Başlık yanlış değil, Zonguldak için bu deyim geçerli. “Dereyi görmeden paçaları sıvama” demiş atalarımız. -ortada bir şey yokken hazırlanmanıza gerek yok- anlamına geliyor. Ancak Zonguldak için durum böyle değil “dereyi görmeden paçaları sıvayın” çünkü Üzülmez deresinde yaşanan eski tecrübeler onu işaret ediyor.
Tarih yazılır, fotoğraf anlatır…
Yaşananları yazıyla, fotoğraflarla kare-kare açıklamaya çalışacağım.
En güzel örnek Ankara Köprüsünün yapımı ve sonrasında yapılan ilave tedbirler… 1931 yılından sonra Ankara Köprüsü, 1955 yılından sonra Dökerel (Kambur) köprüsü ve Fevkani Köprüsü, Üzülmez deresinin geçmişteki taşmalarından ders çıkartılarak inşa edildi. 1983 yılında yaşanan sel felaketinden sonra ise unutulmuş gibi görünüyor.
Çok eskilerde; Ankara Köprüsü yapılmadan önce Yeni Çarşı ve Çaydamar Mahallesi arasındaki dere engeli ve devamında iki kol derenin birleşip denize kadar uzandığı hat kenti ikiye bölüyor ve her iki taraf arasındaki sınırlı köprü sayısı sebebiyle insanlar derenin dar noktalarından yaya olarak geçmek zorunda kalıyordu. Tehlikeye açık bir durundu. Paçaları sıvasa da, sıvamasa da, ıslanma, suya düşme her zaman olasıydı. Bazı noktalarda kalaslar üzerinden ve ya kalın su boruları üzerinden cambazlık yaparak geçilebiliyorlardı. Kendini riske atmak istemeyenler dere kenarından yürüdükten sonra merkeze en yakın köprüden geçip tekrar derenin karşı kenarından geri dönerek geçebiliyorlardı. Zamanla demiryolu, araç ve yaya köprüsü sayısı arttıkça bu durum rahatladı.
 
ANKARA KÖPRÜSÜ…
Köprü 19 Mart 1929 tarihinde tamamlandı. Zonguldak Devrek yolunun başlangıcında olduğu için ismini o yıllarda Zonguldak’ı Ankara’ya bağlayan tek karayolu olma özelliğinden aldı. Temel zemini çok yumuşak olduğu için Devrek tarafı ayağına ve Zonguldak tarafı ayağına onlarca betonarme kazık çakıldı. Ortadan araç, kenarlara yaya yolu olarak düzenlendi.
1929 yılında tamamlanan köprünün açılışını vali Akif Behzat İyidoğan yaptı.
 
1931 SELİNDEN SONRA ANKARA KÖPRÜSÜ…
Ankara Köprüsü 1929 yılında tamamlandıktan sonra Zonguldak’ın kayıt altına alınmış ve fotoğraflanmış ilk taşması, 1931 sel felaketidir. 29 Haziran 1931 günü aşırı yağışların başladığı su basmaları, 30 Haziran günü şiddetini daha da arttırarak Yeniiçarşı ve Soğuksu bölgesini de içine alarak su basmalarına sebep olmuştur.
Köprünün ayakları arasındaki mesafe, derenin yükseldiği durumlarda taşma tehlikesi yaratmış ve 1931 tarihinde taşarak kenti su basmıştır. Bu sebepten 1937 yılında Devrek tarafına iki adet ilave viyadük yapılarak su akışını rahatlatma çalışmasına gidilmiştir.
1931 selinin verdiği zarar ve tahribat o kadar büyüktü ki Zonguldak’ın geleceği için acil tedbirler gerektiren kararlara sebep oldu. 1937 yılında Ankara köprüsü ilave viyadüklerle uzatılmış, suyun geçiş kapısı genişletilmiştir. Daha da ileri gidersek ‘Kömür Havzası Umumi Amenajman Projesi’ dahilin de dere yataklarının ıslahının yapılması sağlanmıştır.
1955 yılında yaşanan daha büyük sel felaketi dereyi geçmek için sıvanan pantolon paçalarını bu sefer tutuşturmuştur. Can alan, büyük hasarlara sebep olan sel 1 Ağustos 1955 günü yağan yoğun sağanak yağışla başlamış Soğuksu, Acılık semtlerinde dağlardan gelen molozlar çamur birikintileri oluşturmuş. Ankara köprüsü çevresi ve Yeniçarşı bölgesi dereden gelen taşmayla birlikte işyerleri tamamen sular altında kalmıştır.
 
DÖKEREL VE FEVKANİ KÖPRÜSÜNÜ ADI GİBİ YÜKSEK İNŞA ETTİLER…
1955 seli Zonguldak’ta hayatı durdurdu. Metrekareye 431 kilogram yağış düştü. Ertesi gün Soğuksu, Acılık semtlerinde dağlardan gelen molozlar çamur birikintileri oluşturdu. Ankara köprüsü çevresi ve Yeniçarşı bölgesi dereden gelen taşmayla birlikte işyerleri tamamen sular altında kaldı. Can kaybına yol açan büyük sel felaketi olarak tarihe geçti. Ahşap köprüler sele kapıldı, kalanlar da hasar aldı. Birkaç yıl sonra Kambur Köprü (Dökerel Köprüsü) yapıldı. Yay şeklinde yapılarak suyun altından kolay geçmesi için planlandı. 1957 yılında tamamlanan Fevkani Köprüsünde asıl hedef bu olmasa bile dere taşmaları da hesap edildi.
Yüksek anlamına gelen “Fevkani” kelimesi Fevkani Köprüsü’ne isim oldu. Karayolu, yaya ve tren yolu ağının çokluğu köprünün projesinde birincil etkense de, su taşmalarına karşı ulaşımın aksamaması için kentin sigortası oldu. Bu özelliği bugün için de geçerlidir…
Ankara köprüsünün yanlara açılan viyadükleri ve ek su geçiş yolları çarpık kentleşmeye yenik düştü, zamanla kapandı. Suyun akış yataklarının yanına ve üzerine yapılan betonlaşma sel felaketine davetiye çıkardı, nitekim 1983 yılında yine sel felaketi yaşandı. Su yolunun daraltılması ve maden direklerinin köprüye takılıp yığılması sonucu sel geniş alana yayılarak hasarlara sebep oldu.
Büyüklerimiz, 1931 ve 1955 sellerinden ders alıp kenti ona göre dizayn ettiler. Ancak 1983 selinden pek ders almamışız ki. Çarşı bölgesinde derenin üzerini betonla kapadık daha sahile yakın hat üzerine yol inşa etmek için ortasına sıra beton ayaklar dikerek suyun akışını engelledik. Kentin giriş kapısı Asma Deresi’nin yanlarındaki mağaraları ve dar geçişleri betonla kapattık. 2014 yılındaki dere taşmasını, Ankara Köprüsünü aşan suları ve şehir merkezinde felakete ramak kala tehlikeyi atlatabildik. İstatistik bilgi 20-30 senede bir Zonguldak’ta can ve mal kayıplı sel felaketi olacağını işaret ediyor. Her an su basması tehdidi altındayız.
“Dereyi görmeden paçaları sıvayıp beklememiz” işte bu yüzden… 

TARİH YAZILIR, FOTOĞRAF ANLATIR…