Demokrasi mücadelesinin, en kritik, en vazgeçilmez unsurunun hiç kimse tarafından telaffuz edilmediği bir tuhaf “Demokrasi Savaşçıları “topluluğuyuz.
Türkiye’de Tayyip Erdoğan başta olmak üzere herkes demokrat!
12 Mart faşist darbesini yapanlarda. “Demokrasiyi kurtarmak için” darbe yaptıklarını söylüyorlardı. Süleyman Demirel, 12 Eylül sonrası her kelamında “Demokrasi mücadelesi verdiğini” söylüyordu. 12 Eylül faşist darbesinin başı Kenan Evren “Demokrasiyi kurtarmak” adına darbe yaptıklarını söyleye söyleye zıbardı gitti.
Daha fazla Demokrasi istemeyen hiç kimseyi bugüne kadar ne duyduk ne işittik!
Daha düne kadar sokaklarda Demokratik Hak ve Özgürlük talep edenlerin üzerine pala, bıçak, taş, sopa ve silahla saldıranların hepsi şimdi Demokrasi hayranı. Bir Yumurta attı diye gencecik çocukların aylarca cezaevinde yatmasına sebep olan Tayyip Erdoğan son yılların demokrasi havarisi kesildi.“Ne oldu be, hangi dağda Kurt öldü?” diye insanın sorası geliyor. Eğer burada adı geçenler “Demokrasi”yi seviyor ve istiyorlarsa; onların yürüttüğü, işletilmesinde sorumluluk aldığı düzenin mağdurları; işçiler, köylüler, işsizler, aydınlar, öğrenciler, neden daha fazla demokrasi istesinler?
Bu sorunun kolay cevabı,”onlar samimi değiller, yalan söylüyorlar. Biz demokrasiyi gerçekten istiyoruz”şeklinde olabilir. Ama bu cevap gerçekten kolay ve üstelik yanlış bir cevaptır. Aynı soruya hepimizin, ittifakla vereceğimiz cevabın şöyle olmasını düşünüyorum; Demokrasi bir egemenlik durumudur. Yukarıda adı geçenler, Demokrasi dediklerinde, özel mülkiyet düzeninin ve burjuva egemenliğin, şiddet tekeline ve toplumsal onay mekanizmalarına (seçim,-parlamento-yerel yönetimler-medya vs.) dayanarak, devamını anlıyorlar. Bu yüzden hepsi demokrattır! ...
Ama aynı zamanda Demokrasi; ezilen ve sömürülenlerin sermaye düzenine, sermayenin devletine karşı mücadele vererek elde ettikleri haklar ve mücadele alanıdır.
Bizler demokrasi deyince, burjuvaziye rağmen kazandığımız hak ve özgürlüklerimizi anlıyoruz.
Seçme ve seçilme hakkı, Sendikal haklar, İfade, Örgütlenme ve Eylem özgürlüğü, Toplantı ve gösteri yürüyüşleri, Adil yargılanma, Laik devlet düzeni vb. vb. artık ne kadarsa, özgürlükler alanıdır ve bizim eserimizdir, Demokrasidir.
Burjuva egemenliği ile burjuvaziye karşı mücadeleyle kazanılmış hak ve özgürlüklerin aynı kelimeyle adlandırılmış olması tarihin bir muzipliği gibi görünüyor.
Ama bu muzipliği az görüp, özgürlük mücadelelerimizi, MÜSİAD’ la, TİSK’le, TESK’ le, TOBB’ la birlikte yürütebileceğimizi; Emekçilerin hak ve özgürlük taleplerinin, bu azılı sermaye örgütlerinin talep ve çıkarlarıyla uyumlu kılınabileceğini beyan edenler az değildir. Hem “Kardeşlik, Demokrasi Barış ” diyeceksin hemde HDP ‘siz “Demokrasi”  diyeceksin. Hadin oradan, kimi kandırıyorsunuz…
 —Darbe gecesi Askerlere işkence yapanlar yargılansın!   
 
ÇAĞRI:
Konu: Laiklik ve Demokrasi
Konuşmacılar: İlhan Cihaner/ CHP Denizli Milletvekili
                     Gamze Yücesan Özdemir/Akademisyen   
                      Orhan Sarıbal./ CHP Bursa Milletvekili
Tarih: 27. Ağustos. 2016.
Yer: Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS)
Saat: 14.00
Demokratik hak ve özgürlükten yana olan herkes davetlidir…