Bildiğiniz gibi, güncel konularımızdan biri de Mariam Kavakçı'nın Cumhurbaşkanlığı Danışmanlığına atanması..
   Peki bu hanımefendi kimdir ve sıradan gibi görünen bu atama milletimizi neden bu kadar ilgilendiriyor?  Cevaplamaya çalışalım.
   Mariam Kavakçı Merve Kavakçının kızıdır. Merve Kavakçıyı mutlaka tanıyorsunuz. Kendisi 1999 yılında Meclis'teki başörtüsü krizi ile gündeme gelmiş ve ABD vatandaşı olduğu için milletvekilliği düşürülmüştür. Şimdi ise bu ABD vatandaşı Türkiye'nin Kuala Lumpur Büyükelçiliğine atanmış olup halen bu görevi yürütmektedir. Kızı Mariam da annesi gibi ABD vatandaşıdır. Üniversite mezunu olup henüz 29 yaşındadır. Annesi gibi Türklüğe sıcak bakmadığı en başta adından bellidir. Çünkü Mariam ismi Türk ismi değildir. Hazreti Meryem'in İncil'deki ismidir. O zaman, neden Türkçe'de kullanılan isim Meryem değil de yabancı dilde kullanılan Mariam ismi kullanılmaktadır? Biraz düşündürücüdür!
   Bu kızımızın bilgisi, tecrübesi ve hüneri nedir de Cumhurbaşkanlığı Danışmanı yapılmıştır? Eskiden ''müşavir'' denilen danışmanın niteliklerini ve görevlerini göz önüne aldığımızda; kızımız bu göreve uygun mu? Çünkü danışman dediğimizde; belli bir konuya ileri derecede vakıf olup, bilgi ve fikir verip görüş bildirebileceği için kendisine danışılabilen kimse akla gelmektedir. 
   Bu durumda Cumhurbaşkanı Mariam Kavakçı'ya ne danışabilir? Cevap vereyim: Hiç bir şey danışmaz! O zaman neden danışman yapıldı sorusu akla gelir. Tabii ki devletin kasasından, daha doğrusu milletin cebinden ballı maaşa bağlamak için!
   Türkiye'de danışmanlığın ne olduğunu uzun uzun anlatmak yerine; gelin size yaşadığım bir olayı anlatayım.
   2001 yılında, genel müdürlükten ayrıldıktan sonra Başbakanlık müşavirliğine (danışmanlığına!) atanmıştım. Göreve başlamak için Başbakanlığa gidince ilk hayal kırıklığını yaşadım. Ben sanıyordum ki bir odam, hiç olmazsa bir masam olacak ve bana görevler verilecek. Fakat Personel Genel Müdürü'ne odam nerede diye sorunca; ''boş odamız yok!'' demez mi! ''Peki ben ne iş yapacağım?'' deyince de, ''Hiçbir şey. Sana bankamatik kartı vereceğiz. Siz ay başlarında maaşınızı alacaksınız. O kadar!'' dedi. Sonra bana güzel bir lojman da verdiler.
   Sonradan öğrendiğime göre burada benim gibi daha 140 tane Başbakanlık müşaviri varmış! 
   Durun hikaye daha bitmedi!
   Halamın torunu Osman Başbakanlık'ta memur olarak çalışıyordu. Kendisi bana ''dayı'' der. Ben de arada bir Başbakanlık Binası'na uğradığımda onun odasında otururdum. Böylelikle hiç olmazsa Başbakanlığın bir çayını içerdim!
   Bir gün Osman'la koridorda yürüyoruz.. Karşıdan iki kişi geliyor..  Osman bana, ''Dayı şu gelenleri tanıyor musun?'' dedi. ''Hayır, kim onlar?'' diye sorunca; ''Dayı, onların birisi Mesut Yılmaz'ın çaycısı, öbürü de şoförü.'' dedi. ''Peki ne yapıyorlar burada?'' ''Onlar da senin gibi Başbakanlık müşaviri!''
   Gördünüz mü danışmanlık ne demekmiş!  Hiç bir iş yaptırmadan kolladıkları kişileri milletin parası ile beslemek demekmiş!
   Bu arada milletvekilli danışmanlarına değinmeden geçemeyeceğim. Siz sanıyor musunuz ki milletvekilleri yanlarına danışmak için danışman alıyorlar? Hayır, onlar da hiç bir şey danışmıyorlar. Avantalı maaşla yanlarına aldıkları yakınlarını emir eri gibi kullanıyorlar, o kadar!  Nitekim geçenlerde AKP milletvekili Kenan Sofuoğlu, ayaklarını Meclis'teki masasının üzerine koyup iki danışmanı ile çektiği selfide danışmanları için ''emir erlerim'' demedi mi!
   Kısacası Türkiye'de devlet kurum ve kuruluşlarında danışmanlık bu. Yani danışmanlarımız, pek azı dışında, ''Danışılmayan danışmanlar''dır.    
   Cumhurbaşkanlığı Külliyesindeki danışman sayısı ve bunların maaşları da belli değildir. Adeta sır gibi saklanmaktadır. Neden acaba? Bu konuda birçok spekülasyon yapılmasına rağmen kamuoyuna bilgi verilmemektedir. Bununla ilgili bir soruya Cumhurbaşkanlığı Halkla İlişkiler Başkanlığı bakın ne cevap vermiştir: ''4982 Sayılı Kanun'un 25. maddesinde yer verilen, 'kurum ve kuruluşların, kamuoyunu ilgilendirmeyen ve sadece kendi personeli ile kurum içi uygulamalarına ilişkin düzenlemeler hakkında bilgi ve belgeler, bilgi edinme hakkının kapsamı dışındadır' hükmü gereğince, talep söz konusu kanun kapsamına girmemektedir.''
   Bu arada, ABD vatandaşı olan ve ABD'nin hak ve menfaatlerini korumak için yemin etmiş Kavakçı Ailesinin kerametini de anlamış değilim. Baba Amerika'da yaşıyor.. Kızlarından Merve büyükelçi.. Revza AKP milletvekili ve genel başkan yardımcısı.. Merve'nin bir kızı Mariam Cumhurbaşkanlığı danışmanı.. Diğer kızı Fatima Abushanab Cumhurbaşkanlığında uzman..  
   Böylesine ''süper aile'' denebilir herhalde!.. 
   Peki, günümüz şartlarında bu aileyi süper kılan keramet nedir?  
   Bunun  şifrelerini İnternet üzerinden araştırıp siz çözün! Aileyi yakından tanıyınca, eminim çözeceksiniz!