Geçtiğimiz hafta Kürşat Coşgun’a bir ricada bulunmuştum. Onda takım halinde bulunan çok eski Milliyet Sanat dergilerini bir karıştırsa;   “1940’lı yıllarda Zonguldak’ta deniz kenarında Behçet Necatigil ile Oktay Rıfat’ın sohbetlerini, birlikte çay içtiklerini, denizden pek hoşlanmayan Necatigil’in arkasını denize dönerek oturduğunu” yazan sayıyı bulabilir miydi? Bu sohbette başka kişi-ler (Rüştü Onur-Muzaffer Tayyip) bulunmuş olabilir miydi? Behçet Necatigil bu yıllarda M.Çelikel Lisesi Edebiyat öğretmeni,  şiiirimizdeki “Garip” akımının üçüncü kişisi Oktay Rıfat Zonguldak’ta asker ve Vali’nin damadı idi. Ben bu anktodları okumuştum ama hangi sayıda olduğunu bunca yıl sonra çıkaramıştım.
O Milliyet Sanat dergilerinin son sayfalarında yurdun değişik yerlerinden sanat haberleri olurdu. Kürşat Coşgun, aramış bu notları bulamamıştı ama “Sürpriiiz!” diyerek yine bu dergilerde yayınlanmış başka bir  “Zonguldak Haberi” göndermişti.Haber de haberdi hani. Beni alıp taa çok yıllar öncesine götürmüştü. Önce haberi bir okuyalım.   
Zonguldak- Bu ilimizde, “Liselerarası Tiyatro yarışmasında Fener Lisesi’nin sahnelediği Çürük Elma oyununun birincilik alması  “Yılın Sanat Olayı” olarak değerlendirildi.
20-27 Mayıs 1975 tarihlerinde Zonguldak Halkevi’nce düzenlenen yarışmalara M.Çelikel Lisesi- Balıkesir Muhasebecisi, Öğretmen Lisesi-Zafer Yolu, Endüstri Meslek Lisesi-Masalar, Teknik Lise- Bir Kuşak Yetişiyor, Kozlu Lisesi-Bir Yol, T.E.D. Koleji- Göç adlı oyunlarla katılmışlardı.
Sonuçlar 27 Mayıs gecesi Halkevi’nin Halk Müziği ve Kalsik Müzik sanatçılarının programından sonra açıklandı: ÇÜRÜK ELMA “Birinci” seçilmekle kalmamış, aynı zamanda Uyanış Gazetesi’nin koyduğu “En İyi Oyun” kupasını da kazanmıştı. Dahası var: oyuncu Tamer Pala, Cantürk Özçelik, Sami Akkaya, Atilla Özgermi ve Osman Asan’dan kurulu ekibi de “En İyi Erkek Oyuncu” ödülünü almışlardı.
Öğretmen Taner Ülkü, Ali İhsan Yönter ve Hamit Kalyoncu’nun yönettiği “Çürük Elma”da, Fener Lisesi’nin gösterdiği başarı, gerçekten Zonguldak’ta “Yılın Sanat Olayı” niteliğindeydi. Milli Eğitim Md Yrd. Ali Gülseren,Halk Eğitim Merkezi Müdürü Alaaddin Uysal, Edebiyat Öğretmeni Hamit Kalyoncu, Kozlu Lisesi Md. V. Gürol Saygı, Resim Öğretmeni Saadet Demirci, Müzik Öğretmeni Cemil Özkan ve Milliyet Gazetesi  muhabiri Süreyya Mete’den oluşan “Seçiciler Kurulu”, yıl içindeki her çalışmayı gözden geçirip değerlendirdikten sonra, oybirliği ile bu kararı vermişti.”
*****
1974-75 Öğretim Yılı sonunda biz Kültür-Edebiyat Kolu olarak “Ozanlar Geçidi” adıyla Yunus Emre’den günümüze değin halk ozanlarımızı şiirleriyle, türküleriyle seslendiren  bir gece düzenlemiş, büyük de ilgi görmüştük. Öğrencim Galip Ceylan yönetiminde çok iyi bir saz ekibimiz, arkasında 40 kişilik bir Halk Müziği Koromuz vardı. Şiir okuyan, türkü söyleyenlerle birlikte 100’ü aşkın öğrencimiz programda görev alıyordu. Her yıl hem öğrencilere, hem velilere izlettiğimiz bu çalışmalar Zonguldak’ta ses de veriyordu.
