HDP YÜZDE ON İKİ İLE BARAJI AŞACAK.

 Bu bir öngörü değil, halkın içinde yaşayanlar bunu bilir. Bu bilgi öyle anketlerle elde edilmesi zor bilgilerdir.

Yaklaşık 15 yıldır basından ve siyasetin değişik damarlarından dostlarım her yerel ve genel seçimlerde, “ ne olabilir” sorusu sorduklarında verdiğim cevap hemen hemen onda dokuz aynen tutmuştur.

Ama herhalde sakal bırakma alışkanlığım olmadığı için ve o sakal modasına uymadığım için sonuçlar belli olduktan sonra bir iki kişi dışında pek kutlayan olmadı.

Evet, şimdilik görünende CHP Zonguldak’tan üç milletvekili çıkaracak.

Bu üçüncü aday; CHP’nin genç dinamik adayı Deniz Yavuzyılmaz sayesinde onun enerjisi ve kitlenin onu kucaklaması ile seçilmiş olacak.

Peki, CHP Zonguldak’tan dört vekil çıkarabilir mi? Neden olmasın? Ama önce il ve ilçe yönetimlerinin kendilerini yeniden gözden geçirmeleri gerek. Yani siyaset yapmaları ve

adaylarına ayrım yapmadan sahip çıkmaları gerek.  

HDP’nin Zonguldak oyları ilçelerle birlikte dört bin civarında olacak. HDP bu defa sadece soldan değil halkın her kesiminden de oy alacak.

Oyların HDP’nin çıkaracağı adaylarla hiç ilgisi olmayacak. Bu oyların temelinde taaa yıllar önce bizlerin de içinde olduğu DEHAP’ın 97 de girdiği seçimlerde adaylarımızın gece gündüz köy köy dolaşmasıyla atılan adımlarla elde edilen on iki bin oyun mirasıdır.

Yani Zonguldak işçi sınıfı yeri geldiğinde sınıf ve halk dayanışmasında yerini almasını bilmiş ve almıştır.

Şimdi gelelim günümüzün en popüler gündem maddesi olan “Başkanlık Sistemi” tartışmalarına. Başkanlığı sadece AKP mi istiyor?

CHP ve HDP Başkanlık sistemini istemiyorlar mı?

Başkanlık Sistemi konuşulurken; AKP’lilerin, karşı buluş olarak “ Kalkınma Ajansları” dedikleri şu “Kent Konseyleri”nin ne olduğuna bakmak lazım.

“Habitat, Yerel Gündem 21 ve Kent Konseyleri”nin asıl kuruluş amaçlarının ne olduğunu 14 yıldır değişik gazete, dergi ve panellerde belge ve bilgileriyle anlatmaya çalışıyorum.

Ama nafile, 14 yıldır gözler kör kulaklar sağır. Günümüzde  “Başkanlık Sistemi olsun mu olmasın mı, olacaksa nasıl olsun?” tartışması; özellikle Sosyalist Solumuzun hala devam eden suskunluğuna rağmen sistemi yürütenler tarafından tartışılmaya devam ediyor…

Hele birde şu Başkanlık sistemine karşı olduğunu söyleyip de Kent Konseyi komisyonlarında görev alan şaşkın ördekler yok mu?

Ne diyeyim, garibim solaklar daha çoook Tayyibi ve AKP’yi ağzınız açık olarak dinlersiniz. Neyse ben şu Kent Konseyinin asıl amacının ne olduğunu bir kez daha açıklayayım.

“Zonguldak Yerel Gündem 21 ve Genel Sekreterliği” tarafından hazırlanan ve              “ Zonguldak Kent konseyi”nin kuruluş kararının alındığı 18. Kasım 1998 de Zonguldak Emirgan otelde yapılan toplantıda katılımcılara dağıtılan “Yerel Gündem nedir?” başlıklı metnin ikinci sayfasında “21 yy. doğru” konu başlığı altında şu cümleler yer almaktadır: “Birleşmiş Milletlerin (BM) tek muhatap olarak merkezi yönetimleri görme politikasının iflas etmesi karşısında, uluslararası topluluk çözümü yerel yönetimlere ve hükümet dışı kuruluşlara yönelmekte bulmuştur.”

Yani ,“demokratik-özerk–başkanlık sistemi-eyalet-federasyon yapılanmalar üniter devletin bütünlüğünü bozar.” diyenler, bir taraftan Avrupa Birliği demokrasisini savunup bir taraftan da Kent Konseyleri komisyonlarında görev almaktan geri durmayanlar Kent Konseylerinin asıl amacının bu Özerk Yönetimleri oluşturmakla mükellef olduğunu sanki bilmiyorlar.

Ey entel-dantel aydınlarımız: Riyakar olmayın, ya olduğunuz gibi görünün ya da göründüğünüz gibi olun.

HDP de, CHP de Başkanlık sisteminden yana. Karşı çıktıkları, AKP’nin Başkanlık sistemi.

Ulus Devletten, Demokratik Cumhuriyetten, Federasyondan, Başkanlık Sisteminden, Özerk Yönetimlerden ve Eyalet sisteminden söz edilmişken Türk Sosyalist Solunun yumuşak karnı; Türkiye Kürdistan’ı Kürtlerinden söz edilmeden olmaz.

Burada sözü fazla uzatmaya, kıvırtmaya hiç gerek yok. Türkiye Kürdistan’ı Kürtleri; ister demokratik özerk, ister başkanlık, ister federasyon isterlerse ayrı bir ulus devlet kurma hakkına sahiptirler. Bu hakları için kimseden icazet alma gereksinimleri yoktur. Buna kendileri karar verirler. Kürt Ulusal hareketi ve Türkiye işçi sınıfının özgürlük mücadelesi bağımsız hareketlerdir.