Emek-Demokrasi Cephesinin böyle bir kalkışma yapmadığı kesin. Kaldı ki Emek Cephesi bu kadar güçlü olsaydı bu darbeyi yapan veya yapanlar böyle bir kalkışmaya cesaret edemez önce Emek –Demokrasi güçlerini tamamen sustururdu.
40 yıldır yapılan darbelerle Emek- Demokrasi güçlerinin dağıldığını seslerinin cılız çıktığını onlarda biliyor. Olsun, yine de darbeyi yapanlarında yaptıranlarında en büyük korkusu Emek ve Demokrasi güçleri. Darbeyi kim yaptıysa-yaptırdıysa veya kimler yaptıysa yaptı, pek önemli değil. Önemli olan daha düne kadar “demokrasi” diyenlerin üzerlerine bıçak-satır-silah ile koşanların bu gün demokrasi havarisi kesilmeleri.
Efendim,“ bu günler dostluk,kardeşlik,barış günleriymiş”.Peh peh peeehhh,. Geç o sözleri. İki faşist darbe de de ”12 Mart,12 Eylül” (şimdikini saymıyorum)  işkence ve hapisle karşılaşmış biri olarak, bu işten bir şey medet umanlara diyeceğim o ki; buradan emekçiler, barıştan yana olanlar adına bir şey çıkmaz. Eğer buradan bir şey çıkarmak istiyorsak zaman varken örgütlenelim. Özellikle AKP’nin son dönemlerde kapatmak için sürekli saldırdığı şimdi ise “düşman kardeşler” rolünü oynadığı günümüzde, Sendikalarımıza ve Meslek örgütlerimize sahip çıkalım. Darbeyi yapanlar kim? Dedim ya kimse kim. Biz emekçiler ve Demokrasi Güçleri darbeyi kimin yaptığından çok özgürlük alanlarımıza ve eve getireceğimiz lokmamızın ne kadar büyüdüğüne bakarız.
Güya her iki tarafta Müslüman. “komşusu açken tok yatan benden değildir” sözünden anladıkları, ‘yoksul mahalleden zengin semtlere taşınmak’ olan bu dindarların; özellikle birkaç yıldır, işi varken işsiz kalanların sayısının artışında büyük günahları var. Örneğin Zonguldak’ın Gelik semtindeki özel bir maden ocağının “ patronları fetocu” diye önce çalışanları işten atıldı sonra işyeri kapatıldı ve yüzlerce maden işçisi aç ve işsiz sokağa atıldı. Darbeyi yapanlardan biri çıkardığı yasalarla karşı darbecinin bütün malvarlığına el koydu. Koyar, bunu yapar, güç elinde. Geçmişte faşist darbeyi yapanlar emek ve demokrasi güçlerinin yani Sendika ve Partilerin tüm mal varlıklarına el koymadılar mı? Tamamda, kendi aranızda tepişinde yazık değil mi o kapanan-kapatılan-devletin el koyduğu binlerce işyerinde çalışan on binlerce emekçiye, bunların milyonları geçen aile ve çocuklarına. Bunlar işiz ve açken nasıl rahat uyuyorsunuz? Pardon, kendinize özel zengin semtler yarattığınızı biliyoruz. Örneğin “Yeşil Vadi” ve Alibey köydeki” büyük siteler. Evet, “darbeyi kim yaptı?”. kim yaptıysa; alanlara meydanlara ve bazı kurumlara el koymaya gidenler sanırım yanlarına “gaz bombası “ almayı unutmuşlar. Kim bilir belki de gaz bombalarını o kadar çok lüzumsuz yere kullandılar ki askerin ve polisin elinde gaz bombası kalmamıştı o nedenle hakiki mermi kullandılar… Hazır yeri gelmişken çocukluğumda yaşadığım hikaye gibi bir olayı sizlerle paylaşayım. Çocukluğumuzda hemen her evde birkaç inek vardı. Eti kasaptan almazdık kısır olan “düve “veya pek işe yaramayan “tosun” kesilirdi. Mahallemizde bir “Asiye ablamız” vardı. Duyduk ki asiye ablamız kısır olan düvesini kestiriyor.
Diğer komşular gibi bizde gittik. Kesilen hayvanın etinden birazı gelen komşulara  pişirilip dağıtılırdı bizde  payımıza düşen bir iki parça etten alırdık, sonradan etin geri kalanı yine gelen komşulara  satılırdı. Gittiğimizde düve- (genç dişi sığır) çoktan kesilmiş etinden komşulara tadımlık pay pişmiş. Bir sofrada erkekler diğerinde kadınlar etimizi yerken Asiye ablamız ağzında çiğnediği eti daha yutmadan ; “ Ah benım sari kizım/seni anan kınali kizımdan ben doğurttum/ anan seni hemen yaladi/hava soğuk idi uşümiyesin diye seni çaputlara sardiydım/ah benum sari kizuuuum…” diye ağlamaya başladı. Eh bizde duygulandık tabii. Ama işin ilginci Asiye ablanın hem etten yemesi hem de yerken ağıtlar söyleyip ağlamasıydı…
 Evet, darbeyi kim-kimler yaptı…
—Askerlere işkence yapanlar da yargılansın…