Çok merak ediyorum gündemin bu kadar hızlı değiştiği bir ülke daha var mıdır?

Bir haberin mürekkebi kurumadan yeni bir haberle uyanıyoruz güne…

Neredeyse her gün bombaların patladığı coğrafyamızda ölüm bile sıradanlaştı bize…

Hadi kendi ahmaklığımız yüzünden trafik canavarına verdiğimiz kurbanlara alışmıştık da…

Günahsız insanların kalleşçe öldürülüşüne nasıl alışacak bu ülke?

Terör belası yetmezmiş gibi bir de cemaat terörünü başımıza bela etmezler mi?

Birde IŞİD belası çıktı önümüze…

Ne yalan söyleyeyim haber seyretmek gelmiyor içimden…

Darbe ve terör saldırıları arasında sıkışan televizyon kanallarının yüzde 90’ı haber değil Cumhurbaşkanına bağlılıklarını sunuyorlar…

Hal böyle olunca da zaten okumayan, sorgulamayan insanlar, tek elden çıkan haber bültenleriyle oluşturulan algıya yenik düşüyor…

Ha bir de darbenin unutturdukları var belleklerimizde…

İş öyle bir hal aldı ki, toplum hafızasına ikinci bir darbe yapılıyor medya aracılığıyla…

Biz dahil tüm yerel gazetelerin birinci sayfaları FETÖ göz altıları ve tutuklamalarından oluşan haberlerle çıkıyor her gün… Ne memleketin nefes borusu TTK’nın özelleştirme kapsamına alınması, ne de bu karar karşısında pasif kalan sendikanın aczi haber oluyor gazete sütunlarında…

Ne yolsuzlukların önüne geçilemeyen Zonguldak Belediyesi, ne de sırf sıradan bir imama yaranabilmek uğruna ihtiyaç olmadığı halde milyonlarca lira harcanarak yapılmak istenen gösteriş camisi… Ne 14 yıldır bitmek bilmeyen tünel ve yol çalışmaları, ne de kaderine terk edilen özel maden ocakları…

Ve bir türlü yapılamayan şehir stadyumu…

Varsa yoksa FETÖ, darbe, kan ve gözyaşı…

Tüm bunlara yaratılan korku imparatorluğu eklenince insanlar söyleyeceğini de yutkunuyor…

Türkiye bir an öce darbe psikozundan çıkıp normale dönmedikçe, ekonomi ve sosyal yaşamda darbeden çok daha ağır bedeller ödemek zorunda kalır…

OHAL korkusuyla yaşayan belediye başkanları, sendikacılar ve halk kendi gündemini belirlemedikçe, iktidar milletvekillerinin yaptığı ve yapmadığı işlerin takipçisi olmadıkça Türkiye’yi bilmem ama en büyük darbe mağduru Zonguldak olur…

                          ***

Tam bu satırları yazarken yerel internet sitelerine göz atmak için kısa bir mola veriyorum…

Saat 23.00…

Öküz ölünce ortaklığı bitiren Osman Sav ile Ali Rıza Tığ arasındaki karşılıklı güzellemeleri beklerken bir de bakıyorum ki Pusula’da bir yazı…

Anlaşılan Ali Rıza efendinin egzaması azmış!

Aklınca Osman Sav ile girdiği kayıkçı kavgasına beni de çekmek istiyor…

Cemaat operasyonuna yönelik eleştirisel haberler yaptığımız için bizi vali ve emniyet müdürüyle karşı karşıya getirmeye çalışan Tığ, o haberlerin bakanlık tarafından takibe alınan şirketlerden birinin sahibinin talimatıyla yaptırıldığını ima etmiş.

Hatta Pusula Gazetesiyle aynı binada bulunan ofisin yaptığımız haberler nedeniyle bize hediye edileceğini yazmış…

Tek kelimeyle alçakça bir iftira…

Bana bak Ali Rıza denen adam! Kalbindeki pisliği en iyi bilen biri olarak sana şu kadarını söyleyeceğim… Parasızlıktan kırıldığımız gün bile senin ima ettiğin şekilde yaşamdım… Hiç kimsenin talimatıyla haber yapmadım… İnsanların zor günlerini fırsatçılığa çevirmedim… Seni çok iyi tanıdıkları geçmişini çok iyi bildikleri halde senden ve senin yaptığın haberlerden medet uman, devletin gizli bilgilerini seninle paylaşan devlet erkanına yazıklar olsun!

Bahsettiğin ofisi Çarşamba gününe kadar 1 yıllık peşin kirayı ayarlayabilirsem kiralayacağım… E tabi senin bu yazından sonra mal sahibi çekinip kiralamaktan vazgeçmezse! Hem fena mı olur komşu oluruz!

Sen güçlüden yana olmaya, düne kadar kapısından ayrılmadığın insanları polise jurnallemeye, batan televizyonunu kurtarmak ya da birilerine yamamak için kime istiyorsan ona saldırmaya devam et…

Ama bize bulaşma…

Sırf yazdıklarım için, Vali ve Emniyet Müdürünü eleştirdiğim için OHAL bahane edilerek başıma gelecek varsa başım gözüm üstüne… Hırsların yüzünden yazdığın senaryoda insanlara rol biçmen ve ilintilendirmen tam da sana yakışacak bir tavır…

Sonraaaa…

Komşu komşunun külüne muhtaçtır unutma!