu günlere gelmiş partilerin, son zamanlarda güvenilmez zaaflar taşıması. Meselâ; Türkiye partisi olamaması

Emperyalizm’e(sömürü) karşı duruşlarıyla, gelecek nesiller üzerinde, bu güne kadar etkili olan bu partilerin kötü yanı, maalesef, gençlik dahil tüm toplumu korkutan bu olumsuz oportünist davranışlarını analizden kaçınmaları.

Hadi diyelim ki, MHP’liler ‘fikir de hür emir de robot’ bir anlayıştan geliyor!

Peki, bu CHP’ye ne oluyor?

Nerede, eleştiri üretme makinesi durumundaki bu Sosyal Demokrat okur-yazar tayfası? Son seçim de 37 İl de baraj altında kalış, hangi amaçla sorgulanmıyor?

Hani, nerde özeleştiri? Sade bir ‘Tayyip takıntısı’ ile anlatılabilir mi bir fikrin göz göre göre müzelik olması?

Milliyetçi ve sosyal Demokrat fikirler, bu kadar zayıf ve çelimsiz kalır mı Muhafazakâr bakış karşısında.

Bu zayıflığın sebebini sol ve sağın fikr-i tarif’lerine değil, yöneticilerin beceriksizlikleri ve koltuk hırslarına yüklemek daha doğru olur zannediyorum.

Taraf olarak, bence hiç mahsuru yok.

Ülke’nin muhafazakâr politiklerce yönetilmesi benimde arzumdur.

Ancak, değişik fikri cereyanların olmaması, değişik görüşlerin sün dürülüp gözden düşürülmesini yadırgarım elbette.

Ruhunda ötekileştirme ve anarşi olmayan fikri cereyanların, toplumu dinamik tuttuğu, Özgürlük ve Hakların temin ve muhafazasına destek olduğunu unutmamak lazımdır.

Savunulan fikir ile sırttaki elbise aynı şey midir? Sırtındaki elbiseyi mevsimlik ya da mevsimde birkaç kez değiştirirsin. Ama, bu gün savunduğun şeyi her gün değiştirirsen ne derler sana?

Asıl olan, partilerin üyeleri yani tabanlarınca yönetilmesidir.

Tabanın seçtiği yönetimlerin ürettikleri fikirlerle, iktidar’a giden yolu aramasıdır.

Bir partinin ortaya çıkış nedeni de halk’a hizmet için seçimle işbaşına gelmek değil mi?

Bu iki parti sekiz seçimdir iş başına gelemiyorsa, ortada bir ‘vahim’ durum var demektir.

Ya tabanın sesine kulak vermiyor ya işi bilmiyorlar!

Cumhurbaşkanlık seçimi için, iki partinin belirlediği ortak çatı adayı, her iki partinin de hem işi bilmediklerini hem de tabanın sesine kulak vermediklerini gösteriyor.

MHP’nin iktidar olmak gibi bir hırs ve hedefi görülmediği için, CHP’nin kuyruğuna takılmasını normal karşılayalım.

Ancak, Cumhuriyeti kurduğunu iddia eden CHP’ye bakın hele.

Bir gün Gezici - Direnişçi- Solcu Bir gün Kemalist- Alevi - Ulusalcı Bir gün Fetullahçı - Sarıgülcü - Mansurcu Bir gün Baykalcı - Demokrat ve Muhafazakâr

Diyelim ki, parti çatılarındakiler mutlu bu yaşantıdan!

Koltuklarını muhafaza ediyorlar. Bu muhafaza kabiliyetlerini, bir muhafazakâr adayla da sürdürmek istiyorlar.

Tabanlarını yarattıkları ‘Tayyip takıntısı’ ile kandırıp, kullanıyorlar

Peki, nerede o attığında mangal da kül bırakmayan, yazar – çizer akıl hocası tayfa?

Nerede o tabandaki çokbilmiş(!) parti çelebileri?

Partilerinin bu şekilde, her gün bir model uygulanıp, kobay olarak kullanılmasına neden ses çıkartmıyorlar?

Yoksa, sürekli gel-gitler alışkanlık mı yaptı?