14 Ekim 2022 tarihinde Bartın'ın Amasra ilçesinde Türkiye Taşkömürü Kurumu Amasra Müessese Müdürlüğü'ne bağlı maden ocağında gerçekleşen ve yeraltındaki 110 işçiden 42'sinin ölmesiyle sonuçlanan kazadan sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kazanın oluşumunda kim suçlu ise cezalandırılacak açıklamasını yaptı.
Maden şehidi ailelerinin cenaze töreninde de bunu yeniledi… 
Kazanın müsebbipleri arasında olan hatta baş mimarı maalesef Türkiye Taşkömürü Kurumu’na genel müdür yapıldı… 
Hem de ne zaman?
Armutçuk Müessesine bağlı kandilli ocağında 6 madencinin sağ kurtulduğu, bir madencinin de şehit düştüğü göçükten hemen sonra…
Sayıştay raporunda belirtildiği halde Amasra kömür işletmesinde bir havalandırma ihalesini beceremeyen makine ikmal dairesinden sorumlu Genel Müdür Yardımcısı ve aynı zamanda Amasra grizu faciasından yargılanan Muharrem Kiraz’ı kim Genel Müdür yaptı...
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Bakan Yardımcısı iken aynı zamanda KARDEMİR Yönetim Kurulu Başkanı olan Dr. Alparslan Bayraktar, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı oldu…
KARDEMİR’in Zonguldak limanındaki kömür silosunun 5 yıl daha uzatılması karına Genel Müdür yaptığı Muharrem Kiraz’a imzalatan Bakan Bayraktar, Kiraz’a ödül olarak TTK Genel Müdürlüğü ve TTK Yönetim Kurulu Başkanlığını hediye etti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hesap soracağız diyor…
Ama Bakanlar altını oyuyor…
Amasra faciasının baş sorumlusu Kazım Eroğlu kaçıp gitti…
Asıl sorumlu Muharrem Kiraz’da Genel Müdür oldu…
Şimdi delillerin karartılması adına çaba başladı…
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Prof. Dr. Vedat Işıkhan geçtiğimiz günlerde meydana gelen göçükte bir madencinin öldüğü, 6 madencinin de yaralandığı ocakta inceleme yaptı. 
TTK’nın yargılaması sürecinde ki  çiçeği burnundaki Genel Müdür Muharrem Kiraz, İlklere imza attı…
Bakana yağcılık olsun diye neler yapmadı ki neler...
Atanmış Bakan yani bir bürokrat bu işleri sever…
İlginç bir tarikatında üyesi olduğu iddia edilen Muammer Kiraz, Ak Partili işbirlikçileri ile kurumu söğüşleyeceği söyleniyor.
TTK’nın beceriksiz isimlerin siyasi olarak kadrolaşması kamuoyunda inanın tepki görmüyor…
Hepsi aynı kaba şey ediyor…
Bakan memnun kalarak döndü…
İş güvenliği ve işçi sağlığı konusunda bir şey demedi…
Ha garip bir şehirde yaşıyoruz; Bir tana muhalefet partisi de çıkıp olayın çok yanlış olduğunu maden ocağında öyle yemek yenmediğini söylemedi…
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yerli ve milli vurgusu yapıyor…
Ancak atadığı memurlar, “Hep bana rab bana yapıyor” 
Nasıl bir iş bu…
Hani ceza vardı… 
Hepsinde kan var…
Enerji Bakanı, Çalışma Bakanı…
Madencinin kanı sizi boğar…
Bunu asla unutmayın… 
Bence şöyle yapalım; Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Dr. Alparslan Bayraktar, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Prof. Dr. Vedat Işıkhan ve TTK Genel Müdürü yaptıkları Muharrem Kiraz ile birlikte İHALE ŞEBEKESİ kuralım...

Olup bitsin bu iş...

Kazım Eroğlu'ndan çok iyi ders almış...

Belli ki...
Dört yıl bir havalandırma ihalesini yapamayan yetersiz kişiyi genel müdür yaptınız ya…
Diyecek bir şey yok…
*
HAN-I YAĞMA ŞİİRİ
Türk Edebiyatı'nda dönemlere damgasını vurmuş şiirler vardır. Han-ı Yağma da bu şiirlerden biri. İttihat ve Terakki'yi eleştiren Han-ı Yağma şiiri merak ediliyor. Yiyin efendiler yiyin şiiri kimin? İşte Han-ı Yağma şiiri: 
Bu sofracık, efendiler, ki -iltikama muntazır
Huzurunuzda titriyor- şu milletin hayatıdır;
Şu milletin ki muztarib, şu milletin ki muhtazır,
Fakat sakın çekinmeyin, yiyin, yutun, hapır hapır.
Yiyin efendiler, yiyin; bu han-ı iştiha sizin;
Doyunca, tıksırınca, patlayıncaya kadar yiyin!
Efendiler!Pek açsınız, bu çehrenizde bellidir;
Yiyin, yemezseniz bugün, yarın kalır mı, kim bilir?
Şu nadi-i niam, bakın, kudumunuzla müftahir,
Bu hakkıdır gazanızın, evet, o hakk da elde bir!
Yiyin efendiler, yiyin; bu han-ı zi-safa sizin;
Doyunca, tıksırınca, patlayıncaya kadar yiyin!
Bütün bu nazlı beylerin, ne varsa ortalıkta say:
Haseb, neseb, şeref, şataf, oyun, düğün, konak, saray
Bütün sizin, efendiler, konak, saray, gelin, alay
Bütün sizin, bütün sizin, hazır hazır, kolay kolay
Yiyin efendiler, yiyin; bu han-ı iştiha sizin;
Doyunca, tıksırınca, patlayıncaya kadar yiyin!
Büyüklüğün biraz ağır da olsa hazmı, yok zarar,
Gurur-ı ihtişamı var, sürür-ı intikamı var.
Bu sofra iltifatınızdan işte ab u tab umar;
Sizin bu baş, beyin, ciğer, bütün şu kanlı lokmalar.
Yiyin efendiler, yiyin, bu han-ı can-feza sizin;
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Verir zavallı memleket, verir ne varsa; malını
Vücüdunu, hayatını, ümidini, hayalini;
Bütün ferag-ı halini, olanca şevk-ı balini
Hemen yutun, düşünmeyin haramını, helalini.
Yiyin efendiler, yiyin; bu han-ı iştiha sizin;
Doyunca, tıksırınca, patlayıncaya kadar yiyin!
Bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak:
Yarın bakarsınız söner, bugün çıtırdayan ocak;
Bugünkü miğdeler kavi bugünkü çorbalar sıcak,
Atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak…
Yiyin efendiler, yiyin; bu han-ı pür-neva sizin;
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
(Tevfik Fikret)