İnsanoğlu toplumsal yaşama geçtiğinden beri toplumun nasıl yönetileceğine  ilişkin hep mücadele içinde olmuştur. Gücü elinde bulunduran güçsüzleri  ezmiş, sınıf olarak kendilerini ayrıcalıklı görenler diğerlerinin  hakkını gasp etmiştir. Böylece  Monarşik, oligarşik,  kast sistemi, meşrutiyet ve cumhuriyet yönetimleri gibi yönetimler  ortaya çıkmıştır. Fırsatını bulanlar da durumlarına  isyan  edip yönetimi ele geçirmeye yada yönetimi yönlendirmeye çalışmışlardır.  Tarih bunun örnekleriyle doludur.

Demokrasi,   en kanlı mücadelelerin ardından Avrupa’da  ortaya çıkmış bir yönetim ve yaşam biçimidir. Doğduğu topraklarda  insanların en temel haklarını ve yaşam biçimlerini güvence  altına alan en iyi yönetim biçimi olarak kabul gördüğünden bütün  dünyayı etkisi altına almıştır. Demokrasiden mahrum olan  toplumlar demokrasinin nimetlerinden yararlanmak için kendi ülkelerinde  demokrasiye geçiş yapmak için ayaklanmaktadırlar. Nitekim hem kendi  ülkemiz hem de yakın çevremizde bu durumu belirgin bir şekilde gözlemlemekteyiz.  Mısır’da son yaşananlar bu durumu göstermektedir.

Peki demokrasi bir yaşam biçimi olarak İslam’a uygun mudur?

İslam dini belli bir zaman diliminde ve belli bir coğrafyaya indiğinden  kendi indiği dönemin şartlarına uygun adalet devletinin kurulmasını  öngörmüştür. Peygamberimiz zamanında her hangi bir yönetim şekli  belirlenmediğinden İslam devleti dört halifenin ardından başa geçen  Muaviye ile saltanata dönüşmüştür. İslam dini özü itibariyle  insanlığın tekamülüne uygun olarak her türlü yeniliğe açık  bir dindir. Hatta akla bu kadar vurgu yapan bir din için bu bir zorunluluk  olarak da kabul edilebilir. Nitekim İslam dininin ruhunu kavramış  olan Hz. Ömer kendi döneminde bir çok yeniliğe imza atarak İslam  devletinin kurumsallaşmasını sağlamıştır. Peygamberimizin yaptığı  bazı uygulamaları bile kaldırarak zamanın ruhuna uygun hareket ederek  aslında İslam dünyası için çok iyi bir model olmuştur.

İslam dininde yaratılışın en temel sebebi olarak Allah’a kulluk  görülmektedir. Bu kulluğun makbul olabilmesi için gönülden  boyun eğilerek yapılması gerekir. İslam devletinin temel fonksiyonu  da işte  burada ortaya çıkmaktadır: devlet insanların en temel  haklarını güvence altına aldıktan sonra onlara özgürlük ortamını  sunmalıdır.

İslam dininin toplumsal anlamda en önemli vurgusu adalettir.  Devlet adaleti, eşitliği, özgürlüğü en iyi nasıl sağlayabilirse  onu tercih etmelidir. Demokrasi insanlığın bir kazanımı olarak  bu ihtiyacı en iyi karşılayabilen yönetim biçimi olarak görülmektedir.

Aslında demokrasiyi halkın yöneticilerini seçmek olarak  kabul etmek yeterli bir tarif değildir. Halkın yöneticilerini seçmesinin  asıl karşılığı “cumhuriyettir”. Demokrasi insanların temel  hak ve özgürlüklerinin güvence altına alındığı bir yönetim  şeklidir. Bu durumda  bir ülkede halkın yöneticilerini seçmesi  o ülkenin demokrasi ile yönetildiği anlamına gelmemektedir. Örneğin  yöneticileri halk tarafından seçilmesine rağmen, günümüz İran  devletinde demokrasi yoktur. yöneticiler seçimle geldiği için sadece  cumhuriyet rejimi vardır. Demokrasi ise devletin, bütün yaşam biçimlerini  güvence altına aldığı, insanların da birbirlerinin hayat tarzlarına  saygı duyup birbirlerini kabullendiği yaşam biçimidir. Dolayısıyla  demokrasilerde hem seçim hem de farklı yaşam biçimlerinin birlikteliği  vardır.

Globalleşen dünyada artık homojen toplumların olması mümkün  değildir. etnik dil, din, inanç, kültür açısından birbirinden  çok  farklı insanların bir arada bulundu toplumlarda demokrasi  en iyi yönetim biçimi olarak görülmektedir.  Aksi taktirde  gücü elinde bulunduran diğerini ötekileştirdiğinde  mücadele kaçınılmaz olacak ve Allah’ın istemiş olduğu özgür  irade ile yapılması gereken iman ortamı ortaya çıkmayacaktır…

 

