Okuyan bilir, Can Kozanoğlu’nun “Cilalı İmaj Devri” Türkiye’nin 1980’lerden sonraki değişim öyküsünü zekice saptamalar ve olağanüstü güzellikte bir dille anlatıyor. Kozanoğlu, Boğaziçi mezunu bir sosyolog. Sosyoloji biliminin olanaklarını kullanarak, gündelik hayatın içindeki sıradan olguların izini sürüp, yarına dair önemli sonuçlar üretiyor. Ülkenin bir halden başka bir hale evrildiği dönemle ilgili anlatılan öyküler, aslında, Türkiye’nin bugününe dair meseller taşıyor.
 
“Değişim gerçek, ilan edilen sonuçlar birer imaj. Değişim sürecinin en kaba özeti, aşağı yukarı böyle bir şey işte. Aşkın, refahın, liderlerin, zaferlerin, her şeyin ama her şeyin imajı üretildi, tüketime sunuldu. Ve yasaksız ya da daha az yasaklı bir dönemin imajı pazarlanırken, yükselen değerlerin kolundaki fiili yasaklar devreye sokuldu” diyor mesela kitabın bir yerinde… Bazılarının “zihniyet devrimi”, bizlerinse “esaslı geri dönüş”  saydığı bugüne dair de saptamalar var bu sözlerde…
 
AKP SİYASETİ ÜRETİLEN İMAJLARLA PAZARLANABİLİR BİR ÜRÜNE DÖNÜŞTÜRDÜ
Anlaşılan o ki, cilalı imaj devrinde, egemenlerin toplumu güdüleme yöntemleri hiç değişmiyor. Modern zaman siyasetçileri, yalanla gerçeğin birbirine karıştığı sisli ortamda algıyı yönetmeyi, en geçer akçe olarak görüyor. Kitabı karıştırırken yeniden anımsadım, 90’larda “Tarih bitti, ideolojiler öldü” çığlıklarıyla dayatılan neo liberal politikalara itiraz edip piyasacı düzene karşı çıkmanın cezası, “Dinozor’ damgasından başlayıp, ilkelliğe, kafasızlığa, hatta teröristliğe kadar gidiyordu” mesela…
 
Siyaseti üretilen imajlarla pazarlanabilir bir ürüne dönüştüren Başefendi ve adamları, kendilerine itiraz edenleri bunun türevi sözcüklerle yaftalayıp saf dışı ediyor şimdilerde. Tıpkı Kozanoğlu’nun o günler için yazdığı gibi, bugünlerde de, “Hazır değişim paketini ustaca dayatanlar, tüm seslendirme kanallarını ele geçirdiler ve bu kanallardan yoğun imaj bombardımanı yapıyorlar. Değişimin böylesine itirazı olanlar, bu bombardımanın gürültüsünde, cezalarını temyiz bile edemiyorlar.”
 
DOĞAL GAZ REZERVİ Mİ AÇIKLANDI? İMAJ MI CİLALANDI
80-90’lı yıllarda olan biteni anlatırken, “Medyanın toplumsal belirleyiciliği ürkütücü noktalara tırmandı. İletişim kanalları, ‘çağdaş elitistler’in, değişimi sorgulamaktan kaçınan ve hep rüzgârın yönünde seyreden fazla uyanık, hayli asabi bir güruhun eline geçti” diyor Kozanoğlu. Ekranlarda her akşam bağıra çağıra bir şeyler anlat(ma)maya çalışan “AKP elitisiti” bir güruh, tüm asabiyeti ve kibriyle, tam da böyle bir profili yansıtıyor. Böyle yapılarak toplumu baskılamak mümkün oluyor çünkü…
 
Hiç kuşku yok ki, Başefendi, cilalı imaj devrinin altın çocuğu olarak yer alıyor sahnede. Operatörlerin ürettiği manipülasyonlarla, gerçeği istediği gibi eğip bükerek iktidarını sürdürüyor. Son doğal gaz tartışmasında da aynı yöntem uygulandı mesela. Keşiften duyulan memnuniyeti toplumla paylaşmaktan daha çok, iyece sönükleşen imajın cilalanmasına çalışıldı. Şark kurnazlığına itiraz edenlereyse, “Doğal gazın bulunmasına üzülen hainler” olarak yaftalanarak sahne kapandı. İyi iş değil mi?