Küçücük çocuktum… Radyonun bile olmadığı yoksul bir evde geçiyordu hayatım… Ülkede olan bitenler hakkında öğrendiğim oradan buradan duyduklarım kadardı…Sokaklarda koşmaktan yorgun düştüğüm o günde öyle oldu… Akşam işten dönen babam,“Anarşitler asılmış” dedi anneme…  Bir şey anlamadım tabii… Babam memnun muydu bilmiyorum… Ama hatırladığım ince bir keder vardı sanki sesinde… Daha sonra evde, sokakta, 3-4 ay sonra başladığım okulda çok duyacak, yüreğime kazıyacaktım o ‘anarşitlerin’ ismini… Yaşadığım sürece de bir yürek sızısı olarak taşıyacaktım…
 
Ülkenin bambaşka havayı soluduğu yıllarda, bağımsızlık, barış, sosyal adalet düşlerinin üzerine balyoz gibi inen 12 Mart zulmünü kavrayacak yaşta değildim ama sık sık “örfi idare” (sıkıyönetim)sözcüğünü duyuyordum babamlardan… Örfi idare ilan edilmiş, paşalar, tuttuğunu içeri atıyormuş, denene göre.. Tutulup, tutulup içeri atılanların çoğuüç fiden gibi devrimcilerdi elbette… Cezaevleri hıncahınç dolmuş, birçok kişi ağır cezalara çarptırılmıştı… Tam da o sıralarda koyu bir Selametçi (MSP’lilere öyle denirdi) olan babam hiç memnun olmasa da, Karaoğlan fırtınası esmeye başladı ülkede…
 
74 AFFI MECLİSTEN EKSİKLİ ÇIKTI
Ben bulduğum gazeteleri okumayı söküp olan biteni biraz daha öğrenmeye başladığım zamanlarda seçim de oldu ülkede… Babamlar Erbakan’ın başında olduğuMSP’yi desteklese de, bizim gönlümüzelbetteKaraoğlan’daydı… Demirel’in, “Verin 226’yı” çağrısı yaptığı o seçimleri tek başına iktidara gelecek milletvekili sayısına ulaşamasa da CHP kazanmıştı… Demirel, bu kez, “Bul 226’yı” diyordu… 226, MSP ile bulundu… Toplumsal muhalefetin yeni kurulan CHP-MSP hükümetinden en büyük talebi genel aftı… 12 Mart’ın faşist paşaları zindanları Denizlerin arkadaşlarıyla doldurmuştu çünkü…
 
CHP tarafından böyle bir tasarı hazırlandı da… Tarihe “74 affı”olarak geçen “Cumhuriyetin 50. Yılı Nedeniyle Bazı Suç ve Cezaların Affı Hakkında Kanun”, 15 Mayıs 1974’te, eksikli olarak çıktı TBMM’den… Eksikliydi, MSP’de“takiyye” bitmiyordu çünkü… Necmettin Erbakan, kendi içlerindeki koalisyonun affa karşı çıkan kanadına,  “İçeride 163’ten yatan beş bin Müslüman var. Az bir şey Marksist, anarşist var. Dolayısıyla bu fidye-i necattır. Biz kendi adamlarımızı kurtarma karşılığında, bunları rüşvet vereceğiz”dese de, ikna edemeyecek, sinsi bir plan yürürlüğe konulacaktı…
 
TAKIYYE YAPMAYA BİLE GEREK GÖRMÜYORLAR
TCK’nin 163. maddesine göre cezalandırılan İslamcıların durumu görüşülürken tam kadro mecliste olan MSP’li vekiller, solcuları ilgilendiren 141, 142 ve 146. maddelerin görüşüldüğü sırada sıraları boşaltacak, tıpkı bugünlerdekiAKP affında olduğu gibi it, uğursuz, katil, hırsız kol kolagirdiği İslamcılarladışarı çıkarkensolcu ve aydın mahkûmlarzindanda gün saymaya devam edecekti… Daha sonra CHP’nin yaptığı başvuruyu değerlendiren Anayasa Mahkemesi yasayı eşitlik ilkesine aykırı bulacak, Denizlerin arkadaşları, ancak yüce mahkemenin bu kararı sonrasında özgür kalacaktı…
 
Üç fidanın soldurulmasının üzerinden 48, 74 affının üzerindense46 yıl geçti… Geçen zamanda, yanına vicdansızlığı da alan hukuksuzluk,sınırsız kötülüğe doğru aynı hızla koşuyor… Bu kez koalisyon ortağı değil, iktidarın mutlak sahibi olan İslamcılar takıyye yapmaya gerek bile duymadan kendine muhalif kim varsazindanda tutmaya devam ediyor …Türkiye’de demokrasi, bir ileri üç geri yol alırken, karşı çıkanlar, itiraz edenler, “Zulme hayır” diyenler yine en ağır şekilde cezalandırılıyor... Çıkıp ileri demokrasiden sözden, Denizleri asan aynı kafalara “Hadi oradan” demek ve mücadele etmek düşüyor…