SAĞLIK

                                     SİGARAYI  BIRAKMAYI KOLAYLAŞTIRACAK 10 YÖNTEM

1. Bırakmak için bir gün seçin ve o güne sadık kalın. Daha  önce sigarayı bırakmış olan kişilerle konuşun ve deneyimlerini  paylaşın. Ailenizden, arkadaşlarınızdan ve iş yerinizden destek  alın. Gerektiğinde doktorunuza danışarak ondan yardım alın.   2. Sağlık risklerinizi göz önünde bulundurun ve kanser başta olmak  üzere olası hastalıkların ya da rahatsızlıkların bir listesini  yapın. Bu listeyi her zaman görebileceğiniz bir yere asın.   3. Sigara içme ile ilgili alışkanlıklarınızı ve davranışlarınızı  not edin. Her gün içmekten en çok hoşlandığınız üç sigara  ve bunların nerede ve ne zaman içtiğinizi mutlaka yazın. O sigara  içme zamanlarında başka uğraşlar edinin.  4. Düzenli egzersiz veya her gün 20-30 dakikalık hafif tempolu yürüyüşler  yapın. Meditasyon veya yoga gibi dinlendirici yöntemlerden yararlanın.   5. Ev, araba ve iş yerinizdeki sigaraları ve aksesuarları uzaklaştırın.  Küllük, çakmak ve kibritlerden kurtulun. “Yoksunluk belirtileri”nin  sadece birkaç hafta süreceğini unutmayın. İradenize hakim olun.  6. Beslenmenize dikkat edin. Sigaradan gördüğünüz zarara eş miktarda  zarar görebilmeniz için almanız gereken kilo miktarının yaklaşık  30-35 kilo civarında (!) olduğunu unutmayın. Sigara yerine glisemik  indeksi yüksek çikolata, kekler, kurabiyeler, şekerlemeler ve hamur  işleri gibi besinleri tüketmeyin.

7. Sinemaya, tiyatroya ve müzikallere gidin. Restoran, otel, uçak  gibi yerlerde sigara içilmeyen bölümleri tercih edin.   8. Kahve içmek sigara içmenizi tetikliyorsa kahve yerine taze sıkılmış  meyve suları, yeşil çay, bitki çayları ve en önemlisi de vücudunuzu  toksinlerden arındırmak için temiz ve bol sudan yararlanın.  9. Sigara ve alkol ikilisini birlikte seviyorsanız, sigarayı bıraktığınız  dönemde alkol almamaya çalışın.   10. İnat edin ve bu inadınızı ısrarla sürdürün, asla bırakmayın

 

HİKAYE

ASLAN PAYI

Bir gün bir aslan, bir kurt ve bir tilki birlikte  avlanmak üzere sözleşerek dağlarda dolaşmaya başladılar. Birbirlerine  yardım edecek böylece bol bol av hayvanı yakalayacaklardı.      Gerçi bu iş aslanın ağrına gidiyor, onlarla avlanmaktan utanıyordu  lakin sabrediyordu.      Üçü birden dolaşarak uzun süre avlandılar, derken bir yaban öküzü  , bir dağ keçisi bir de semiz tavşan avladılar. Dolaşarak bir su  başına geldiler, uzun süre dolaşmış yorulmuşlardı. Oturdular.  Aslan :      - "Ey kurt bu avladığımız hayvanları adaletli bir şekilde  paylaştır, adaleti yeniden ihya et." dedi.      Kurt kalktı kendinden son derece emin adımlarla yürüdü: Yaban öküzünü  aldı aslanın önüne bıraktı :      - "Efendimiz, dedi. Siz bizim efendimizsiniz ayrıca yaban öküzü  de büyük ve iri siz de; onun için yaban öküzü sizin hakkınız.      Keçi orta boyda ve orta irilikte onun için o da bana düşer onu da  ben alıyorum.      En küçüğümüz tilki olduğuna göre tavşan da onun hakkıdır."  dedi.      Bu paylaştırma karşısında aslan kızarak kükredi.      - "Ey kurt ben iyice anlamadım bir daha söyle bakayım, ne dedin?  Ey kendini bilmez eşek yaklaş bakalım." dedi ve bir pençe vurarak  kurdu parçaladı. Tilkiye döndü.      - "Ey tilki bu avları sen adaletli bir şekilde paylaştır."  dedi.      Tilki önce aslanın önünde secde etti; sonra :      - "Bu semiz öküz siz efendimizin kuşluk yemeği bunu kuşluk  vakti yersiniz.      Keçi, siz büyük kralımızın öğle yemeği için güzel bir yahni  olur, onu da öğle vakti yersiniz.      Tavşana gelince; o da size akşam yemeği olur onu akşam afiyetle  yersiniz." dedi.      Aslan sevinerek haykırdı :      - "Ey tilki çok adil davrandın çok güzel bir şekilde pay etme  işini hallettin. söyle bakalım böylesine güzel payetmeyi kimden  öğrendin?" dedi.      Tilki fark ettirmeden her ihtimale karşı birkaç adım uzaklaştı  sonra kurnaz kurnaz gülerek cevap verdi.      - "Kurdun başına gelenlerden" dedi. 

 

GÜNÜ SÖZÜ

Olgun bir adamı dost edinmek  isterseniz, eleştirin; basit bir adamı dost edinmek isterseniz methedin.                      Şeyh  Sadi Şirazi

 

 

AYET

(Dünyalık olarak) size her ne verilmişse,  bu dünya hayatının geçimliğidir. Allah’ın yanında bulunanlar  ise daha hayırlı ve kalıcıdır. Bu mükâfat, inananlar ve  Rablerine tevekkül edenler, büyük günahlardan ve çirkin işlerden  kaçınanlar, öfkelendikleri zaman bağışlayanlar, Rablerinin çağrısına  cevap verenler ve namazı dosdoğru kılanlar; işleri, aralarında  şûrâ (danışma) ile olanlar, kendilerine verdiğimiz rızıktan  Allah yolunda harcayanlar, bir saldırıya uğradıkları zaman, aralarında  yardımlaşanlar içindir. (şura36-39)