ŞİİRLER

    MUHARREM AKMAN
            ( 96 sayfa) 

     Değer verdiğim şeylerin başında sevgiye sarılı emek gelir. Sanırım, bu değeri emek kenti Zonguldak kazandırdı bana. 

     Emekçi, köylü-işçilerin  bir türlü kentli ve huzurlu olamayış sancılarına  tanık oldum çocukluğumda ve gençliğimde. Aslında Zonguldak, İHSANİYE 60'larda, 70'lerde altın çağını yaşıyordu kömürün. Demek ki yer altının karıncaları yer üstünde hak ettikleri yaşam düzeyine ulaşamamışlardı.

     Muharrem Akman, İhsaniye'den komşum. Aile çevrelerimiz tanışık. Biz köyden kente iş için göçmüş ailelerin çocuklarıyız. Devrekli, köy kökenli bireyleriz. Şiir perçinledi tanışıklığımızı, dostluğumuzu çil yavrusu gibi dağıldığımız günlerde. Biz, özlem ötüşlü kuşlar gibiyiz. 

     Torna-tesviye ustası, dünyayı sessiz ve bilinçli süzgecinden geçirerek şiirlerle yüreklere dökülen duru bir akıştır. O, ciddi görünümün maskelediği, doğal, içten, güzellikleri-sızıları sarıp sarmalayan bir kişilik. Toplumcu, çalışkan... 

      Ozanımız, çoğunluğu serbest yapılı şiirlerinde, yiten güzelliklerin hüznünü dillendiriyor. Zonguldak karaelmas ortamı ve (üretime-kendine özgü imece kültüre dayalı) eski köy yaşamı ozanın şiirlerinde özlem yumağı olup düğümleniyor. O günleri yaratan çileli kök insanlar, anıtlaşıyor anlatılarda. Çileli yaşayış ardından yitişler, ozanı dert küpü yapıyor. O yaşamların çalışkan, dost insanlarının savruluşları uğultulu bir boşluk bırakmıştır gönülde, bir kısmı Almancı da olsa. 

     Grizu, kömür için yiten canlar, meslek hastalıkları, mükellefiyet, hak edilmeyen davranışlar Muharrem Bey'den dize dize akar. O, ölümün üzerine giden, umut için direnen emekçilerin, eli nasırlı köylülerin ağıtlarını dillendirmiş çoğu şiirlerinde. Bir türlü mutluluğu yakalayamayışa, hak edilene kavuşamayışa tepki var sözcüklerde. Tabii gelecek güzel günlere inancı yitirmeden... 

     Köyünün uzağında, kentin kıyıcığında uyarıcı birer çığlık okuduğum şiirler. Şiirler sadece edilgen davranışları betimlemiyor. Grev, direniş ve yoksulluğa ve yoksunluğa karşı oluş bilinci uyanıyor okuyucuda.

     Sevgili okuyucu, yazımla sizi yanıltmayayım. Ben işin edebi yönünden çok duyarlı, bilinçli davranış yönünü önemsedim. Kendini, çevresini, sorun yumağı insanlarımızı dile getiren yüreği alkışladım. Sanatı anlatım yolu olarak seçen bir teknik adamı önemsedim. Ona şiir çok yakışmış. 

     İki katlı Zonguldak, epeyce boşalmış köylerimiz, ozan dilinde, sizi bir yerlere, bir şeylere çağırıyor. 

      Güzele, iyiye çağıran seslere kulak verelim. Onların emek yolculuğunu destekleyelim. 

       Yolun açık olsun kardeşim!
    
       Kitaptan:
     1. Ve yarım kalan
         Ciğerlerinin bedeli, 
         Taştan, kâğıttan
          Heykellerde şimdi! (s. 13)

     2. Çünkü seni de beni de, 
          Ayrılara yazmışlar bebek! (s. 28)

     3. Kalpler yakın olsa da
          Bundan sonrası hasret. 
          Hasret oturmuş başköşeye. (s. 71)

     4. Hepimiz bir çivi tutturabilseydik doyduğunuz kente! /Türkiye'nin Almanya'sı Zonguldak yaşardı senelerce! 
                                             (s. 75)