Aynı yıl okulumuz Md.Yrd. Taner Ülkü ve Resim öğretmeni Ali İhsan Yönter “Çürük Elma” adlı oyunu sahneye koymuşlardı. Öğrenci matinesini izlemiş, eksiklerini de belirtmiştim. Taner Bey veliler için yapılacak gösteriye tiyatroyu benim hazırlamamı rica edince seve seve kabul etmiştim. Bu sırada okula Zonguldak Halkevi’nden Çetin Sezgin ve bir arkadaşı gelmişler, “Halkevi’nin düzenlediği yarışmaya katılmamızı istemişlerdi”. Taner Bey onları bana yönlendirince, “Katılmak istediğimizi, ancak öğrencilerle bir karar almamız gerektiğini” söyledim. Sonra tiyatro ekibini kütüphanede topladım. Onlara durumu anlatarak, koşulları belirttim, kararı da onlara bıraktım. Elele tutuşup yarışmaya belirttiğim koşullarda hazırlanacaklarına söz verdiler. Bunun üzerine ben de Halkevi’ne katılacağımızı bildirdim.
*****
Zonguldak’taki diğer okullar da, tiyatroya büyük önem veriyor, özverili çalışmalarla her yıl mutlaka birer oyun sergiliyorlardı. 70’li yılların başlarında Halkevi, çalışmalarını etkin bir şekilde sürdürmekte idi. Halkevi yıl sonlarında “tiyatro yarışmaları” düzenliyordu. Çetin Sezgin’in belirttiğine göre bu düzenlenen tiyatro yarışması ise Batı Karadeniz Bölgesi’nde bir ilkti. 
Çürük Elma ekibiyle ilk toplantımızda, oyunda canlandırdıkları karakterler üzerinde konuştuk. Bir oyuncu oyun gereği iki-üç karakteri de oynamak zorundaydı. Osman Asan’ın bir cümlesi hala aklımdadır: “Hocam, ben kendi hayatımı, babamla ilişkilerimi oynuyormuşum, şimdi fark ettim” demişti. Bu değerlendirme, oyuncuların karakterleri daha iyi tanımalarına yol açmıştı.
Resim öğretmeni Ali İhsan Yönter ile farklı bir dekor yapmayı tasarladık. Dekorumuz siyah-beyaz panolardan oluşacaktı. Dekor çıtaları öğrencimiz Ali Akça tarafından sağlanacaktı. Oyuncular, koyu renk ayakkabı, pantolon, beyaz gömlek giyeceklerdi. Müzik, sadece disko sahnesinde kullanılacaktı. Işıklandırma da uzun boylu Muzaffer Badalıoğlu tarafından bir arkadaşı ile tarif ettiğimiz şekilde hazırlanacaktı.
Yarışma gecesi Halkevi’nde sahneyi ve öğrencileri hazır hale getirmiştik. Oyuncuların duracakları-gidecekleri yerleri tebeşirle işaretlemiştim. Salon dolmuştu. Vakit gelmişti. Çıktık ve oynadık. Bir ara bizim Atilla, sahnenin ucuna kadar gitmiş, oyundan kopmak üzereydi.    En yakın oyuncuya “Git çağır şunu!” dedim. Neyse bu falso belli olmadan giderildi.
*****
Halkevi’nin Seçici Kurulu 27 Mayıs gecesi yapılan bir etkinlik sonrasında sonuçları  açıkladı; En İyi Oyun: ÇÜRÜK ELMA. Ayrıca “birincilik”kadar önemsediğimizUyanış Gazetesi’nin koyduğu “En Başarılı Oyun” ödülünü de kazanmıştık ve kupayı Yazı İşleri Müdürü Av. Yıldırım Eryılmaz’ın elinden almıştık.  Oyunda oynayan Osman Asan, Tamer Pala, Atilla Özgermi, Cantürk Özçelik, Sami Özyaka adlı beş oyuncumuz da“En iyi erkek oyuncu” ödüllerini  kazanmışlardı. Oyunun dekor yardımcısı Ali Akça, Işıkçısı ise Muzaffer Badalıoğlu idi. Oyunu Md.Yrd. Taner Ülkü sahneye koymuş, Dekorlarını Ali İhsan Yönter yapmış, yarışmaya da ben hazırlamış ve yönetmiştim. Ertesi gün okula kupalarla, ödüllerle gitmenin de ayrı bir mutluluğunu yaşamıştık..